Oksijen yüklü kırları, sürprizli mekânları, doğa sporları imkânlarıyla Sapanca Gölü.
Sapanca Gölü’ne uzanıp taze bir soluk almaya ne dersiniz? İstanbul çıkışından yaklaşık bir saat 15 dakika sonra İzmit Körfezi geride kalınca Sapanca Gölü’nün puslu suları yüzünü göstermeye başlıyor. Eğer daha önce anayoldan Sapanca yönüne kıvrılmadıysanız “gölün önce neresine gitmeli?” diye aklınızdan geçirebilirsiniz. Arifiye sapağından ayrılmak, en iyisi. Birkaç kilometre ileride, gölün kıyısına konumlanan Kırkpınar, sakin, huzurlu bir göl yerleşimi. Adını çevresindeki su kaynaklarından alan belde, çiçeklerle bezeli bahçeleri, modern kütük evleri, bakımlı çiftlikleri, şık kır kahveleriyle göz dolduruyor.
Sapanca Gölü kıyısındaki yerleşim tarihi, 3 bin 200 yıl öncesine uzanıyor. Geçmişte Buanes, Sofhan, Sofihange, Ayan ve Ayanköy isimleriyle anılan Sapanca, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de anlatılmış: “Sapanca Gölü’nün çevresinde kasaba gibi 76 köy vardır. Gölün mahsulü çok ise de bağları yoktur. Bahçeleri ise hadden fazladır. Göl içinde 80 pare kayık ve tahıl kayığı vardır ki köylerden insan, kereste ve eşya taşırlar. Gölde yaşayan 70-80 çeşit balıktan avlanıp, kâr ederler. Alabalık, sazan ve turna balığı gibi tatlı su balıkları gayet lezzetli olur. Suyu gayet saf, berrak ve gök mavisidir.” Günümüzde Sapanca Gölü’nü tek renkle anlatmak imkânsız. Çünkü bir an mavi, sonra lacivert… Diğer yanda ise yeşil, mor, turuncu, sarı ve kahverengi olabiliyor. Yöre sakinlerinin “yedi renkli göl” dediği Sapanca, sonbaharda ziyaretçilerine binbir rengini cömertçe sunuyor. Sapanca, Marmara Denizi’nin bir parçasıyken ayrılmış ve göl haline gelip, yaşam kaynağına dönüşmüş. Tektonik kökenli, doğu – batı uzanımlı tatlı su gölü Sapanca’nın doğu kesimi, Sakarya ilinin sınırları içerisindeyken; batı bölümü Kocaeli topraklarında. Gölün de içinde yer aldığı bölge, güneyde Samanlı Dağları, kuzeyde Kocaeli Penepleni olarak adlandırılan morfo-tektonik yapılar arasında. Yüzölçümü 42 kilometrekare olan gölün derinliği, 61 metreye ulaşıyor. Deniz seviyesinden ortalama 33 metre yükseklikteki gölün merkezinde, 40-50 metrelik düzlük bulunuyor. Kuzeyden, güneyden ve güneydoğudan fay kontrollü sarp çanak duvarlarıyla çevrili göl tabanıysa kuzeydoğu ve batı yönlerinde yükselme eğilimi sergiliyor.
Sapanca Gölü’nün kanatlı dostlarımızın göç yolları üzerinde yer alması, pek çok türün burada barınması ve üremesini; bunun sonucunda da Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesi’ne dâhil edilmesini sağlamış. Göl çevresinde yıl boyunca yapılan gözlemlerde 30 civarında farklı familyaya ait 80’den fazla kuş türü belirlenmiş. En fazla sonbahar ve kış aylarında gözlemleniyor. Elmabaş patka ve Macar ördeği için önemli bir kışlama alanı olan gölde en fazla bulunan kuş türü sakarmeke. Nesli tehdit altında olan pasbaş patkanın yanı sıra, soyu tükenme riski yüksek dikkuyruk, göl çevresindeki türler arasında. Balıklarına gelince… Gölde yayın, sazan ve turna balığı yaygın görülüyor. Ortalama derinliği 30 metre olan Sapanca, su kaynakları açısından zengin. Ana beslenme kaynaklarının büyük bir çoğunluğu, güneyinde yer alan Samanlı Dağları’ndan geliyor. Gölü besleyen dokuz dere gölün ve ormanların yaşam kaynağı.
Gölün kıyısına ulaştığımda su küreği yarışının ortasında buluyorum kendimi. Yıl boyu spor etkinliğine sahne olan Sapanca Gölü, Türkiye Kürek Şampiyonası’na ev sahipliği yapıyor. Gölün çevresinde yürüyüş parkuru bol. Bisikletle tura çıkmak da bir diğer seçenek. Civarda kiralık bisiklet bulmak ise zor değil. Uzunkum Bisiklet ve Yürüyüş Yolu’nun start noktasında bulunan yerel belediyeye bisiklet kiralama ünitesi mevcut. Dilerseniz güzergâh üzerinde mola verip olta balıkçılığı yapabilir, yolda rastlayacağınız büfelerden yararlanabilirsiniz.