Hem hekim hem de yönetici olarak sağlık sektöründe kadınların gururu olan, 4 binden fazla bebeğin doğumunu gerçekleştiren, son olarak da “Kadın Olmak & Ötesi” kitabını topluma kazandıran Academic Hospital Yönetim Kurulu Başkanı, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Neşe Kavak, dünyada bir otorite olarak kabul ediliyor.
Türkiye’de tıp ve kadın doğum alanında birçok ilke imza atan, perinatoloji (yüksek riskli gebelik) alanında dünyada bir otorite olarak kabul edilen, “Kadın Olmak & Ötesi” kitabını topluma kazandıran Prof. Dr. Neşe Kavak: “Kadınların, sahip oldukları muhteşem biyolojik güç hakkında bilgilenmeleri halinde, karşılarına çıkan engelleri daha güçlü aşacağına inanıyorum. Kadın bedeninin gücü; yaş dönümleri, özellikle de annelik tecrübesiyle daha da artıyor. Kadınlar; cesaret, umut, saflık ve yaşamın özüdür! Sağlıklı kadınlarla güçlenen, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir dünya, çok daha mutlu ve yaşanır olacaktır. Yaşamının otuz yılından fazlasını kadınlara adamış bir hekim olarak bunu topluma anlatabilmeyi, farkındalık oluşturmayı toplumsal bir görev olarak görüyorum” diyor. Academic Hospital Yönetim Kurulu Başkanı, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Neşe Kavak, kadın sağlığı ve son kitabı hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Öncelikle bize kendinizi tanıtabilir misiniz?
1986 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Londra St. Thomas’s Hastanesi’nde çalışmalarıma devam ettim. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde doçent olduktan sonra Londra’da bulunan King’s College Hastanesi’nde Perinatoloji Uzmanlığımı aldım. Ayrıca, Marmara Üniversitesi Hastanesi’nde Perinatoloji Ünitesi’ni kurduktan sonra profesör unvanımı aldım ve aynı yıl başhekimlik görevine atandım. Yine aynı üniversitede Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanlığı görevini iki dönem üstlendim. Devam eden yıllarda da Perinatoloji Bilim Dalı Başkanlığını sürdürdüm. Şimdi de Academic Hospital Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyorum.
Kariyerinize dönüp baktığınızda en çok gurur duyduğunuz anlar neler?
Tüm kadınlar adına gurur duyduğum birkaç noktayı vurgulamak istiyorum; birincisi Türkiye’deki ilk TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) sınavına girenlerdendim. 2001 yılında 38 yaşında profesör oldum, on gün sonra da başhekimlik görevime atandım. Herhalde Türkiye’nin en genç başhekimlerinden birisi oldum. Ama bunların hiçbiri kolay olmadı. Cerrahi branşlarda kadın olarak var olmak çok zor. Hiçbir yere kolay gelinmiyor. Bu, uzun soluklu bir yaşam maratonu; çok çalışma, sabır, azim ve sevgi gerektiriyor.
Riskli gebelik (perinatoloji) alanında dünyanın en önemli isimleri arasında yer alıyorsunuz. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Perinatoloji Uzmanı olarak yazmayı, birikimlerinizi, deneyimlerinizi paylaşmayı seviyor musunuz?
