Turnuvaya Gittiği Zaman Mutlaka İz Bırakan Bir Ülke Olarak Türkiye, Şimdi De Bir Başka Devrimin, Dünya Kupası Formatına Doğru Giden Bir Avrupa Şampiyonası’nın Parçası Olacak.
TÜRKİYE’NİN milli takımlar düzeyinde Avrupa futbolu sahnesine tekrar dönüşünün hep EURO 96’yla gerçekleştiği söylenir. Aslına bakılırsa bu doğrudur da… Uluslararası alanda son olarak 1954 Dünya Kupası’nda boy göstermiş bir milli takımken 1996’da sahalara dönmek elbette büyük bir anlam ifade ediyordu. Fakat atlanmaması gereken bir detay daha vardı, 20 yıl sonrasına yani bugüne de ışık tutacak bir ayrıntı. Milli takımlar futbolu değişiyordu ve sekiz takımlı butik bir turnuvanın ötesine geçip çok daha geniş kapsamlı, 16 ekibin katıldığı bir şampiyonaya adım atılmıştı. Büyüyen Avrupa Şampiyonası büyük bir fırsat da doğurmuştu, bu fırsat kapısından geçen Türkiye, 1996’da Fatih Terim önderliğinde ilk kez katılım sergilemiş, 2000’de Mustafa Denizli ile çeyrek final görmüş, 2008’de oynanan yarı final ile Türkiye Milli Takımı turnuva tarihinde zirve yapmıştı. Bunların hepsinde sekiz takımdan 16 takıma yükselişin etkisinin izleri vardı. Tarihi boyunca elemelerde zorlanan ancak turnuvaya gittiği zaman mutlaka iz bırakan bir ülke olarak Türkiye, şimdi de bir başka devrimin, Dünya Kupası formatına doğru giden bir Avrupa Şampiyonası’nın parçası olacak. 96’daki bir çıkışın benzerini gerçekleştirmek ve bir ilke imza atmak yine bir Fatih Terim takımına kısmet olacağa benziyor.
GERİ DÖNÜŞÜN KRALLARI DÖNÜYOR
İşin bir diğer boyutu Türkiye’nin her daim turnuvaları iyi oynayan bir ekip olması… Elemelerde sancı çektiğimiz Türk futbolunun bir gerçeği ancak milli takım ne zaman fırsatı bulup adını finallere yazdırsa bu ülkeye çok güzel hikayelerle döndü. Euro 96 bizim için yeni bir dönemin başlangıcıydı, Türk futbolunun modern temelleri Euro 96 ve Galatasaray’ın 2000’deki UEFA Kupası üzerine inşa edilmiştir dersek abartmış sayılmayız. Aynı şekilde Euro 2000’de oynanan çeyrek final gruplardan ilk çıkma deneyimimizdi. Portekiz’in altın jenerasyonuna rastlamasak daha gösterişli bir hikaye yazılacaktı. 2002 Dünya Kupası ve yarı finali hala dilimizde. 2002 ile 2016 arasındaki tek turnuva katılımımız olsa da 2008 Avrupa Şampiyonası her maçı ayrı ayrı kitaplaştırılabilecek, harika bir deneyimdi her Türk futbolsever için. “Geri Dönüşün Kralları” lakabı takıldı Fatih Terim’in öğrencilerine… Bakalım 2016’nın hikayesi ne olacak?
TERİM FARKI
2016 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde boy gösterecek Türkiye’nin teknik patronu Fatih Terim de turnuva tarihine adını kazıyacak. İlk olarak 1996’da Avrupa Şampiyonası gören tecrübeli hoca, 3. kez bu başarıyı gösteren ilk teknik adam olmaya hazırlanıyor. Bugüne dek sadece 21 teknik direktör 2 kez Avrupa Şampiyonası’nda takım çalıştırabilmişti. Fatih Terim, bu alanda turnuva tarihine geçecek.
KENDİSİNİ GÜNCEL TUTTU
Almanya’nın hocası Joachim Löw ve İzlanda’nın teknik patronu Lars Lagerback ile birlikte üç kez turnuva gören ilk teknik adam unvanına kavuşacak olan Fatih hoca, bu iki isme göre farklı bir özelliğe de sahip. İlk turnuvasına Euro 96’da giden Terim, 20 yıldır kendisini güncel tutmayı bilerek 2016’da da bu başarıyı tekrarladı. Hiddink, Piontek, Derwall, Schön, Michels gibi efsane teknik adamların dahi erişemediği bir apolet, Euro 2016’yla birlikte sadece Terim, Löw ve Lagerback’ın omuzlarında olacak.