Şebnem Ferah yaklaşık bir yıl önce çıkan son albümü “Od”a ve hayata dair duygularını anlattı.18 yıldır çığlık çığlığa sadece kalbinin şarkısını söylüyor. İnceliğin, zerafetin, şefkatin ve aşkın şiirini, her albümünde, yeni kelimelerle yeniden yazıyor.
18 yıldır çığlık çığlığa sadece kalbinin şarkısını söylüyor. İnceliğin, zerafetin, şefkatin ve aşkın şiirini, her albümünde, yeni kelimelerle yeniden yazıyor. İyi bir müzisyen olduğu kadar herkesin fikir birliğinde iyi bir insan Şebnem Ferah. Dünyanın ancak aşk, sevgi ve iyilikle daha güzel bir yer olacağını haykırıyor. Her şeyin değerinden azaldığı bu tuhaf çağda; duygunun camdan kalbi, gerçekliğin en şeffaf aynası, aşkın ateşten kızı yaklaşık bir yıl önce çıkarttığı son albümü “Od” ile yine herkezi büyüledi. Ömrü yaşına büyük gelen; kalbi büyük ama elleri küçük o kadın, yeri geliyor en yumuşak karnını gösteriyor, yeri geliyor en sert çığlığını atıyor hayata. Bir yanıyla yorgun ve kırılgan, bir yanıyla delikanlı, umutlu ve kafa tutan… Asla ruhundan bir parça koparılmasına izin vermeden kendi yaralarına derman olurken, bir yandan da müzik eleştirmeni Naim Dilmener’in dediği gibi herkese şifa dağıtıyor: “Ona hepimizin borcu var. Bize yaptığı katkıyı, desteği, bence o bile tahmin edemiyordur. Şifa dağıtan evliyalardan olduğunu…”
İlk şarkı “Kalbim Mezar”da “Her şeyi Gömdüm/Kalbim Mezar” sözleri çok etkileyici. Ama aynı şarkıda Küçük Prens’in ve Kibritçi Kız’ın umudu da var. Albümün geneline yayılan bir duygu bu. Umudunuzu nasıl koruyorsunuz?
İnsan hayatında dönem dönem bazı eşikler atlıyor. Bir sürü tecrübe; yaşanacak yeni şeyleri nasıl karşılayacağımızı belirliyor. İlle sert koşullar olması gerekmiyor, yapılması mümkün değil gibi gözüken bir şey için de çok umut dolu ve inançlı, hatta biraz da inatçı olabiliyorum. İnandığım gibi olmaktan, inandığım şeyleri yapmaktan kuvvet alıyorum. Hala birine hediye olarak kitap alacaksam ‘’Küçük Prens’’ alıyorum, bu duyguyu paylaşmayı seviyorum.
“Birileri Var” şarkısında güzel günlere dair umudunu kaybedenlere sesleniyorsunuz. Dünyanın çivisine, bugünün gerisine sahip çıkan birileri gerçekten var mı?
Benim en çok inandığım şey, insanın bir şeyleri kendisinin değiştirebileceği, kendi gücü… Hep çok kocaman şeylerin bir anda oluvermesini bekliyoruz. Küçük küçük parçaların bir bütünü oluşturduğunu sürekli unutuyoruz. O küçük parçaları; içindeki iyilik duygusunu, sevgiyi, tutkuyu kaybetmeden yaşayan ve yaşatan her insan daha büyük bir şeylerin oluşumunu etkiliyor, geliştiriyor. Bu soruya güncel bir yanıt vermek çok zor ama geniş zamanda hep sağduyunun galip geleceğine inanırım. O noktaya gelene kadar belki çok hatalar yapılır, bir şeyler kaybedilir ama beni hiçbir şey iyi nitelikleri olan sağduyulu insanlarla beraber hissetmek kadar mutlu etmiyor.