Öncelikle şunu vurgulamak isterim; ben işini aşkla yapan biriyim. Dört binden fazla doğum yaptırmış bir kadın hekim, kadınlara 30 yılını adamış bir kadın cerrah olarak deneyimlerimi paylaşmak, benim için tutkuyla yapılan bir sosyal sorumluluk görevi. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için toplumun sağlıklı kadınlarla güçlenmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Bunun için de benim üzerime düşen görevin, hastanede teşhis ve tedavinin yanı sıra hastane dışında da kadınları bilinçlendirmek olduğuna inanıyorum. Bu bakış açımın ve felsefemin doğrultusunda yapmış olduğum birçok akademik çalışma bulunuyor. Uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmış 70, ulusal hakemli dergilerde yayımlanmış 83, toplamda 153 adet makalem ve bu makalelere yapılmış toplamda 1370 atıf, yönettiğim ve tamamlanmış 11 adet asistan ihtisas tezi, 120 adet bildirimim var. 112 kez dünyanın çeşitli ülkelerine perinatoloji ile ilgili uluslararası toplantılarda konuşma yapmak üzere davet edildim. Yurt dışında yayımlanmış 8 İngilizce, 3 İspanyolca, 1 Türkçe olmak üzere toplam 13 kitap bölüm yazarlığım, İngilizce ve İspanyolca olarak basılmış bir kitabım, iki adet de Türkçe kitabım mevcut. 2007’de misafir profesör olarak ders vermek üzere New York Cornell Üniversitesi’ne davet edildim ve Lecturer Professor olarak ders verdim. Bütün bunları, Türkiye’de ve dünyada var olan kadın sorununu tartışmada ve çözüm üretmede bir pay sahibi olmak için yaptım. Çünkü ancak ve ancak mutlu ve sağlıklı kadınlar, mutlu bir gelecek inşa edebilir.
‘Kadın Olmak ve Ötesi’ adlı yeni kitabınızı ne amaçla kaleme aldınız?
Bugüne kadar birçok ulusal ve uluslararası bilimsel derginin yayın kurulunda görev yaptım, onlarca bilimsel kitapta makalelerim, araştırmalarım yayımlandı. İspanyolcaya da çevrilmiş bir İngilizce tıp kitabım var. Ayrıca İngiltere ve Amerika ağırlıklı olmak üzere yurt dışında basılmış 20’ye yakın tıp kitabında bölüm yazarlıklarım var. Ama bugüne kadar topluma yönelik bir eser yazmaya fırsat olmamıştı. Kadın Olmak & Ötesi, topluma yönelik yazmış olduğum ilk eserim. Toplumu kadın sağlığı konusunda bilgilendirmenin yanı sıra geleceğe bir miras bırakmak istedim. Yatırımlarınız, sahip olduğunuz mal-mülk, her şey zamanla silinip gidebilir, kaybolabilir ama kitap sonsuza dek kalır. Ben de gelecek kuşaklara böyle bir miras bırakmak istedim. Bu kitabın tıp öğrencileri için de çok yararlı olacağına inanıyorum.
Kadın Olmak ve Ötesi kitabınızın içeriği ve ana mesajları hakkında bilgi verir misiniz?
Kadınların geleceğimiz, yarınlarımız olduğuna inanıyorum. Bu nedenle de son olarak kadın sağlığına yönelik çok kapsamlı bir kitap hazırladım. Kadın Olmak & Ötesi kitabıyla amacım; toplumu kadın sağlığı konusunda bilgilendirmek, kendi uzmanlığım doğrultusunda bu alanda bir farkındalık oluşturmak. Gerek tasarımı gerek anlatım diliyle diğer tıbbi yayınlardan farklı bir kitap. Herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir eser sunmaya çalıştım. Kadın Olmak & Ötesi, toplam 17 bölümden oluşuyor. Ergenlikten menopoza, ilk jinekolojik muayeneden doğuma, riskli gebelikten doğum kontrolüne kadar kadın sağlığına ilişkin tüm bilgileri toplumumuza aktarmaya çalıştım. Kadınların, kendi biyolojik güçleri hakkında bilgi sahibi olmaları halinde, karşılarına çıkan engelleri daha güçlü aşacağına inanıyorum. Sağlıklı kadınlarla güçlenen, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir dünya çok daha mutlu ve yaşanılabilir olacaktır. Bir kadın doğum hekimi olarak otuz yıllık birikimi aktardığım bu kitabımın güçlü ve sağlıklı kadınlar hedefimize, toplum bilincinin oluşmasına katkıda bulunmasını umuyorum.