“Kendi hayallerinizin peşinden koşmazsanız, hayat boyu başkalarının hayalleri için çalışırsınız ki bu da kendinize en büyük haksızlıktır. O yüzden hiç korkmadan kendinize güvenip hayalinizin peşinden koşun,” sözleriyle yaşam mottosunu paylaşan Dr. Mehmet Furkan Burak’ın baş döndürücü başarı hikâyesini dinledik.
Kocaeli Tıp Fakültesi’nden Harvard Tıp Fakültesi’ne uzanan eğitim ve araştırma hayatının basamaklarını çıkarken, “Hayal edemeyeceğim bir yerdi” diyen, Harvard Dubai Foundation tarafından ilk defa verilen büyük araştırma desteği ödülü sahibi Dr. Mehmet Furkan Burak hayatının dönüm noktalarından kesitleri Milli Eğitim Bakanlığı’nın davetiyle geldiği Türkiye’de İstanbul’daki birkaç saatinden bize ayırdığı değerli zamanında paylaştı.
Her zaman üstün başarılı bir öğrenci mi oldunuz?
Aslında çok üstün başarılı bir öğrenci değil, yeteri kadar çalışıp devam eden birisiydim.
Hangi üniversite’de eğitim aldınız?
Kocaeli Tıp Fakültesi’nde eğitim aldım. Oraya girişim popülist bir lise öğrencisi için beklemediğim bir şeydi. İngiltere’de doğdum, Yalova’da büyüdüm, Yalova Anadolu Lisesi’nden mezun oldum. Üniversite için 13 tıp fakültesi tercihi yapmış, Kocaeli Tıp Fakültesi annemin ricası ile son tercihim olmuştu. Ona da teşekkür edeyim. Sayısalcı olmama rağmen, sözelde Türkiye’de ilk 200’e girdim. Sayısaldaysa beklediğimin çok altında performans sergiledim. Sistemin tam ideal olmadığını gösteren bir şey. Üniversite ÖSS sınavında fen, matematik vardı. Biyoloji kısmında hep eksi net yapardım. Kaderin cilvesi şimdi Harvard Tıp Fakültesi’nde biolog oldum.
Tıp fakültesini neden tercih ettiniz?
Lisenin başında yaşadığım dramatik olay nedeniyle. Bazen burada üniversite öğrencilerine konferans verirken de söylüyorum “Size neler yapamayacağınızı söyleyen insanları dinlemeyin,” diye. Büyük bir karın ağrısıyla acile gitmiştim ve oradaki hekim karnını kasma deyip bana kızdı, semptomları kesip eve gönderdi. Pazartesi sabah komada apandisitim patlamış olarak Yalova’da hastaneye geri gittim. Malesef o gün anestezi uzmanı yoktu ve beni İstanbul’a sevk ettiler. Herkes başımda, bu çocuk yolda ölür, ambulansta ölür diye konuşuyor, nerede öleceğime karar veriyordu. Hayatta ilk defa kendimi sorguladım. Yeni mezun cerrah İlyas Şahin ki benim bütün başvurularımda başta yer alır, güler yüz ile bu ameliyatı yapacağını söylerken gözlerimin içine öyle baktı ki o güvenli bakış, o güler yüz bana inanılmaz huzur verdi. Çok sıkıntılı bir ameliyattı. Peritonit dediğimiz kan zehirlenmesi son dönemine gelmişti. Cerrah İlyas Şahin, ameliyat sonrası aynı güler yüzü ve enerjisiyle her gün yanıma gelir, her şeyin iyiye gideceğini hissettirirdi. O benim hayatımı değiştirdi. İki paradoksu görerek, hayatın sadece siyah beyaz olmadığını, pozitif düşünmenin güler yüzün ne kadar önemli olduğunu, insanların hayatına ne kadar dokunabileceğini yaşadığımda, benim de katkım bu olmalı diye düşündüm hayata dair. O yüzden lise hayatım boyunca tıp fakültesi hariç başka bir şey düşünmedim.
Eğitim ve araştırmalarınızın Amerika’ya uzanma yolculuğu nasıl oldu?