Bir Başka İstanbul

Ustalığı detaylarda saklı dünyaca ünlü Mikro Art Sanatçısı Hasan Kale ile iş birliği yapan Kütahya Porselen, ‘‘Hasan Kale ile Kahve Zamanı’’ isimli özel bir koleksiyona imza attı.

Tarihi Galata Kulesi’nden İstanbul’un muazzam camilerine, muhteşem boğaz manzarasından gökyüzünde uçan martı figürlerine kadar İstanbul’un kendine özgü detayları ve güzelliği Kütahya Porselen’in ‘Hasan Kale ile Kahve Zamanı’ koleksiyonuna yansıdı. Bu keyifli projeye imza atan Kale ile mikroskobik ölçüdeki minyatürleri dünyanın birçok yerinde sergilenen başarılarla dolu sanat hayatını ve projelerini konuştuk.

Size ‘incir çekirdeğini dolduran adam’ diyorlar. Bugüne kadar bu alanda 350 farklı objeye ulaşmış tek sanatçısınız. Ülkemizi temsil ettiğiniz Mikro Art sanatına başlama hikâyenizi biraz anlatır mısınız?

90’lı yıllarda minyatür sanatı ile ilgilenirken bir gece vakti fırça çalışması yapıyordum. Bir milimetre içinde 25 adet çizginin birbirine değmediğini fark ettim ve o anda ne kadar küçük olabilir sorusu kafama takıldı. Ya hiç bulaşmayıp ömrümün sonuna kadar keşkeler ile yaşamak vardı ya da olup olmayacağını görmek. Ben sonucu görmek istedim ve hikâyem böyle başladı. Geçen zaman diliminde yaklaşık 350 farklı micro objeler, sanat kapsüllerine dönüştü. Türkiye’de ‘‘incir çekirdeğini dolduran adam’’ olarak tanındım. Dubai ve Newyork takı sergilerimden sonra “eagle eye” lakabını aldım. Son olarak The Sun gazetesi bir başlık attı: “Microangelo.” Ardından Reuters’in yayınladığı haberle Türkiye’nin Microangelo’su pekişti. Benim için gurur verici ve keyifli.

Mikro eserler üretmenin, kâğıt ya da tuvale resim yapmaktan farkı nedir?

Es geçtiğimiz, görmediğimiz bazen çöp diye nitelendirdiğimiz o minicik objeleri sanat kapsüllerine çevirmek bunu yaparken değişik bakış açısı getirip, farklı pencereler açmak ve tüm dünyada yepyeni bir konuşma dili oluşturmak üzere yola çıktım. O minik objelerin kendi dokusu vardı. Kendi öğretileri ile yol aldım. İçine girmek, çalışırken her şeyi unutmak, nefes bile almamak ve yeri geldiğinde kalbi bile durdurmak. Çünkü telafisi yok. Kâğıt ve tuval üzerindeki eserlerde her türlü imkân varken, micro objeler buna pek müsaade etmiyor. O yüzden sabırla, aşkla sınanarak devam eden bir yol aslında. Her zaman söylediğim söz vardır; ‘Tanrı bana iyi bir el, iyi bir göz ve arkasında kocaman bir yürek vermiş.’ Ben de bunun hakkını vermek için üretmeye devam ediyorum.

Bir eseri ortalama ne kadar sürede yapıyorsunuz?