Kış Gelmeden Siz De Sık Sık Görmediğiniz Yerlere Doğru Yollara Düşmek İstiyorsanız; Bu Aralar Mutlaka Gaziantep’i Görün, Derim. Zira Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin Davetlisi Olarak Katıldığım Gezide Şehrin Arkeolojisinden Yemeklerine, Doğasından Alışveriş Noktalarına Kadar Sahip Olduğu Her Şeyine Hayran Kaldım.
‘DOĞU’NUN PARİS’i diye de adlandırılan Gaziantep, kurulduğu günden beri Babiller, Medler, Asurlar, Persler, Makedonya, Komagene, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapmış; tarihi, kültürel ve gastronomik alanlarda zengin mirasa sahip, bereketli topraklar üzerine kurulmuş bir kent. Gaziantep, damağına düşkünler için bitmeyen ziyafet, doğa tutkunları için sınırsız seçenek, tarih meraklılarına ise büyüleyici bir tarihler arası yolculuk vadediyor.
Gaziantep’in mutfağı ve birbirinden lezzetli yemekleriyle meşhur olduğu aşikâr. Şehrin en meşhur noktalarında bol bol lezzet keşfine çıkacağınıza eminim. Ancak bence, önceliği şehrin tarihi bölgelerini ve müzelerini gezin derim. Mesela önceliği Zeugma Müzesi’ne verebilirsiniz. Burası, içine girdiğiniz anda mistik havası ile sarıp sarmalayan, ‘Çingene Kız’ başta olmak üzere Zeugma Antik Kenti ve Doğu Roma eserlerini bulabileceğiniz büyüleyici bir mekân. Kullanım alanı bakımından dünyanın en büyük müzesi unvanına sahip olan ve 2011’de ziyarete açılan müzede Doğu Roma Dönemi’ne keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Merzimen Çayı ile Fırat Nehri’nin birleştiği, dik kayalarla örtülü bir tepe üzerinde konumlanmış olan Rumkale, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış açık hava müzesi konumunda. Dönemin Alman Ordusu Genel Kurmay Başkanı Moltke’nin “Kayalığın nerede bittiğini, insan eserinin nerede başladığını söyleyebilmek çok zor” yorumunda bulunduğu Rumkale, Geç Roma ve Orta Çağ’ın karakteristik izlerini aşıyor. Büyüleyici manzarasıyla, yeşil ve mavinin içine düşeceğiniz Rumkale’den teknelerle hareket ederek, Savaşan Köy’üne ulaşabilirsiniz. Burası 2000 yılında, Fırat Nehri kıyısında baraj yapımında sulan altında kalan bir köy.
Görmenizi tavsiye ettiğim bir başka nokta da Bey Mahallesi. Gaziantep Atatürk Anı Müzesi’nden Oyun ve Oyuncak Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. ‘Hamam Müzesi’ ve ‘Mutfak Müzesi’ de ilginizi çekebilecek diğer noktalar. Şehrin, merkezinde yer Gaziantep Kalesi’nden şehri panoramik olarak izlemek mümkün.
Gaziantep Bakırcılar Çarşısı, 400 yılı aşkın süredir varlığını devam ettiriyor. Çarşıda geleneksel el sanatlarından olan kutnu dokumacılığı, sedef kakmacılık, yemeni ve diğer el sanatları ürünlerine de ulaşabilirsiniz.
Eski ile yeninin mükemmel uyumuna tanıklık edebileceğiniz Hışva Han bugün hem otel hem restaurant olarak hizmet veriyor. Hışva Han’da hem tarihin içinde olup, hem de inanılmaz zevkle döşenmiş harika lezzetler sunan şık bir restaurantın keyfini sürebilir; siyah ve beyaz taşlardan oluşan sade mimarisinin içinde konaklayabilirsiniz.
Evliya Çelebi, Seyehatname’sinde, “Bolluk ve verimliliği, bitimsiz yiyecek ve içecek pınarları ve ırmaklarıyla burası ‘Şehr-i Ayıntab-ı Cihan’dır.” der Gaziantep için. Gaziantep’in mutfak mirası Evliya Çelebi’yi doğrular nitelikte. Tarihi İpek Yolu güzergâhında bulunan Gaziantep’in çeşitli kültürlerin buluşmasıyla oluşan zengin mutfağında 12 farklı grupta 400’ün üzerinde yemek çeşidi bulunuyor. ‘Fıstıklı Katmer ve ‘Beyran Çorbası’ ile başladığınız güne ‘Nohutlu Dürüm’ ile aperatif bir lezzet katabilir; çeşit çeşit kebaplar ve diğer çekici seçenekler arasından birini seçip baklavayla öğününüze tatlı bir son verebilirsiniz. 400 yıllık Tahmis Kahvesi’nde içeceğiniz Menengiç Kahvesi ile de yorgunluğunuzu atabilirsiniz.
264 türden 6.800 canlının doğal ortamlarında serbestçe dolaşabildiği Gaziantep Hayvanat Bahçesi, Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesi konumunda. İçinde düzenlenen tren ve nostaljik fayton turları ile tüm parkı rahatlıkla gezebilirsiniz.