Başarılı Bir Cerrah Olan İhsan Oruk İçin Tesbih Koleksiyonu Manevi Huzura Bir Yolculuk.
İhsan Oruk başarılı bir cerrah. Aynı zamanda çok iyi bir tesbih koleksiyoneri. Tesbihleri onun için çok değerli ve anlamlı. Adeta bir mücevher değerindeler ve tek tek işlenmeyi, ilgi gösterilmeyi hak ediyorlar. 10 yıl önce başladığı koleksiyonunu çok ileri seviyeye taşımış, yaşamının bir parçası olmuş…
Türkiye çapında çok ünlü bir tesbih koleksiyonerisiniz. Öncelikle ne zaman ve nasıl başladı bu merak? Çocukluktan gelen bir durum mu?
Aslında bir şeyleri toplama duygum çocukluğumdan beri var. Tabii, bu ilk tesbih olarak başlamadı. Ortaokulda çok sevdiğim bir öğretmenimin bizi okula çağırıp arşiv düzeltmesiyle başladı. Dosyaları düzenlerken pullar gördüm. Babamın zamanından kalma pullar. Öğretmenimin de izniyle o pulları aldım ve pul toplamaya başladım. Yani koleksiyonerlik duygum ortaokul zamanlarından başladı diyebiliriz. Tesbihe olan merakım çok eskiden beri var. Asıl tesbih koleksiyonu isteğim, Osmangazi’de öğretim üyesi bir büyüğümün tesbihlerini gördükten sonra alevlendi. Zaten tesbihlerim vardı ama onları gördükten sonra daha çok toplamaya başladım. Tesbih malzemelerini incelemeye başladım ve inceledikçe de bu sevgim alevlenmeye başladı. Tutku haline geldi. Tabi böyle derken, asıl mesleğime de tutkuyla bağlı olduğumu söylemeliyim. Benim asıl tutkum cerrahidir. En büyük zevkim, mutluluk kaynağım ameliyatlar. O ameliyatların vermiş olduğu hissin tarifi pek mümkün değil. Başarılı bir ameliyattan sonra hasta yakınlarına sarılmanız, onların sevgileri hiçbir şeye değişilmez açıkçası. Benim için manevi haz duygusu çok farklı ve çok özel.
Peki, pul koleksiyonunuz şu anda ne durumda?
O belli bir heves olarak biriktirilmişti. Hala daha duruyor.
Bildiğimiz kadarıyla erkek çocuğu babasısınız. Oğullarınızdan koleksiyonerliğe merakı olanlar var mı?
Bir dönem büyük oğlum da tesbihe meraklıydı. Lakin sınavlara hazırlandığı için ara vermişti. Çocuklarımın sanat zevkleri var tabi. İki oğlum resimle uğraşıyor. Hatta iki gün önce resim sergileri vardı. Bir oğlum çello çalmaya çalışıyor, futbol oynuyor. Onlar da bir şeylerle uğraşmayı seviyorlar.
İlk tesbih koleksiyonunuza 10 yıl önce başlamışsınız. İlk tesbihinizin sizin için özel bir anlamı var mı?
Kuka dediğimiz bir malzemeden yapılmış tesbihi hatırlıyorum. Sanatsal bir görünüşü vardı, çok hoşuma gitmişti. Böylece sanatsal tesbih toplama isteğim başlamış oldu. Daha farklı taş tesbihlerim de vardı tabi.
Beni en mutlu eden tesbihimi soracak olursanız; Turizm Bakanlığı’nın verdiği gümüş tesbihim. İlk asıl tesbihim odur. Benim başlangıç noktam da diyebilirim.
Acemilik dönemimde bilmeden çok sanatsal değeri olmayan tesbihlerde toplamıştım. Alışveriş merkezlerinden, oradan buradan aldığım tesbihlerdi onlar. Zamanla daha seçici olmaya başladım. Tecrübe edinmek önemli.
Ankara’da bir antika pazarı var orada bir tesbih ustasıyla denk geldim. Dönüş noktalarımdan bir diğeri de odur. Tesbih malzemelerini incelerken onun konuşmaları dikkatimi çekmişti. Tesbih yaptığını öğrendikten sonra kendisiyle tanıştık. Asıl profesyonel tesbih toplama işi benim için o zaman başlamış oldu. Ondan önce hep amatörce bir toplama söz konusuydu.