Doğal halleri ve kendine özgü ağırbaşlılığıyla bu sezon tüm dikkatler Ebru Şahin’deydi. ATV’de yayımlanan Hercai dizisinde oynadığı “Reyyan” karakterine öyle bir büründü ki, yaşadıklarının üzerimizde bıraktığı etkisi halen geçmiyor. Çekim günümüzde ise tüm renkleriyle bambaşka bir halini tanıdık genç yıldızın.
İçten tavırları ve kabına sığmayan enerjisiyle zamanın ötesinde genç bir kadın Ebru Şahin. Samimiyetiyle içindeki pozitif enerjiyi daha ilk anda karşısındakine geçiren oyuncu, bu sezon ATV’de yayımlanan Hercai dizisiyle kariyerinde ciddi yükselişe geçti. Çekimler esnasında teyit ettiğimiz istikrarlı çalışkanlığı ise yukarı doğru yükselen bu hareketliliği doğrular nitelikteydi. Oyunculukta yeteneğinin sınırlarını aşan Şahin’in artan tanınırlığına rağmen ‘şöhret olmak’ gibi bir derdi ise yok. Belki de o yüzden yapılacaklar listesinde hep çalışmak ve daha fazla üretmek var. Özellikle son aylarda neredeyse tüm zamanını Hercai dizisinin setinde geçiren güzel oyuncu, yoğun çekim programına mola verip bir gününü bize ayırdı. İşte Ebru Şahin ile geçen o günden en güzel anlar…
ATV’de yayımlanan Hercai dizisiyle bu yıl muhteşem bir çıkış yakaladınız. İzleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Her gün şehir dışından, yurt dışından onlarca misafirimiz oluyor. Çok güzel bir izleyici kitlemiz var, bizi büyük bir sevgi ve şefkatle kucaklıyorlar. Kendilerini dizinin içinde hissediyor ve bundan gelen samimiyeti de bizlere yansıtıyorlar. Henüz altyazı gelmemişken bile diziyi izleyen birçok yabancı fanımız var, bu çok şaşırdığım aynı zamanda söylediklerimizden çok hissettirdiklerimizin değerini anladığım bir ayrıntı.
Böyle bir dizide oynamak size neler hissettiriyor?
Gerçekliğine inanmadığım bir şeyin içinde bulunmayı sevmiyorum. Belki de hikayeyi ilk okuduğumda bana verdiği gerçeklik hissi hem ‘Reyyan’ı hem Hercai’yi bu kadar sahiplenmeme sebep oldu.
Tamamen farklı büyüdüğüm bir kızı oynamak, senaryo da olsa maalesef yaşanmışlığını bildiğimiz hikayelerdeki kadınların kalbi, gözü, duruşu ve sesi olabilmek benim için çok anlamlı. Özellikle gerçek hayatta bu gibi hikâyeleri yaşayan ya da şahit olan kadınlarımızdan aldığım mesajlar beni çok duygulandırıyor. Bunun için sadece Mardin kültürü demek doğru olmaz ki, buna bir kültür yakıştırması yapmayı da istemem açıkçası. Biz sadece bu işi güzel Mardin’in dokusunda çekiyoruz. Ama bu yaşanmışlıklar dünyanın her yerinde oluyor; son bulması dileğimle.
Peki, oyunculuk sektörüyle tanışmanız nasıl oldu?
Oyunculuk küçüklüğümden beri hayalini kurduğum, beni tiyatroyla tanıştıran bir dürtüydü. Daha sonra koşullardan dolayı bu isteğimi görmezden geldim. Ama üniversitemin son yılında hayatla ilgili o zor dönemeçte hayatım boyunca yapmak istediğim şeyin aslında hep istediğim ama görmezden geldiğim şey yani oyunculuk olduğuna karar verdim. Sonuçta “Kalpte olan hiçbir aşk gizli kalamaz” öyle değil mi?