Yakında Kendi Şarkılarını Söyleyeceği Bir Projeye Hazırlanan Şebnem Sungur Bu Heyecanlı Çalışmasındaki Şarkılarını ‘İddiaları İddiasızlığında Saklı,’ Diye Tanımlıyor. Sadece Şarkı Yapmaya Odaklanan Sungur’un Hayatında Müzik, Heyecan Verici Bir Yol Haritası Çiziyor.
NIŞANTAŞI Hardal’da buluştuğumuz Şebnem Sungur muhteşem bir insan. Yaptığı her işte çok başarılı olmuş, şöhreti ve yüzünün tanınmasını kabul etmeyen, istemeyen biri. Bu özelliği çok şaşırttı beni. ‘Magazinle işim yok’ diyen bir kadın. Başka bir zamandan çıkıp gelmiş sanki. Bilgili, kültürlü, mütevazı, ayakları yere basan güzel insan. Yolun açık olsun…
Besteleriniz muhteşem.
Bundan önce 20 yıl kadar radyoculuk yaptınız. Nasıl başladınız?
Radyolar daha yasallaşmadan işe korsan yayınlarla başladık. Sonra gittikçe profesyonelleştik. Eskişehir’de ciddi bir başarı yakaladık radyoculukta. Sonra bir teklif aldık ve Beyazıt ile birlikte İstanbul’a geldik. Number One grubunda çalışmaya başladık. Daha sonra birlikte Doğan Grubu’na geçtik. Radyo D’de programlar yaptık. Sonrasında da Alem FM’deydim. Bu arada sadece radyoculuk yapmadım.
‘Radyoculuk yaparken Eskişehir’in havasından mıdır, Kalabak suyundan mıdır bilmem; Eskişehir’den güzel işler yapan birçok arkadaşımız çıktı.’
Tiyatro, dublaj ve televizyon programları yaptım. Ama temelde hep radyo vardı. Radyoculuğu hiç bırakmadan diğerlerini yapmaya devam ediyordum. Bu arada müzik de yapıyordum ama o biraz daha geri plandaydı. Bir süre sonra hepsine birden yetişemedim ve bir seçim yapma ihtiyacı hissettim. Radyoyu da çok seviyordum ama 20 yıl boyunca canlı yayında olmak açıkçası beni biraz yordu. Sonra müzik kısmına geçtim. Gökhan Tepe ile başladık ilk olarak. Hem beste hem söz çalışıyordum ama Gökhan Tepe çok iyi bir besteci. Benim sözlerimle onun bestesini buluşturduk.
Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz çok değerli hocamız Taşkın Doğanışık, bugün bir söz yazarı, bir besteci olarak burada olmamın en büyük etkeni. Çünkü beni bu camia ile tanıştırmış olan, yeteneğime ilk olarak güvenmiş olan Doğanışık’tır. Ayla Çelik, Gökhan Tepe, Serdar Aslan, Hakkı Yalçın, hem kardeş gibi olduğumuz hem de aynı işi yaptığımız, aynı ruhta olduğumuz için şarkılara hizmet ederek bu yola çıktığımız isimler. Aslında çok uzun yıllara dayalı olsa da 5-6 yıldır bu işi profesyonel olarak yapıyorum.
Nasıl yazıyorsunuz? İlham nasıl geliyor? Bir röportajınızda ‘birden geliyor’ demişsiniz.
Bu şöyle bir şeydir; bir starın adını unutursunuz, düşünürsünüz günlerce ama aklınıza gelmez. Sonra düşünmekten vazgeçersiniz ve bir anda aklınıza gelir. Ne zaman geleceği belli olmaz.
Yazdığınız şey için bazen aylarca çalışmak gerekir, bazen de bir çırpıda çıkar. Örneğin Gökhan Tepe ile birlikte Ebru Gündeş’e verdiğimiz ‘Teşekkür ederim’ adlı şarkıyı üç dakikada yazdım. Sonra bir cümlesini değiştirmem gerekti ve onu üç ayda değiştirebildim. Deli işi aslında. Normal bir şey olmadığını artık kabul ediyorum.