Yaptığı Eğlenceli Müzikle Happy Hour Partilerinin En Popüler İsimlerinden Olan Doğukan Manço, Dj’liğin Çocukluktan Beri Hayali Olduğunu Söyledi Ve Gelecek Projelerini Anlattı.
BİRÇOĞUMUZ onu Barış Manço’nun oğlu olarak tanıdık. Doğukan Manço, happy hour partileriyle geçtiğimiz yaza damgasını vurdu. Sahnelerde gösterdiği performanslarla kendine geniş bir hayran kitlesi edinen Doğukan Manço, yılbaşına hazırlandığımız şu günlerde yoğun etkinlik temposunda bize zaman ayırdı ve özel bir röportaj gerçekleştirdik.
DJ’lik kariyeriniz nasıl başladı? Sizi bu mesleğe iten ne oldu?
DJ’lik benim çocukluktan beri hayalimdi, fakat ben 1998 yılında ilk kez Marmara Radyo TV Gazetecilik Anadolu Teknik Lisesi’nde radyoculuğa başladım. Babamı kaybettikten sonra yurtdışına taşındım. Sekiz sene kadar orada kaldım. O süreç zarfında garsonluktan tutun da şoförlüğe kadar bir sürü öğrenci işleri yaptım. Durumumuz o zaman çok iyi değildi. Sonra bir atılım yaptım ve orada ortaklarla birlikte bir Türk radyosu kurdum. Onlar maddi yatırım yaptı, ben de bütün okuldan öğrendiğim bilgimi kattım ve Florida Türk Radyosu’nu kurduk. Bu, Amerika’da bir ilktir. Amerika’nın FM bandında yayın yapan tek Türk radyosudur. Ve 2008 yılında Türkiye’ye geri döndüm. Radyoculuğa devam ettim. 2009 yılında “Ben mikrofonu stüdyodan sahneye taşımak istiyorum” dedim. Mikser arkasındaki tecrübemi ilk defa sahneye 2009 yılında bir Barış Manço kimliği ile başlattım. Sonra bu işin okuluna gittim, eğitimini aldım, kendimi geliştirdim. Ve 2011 yılında 5 bin işilik Alanya Kültür Festivali’nde çok güzel bir sahne aldım. Bu etkinlikle daha sonrasını da getirme kararı aldım. Yani o iki sene 2009-2011 arası benim kendimi yetiştirme sürem oldu. Kısacası 2009’dan bu yana sekiz senelik disk jokeylik kariyerim var. 1998’den bu yana da 19 senelik mikser geçmişim var.
Birçok başarı elde ettiniz bu yönde. Albümlerinizden bahseder misiniz?
2011 yılında disk jokeyliğe başladım ama 2012’de ‘Binlik Demlik’ adında ilk projemi gerçekleştirdim. Bir Barış Manço Cover’ıydı bu. Klip çekmedim ama bu işe başlayabilmem açısından büyük bir adımdı. Sonra Survivor’a gittim. Geri döndüm. 2014 yılında ‘Sakin Ol’u çıkarttım. 2015 yılında bir daha Survivor’a gittim. 2016’da döner dönmez ‘Yüzleşme’ adında bir parça yaptım. 2017’de ise usta sanatçı Selda Bağcan ile ‘Ziller ve Filler’ albümünü yaptım.
Eğlence sektörü turizmde de oldukça önemli bir yere sahip. Özellikle bu yaz plajlarda sizin de yer aldığınız happy hour partileri trend oldu. Peki, sizin için yaz sezonu nasıl geçti?
Açıkçası ben kışın Türkiye gündemine baktıktan sonra yaz tamamen ölü geçer diye düşünüyordum. Ama geçen yaz beklediğim gibi gelişmedi durumlar. Yani bu sene ben hayatımın en iyi işlerini yaptım; kalite olarak! Şenlikler, festivaller, happy hour’lar… Masumane ve güzel işlerdi bunlar. Çalıştığım isimler güzeldi, sahne aldığım isimler güzeldi. Yani bu sene yaptığım işler geçen senelere göre daha kaliteli işlerdi. Bütün üniversiteler sıraya girdi açıkçası. Bu sene yapmak istediğimi yaptım. Geçen sene farklı bir taktik izlemiştik. “Herkes bize ulaşsın, biz herkese ulaşalım” dedik. İlk planda kesinlikle maddiyat yoktu. Hiç kimseye “hayır” demedik ve her kitleye ulaşmaya çalıştık. Bu sene hakikaten istediğim oldu. Kaliteli ve seçme işler oldu.