Yıllardır televizyon programcılığı, haber sunuculuğu ve köşe yazarlığı ile tanıyıp bildiğimiz Ali Kırca, yeni romanı ‘Öteki Bahçe’ ile bu kez bizlere edebiyat dünyasından sesleniyor.
13 yıllık bir öyküyü roman haline getiren Ali Kırca, ‘Öteki Bahçe’ isimli kitabında, 1967 yılında Heybeliada’da başlayan yasak aşk, dram ve önlerinde uzun bir hayat olması gereken gençlerin hikayesini anlatıyor. Kitabında 6-7 Eylül olayları, Kanlı Pazar ve 1 Mayıs 77 gibi olaylara değinen Kırca, sizi geçmişte yolculuğa çıkarıyor. Çok duygusal bir dille yazılmış romanın sürpriz sonundan yazarın bir devam romanına göz kırptığını söyleyebiliriz. Kırca’ya ‘Öteki Bahçe’ ve yazın hayatı üzerine sorular sorduk.
Yazı yazmaya ilk ne zaman başladınız?
Galiba herkes gibi ben de şiirle başladım yazmaya… İlk şiirimi 12 yaşımda yazdım. ‘Mavilerle bir Masal’dı adı… 12 yaşındayken yazdığım bu şiir, tam 43 yıl sonra, ben 55 yaşıma girdiğimde bir denizcilik dergisinde tam sayfa olarak yayınlandı. Büyük mutluluktu! Şiir yazmayı ondan sonra da sürdürdüm. İlk gençlik yıllarında yazılıp hiç yayınlanmamış 100’e yakın şiir eski dosyalarda duruyor. Edebiyat öğretmenim, geçenlerde kaybettiğimiz usta şair Bekir Sıtkı Erdoğan, şiir ve düz yazı konusundaki ilk hocam ve en büyük destekçimdi. Bendeki emeğini unutamam. Hayata, aşka, insana ve siyasete dair yazmaya, 1994 yılında, Yeni Yüzyıl gazetesindeki köşe yazılarıyla başladım.
En çok hangi yazarları okurken keyif alıyorsunuz?
Günümüz yazarlarından isim vermeyeyim. Ama bendeki etkileri ve izleri hiç kaybolmayan, Türkiye ve dünya edebiyatından bir kaç ustayı söyleyebilirim: Döne döne okuduğum Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Sait Faik, Sabahattin Ali, dünyadan elbette Dostoyevski, Maxim Gorki, Mihail Şolohov, Steinbeck, Hemingway, Hugo ve daha pek çok ölümsüz kalem… ‘Öteki Bahçe’yi yazmaya nasıl karar verdiniz? ‘Öteki Bahçe’nin teması (ve kısmen de hikayesi ve kahramanları) çoktandır zihnimde vardı, olmayan tek şey vakitti. Televizyona verilen “zorunlu” mola işe yaradı.
Öteki Bahçe’yi yazmanız ne kadar sürdü ve nelerden beslendiniz?
Teneffüs aralarını saymazsak, altı ayda bitirdim romanı… Döneme dair okumalar ve elbette yaşadığımız hayatın kendisi beslendiğim temel kaynaklar oldu.
Kitabın konusundan bahseder misiniz?
Bir dönem romanı gibi görünse de her çağa dair bir aşk, arkadaşlık ve empati hikayesi. Dönem ve siyaset fonda… Kitap neredeyse her sayfasında yanıtı merak edilen sorular ve sırlarla dolu olduğu için hikayeyi açmayalım. Finalin şaşırtıcı ve sarsıcı olduğunu okuyan herkes söylüyor. O gizemi de okuyacaklara bırakalım.
Daha önce yazdığınız kitaplarla sizin için bir ilk olan ‘Öteki Bahçe’ romanı arasındaki fark nedir?
Sonuncusu ‘Vakitsiz Şarkılar’ olan daha önceki kitaplarım, denemelerden oluşuyordu. Bu benim ilk romanım…
Kitaplarınızdaki karakterleri nasıl oluşturuyorsunuz?
Olay kurgu olsa da kahramanların çoğu gerçek, hayatın içinden, yaşamış ve yaşayan karakterler…
‘Öteki Bahçe’nin ardından yazacağınız kitabın konusu belli mi?
Belki bir devam romanı… ‘Öteki Bahçe’ 440 sayfada bitiyor ama sorular ve sırlar bitmiyor. Yazı yazarken nasıl motive oluyorsunuz.
Konsantrasyon problemi olanlara tavsiyeleriniz neler?
Beni motive eden yaşadığım, tanıklık ettiğim hayat; okuduğum kitaplar, dinlediğim şarkılar…
Genç yazar adaylarına tavsiyeleriniz var mı?
Konsantrasyon diye bir sorunu olmamalı bir yazarın… İlham perisini bekleyeceğiniz inzivalar yerine hayatın içinde yer alın, kaoslardan bile kaçmayın! Sessizlikten ancak suskunluk çıkar. Kitap -hele de roman- konuşan, hatta, hayli gürültülü bir şeydir. Bence…