Şehir ışıklarının ve Noel pazarlarının büyülü atmosferinde yılın son saatlerini geçirmeye hazır mısınız? Eğlence, yemek ve alışveriş beklentisi zirvede olanlar için en özel destinasyonları seçtik. İşte sokak kutlamalarından meydan konserlerine farklı beklentilere hitap eden beş öneri.
Tablo Zarafetinde AMSTERDAM
Melankolik gökyüzünün büyüleyici birer Van Gogh ve Rembrandt tablosuna dönüştürdüğü su kanallarıyla ünlü Amsterdam’ı bir de yılbaşı zamanı görmek gerek. İki yakasını tam binden fazla köprünün birleştirdiği kent, 160’tan fazla su kanalına ev sahipliği yapıyor. Geceleri yüzlerce minik lambayla aydınlatılan Amsterdam köprüleriyse kenti düşler ülkesine dönüştürüyor. Üç ana kanal, kent merkezini saran metro ağıyla birleştirilmese Amsterdam’a gelen gezginler, şehri karmaşık bir labirente benzetebilirdi. Zira sıfır rakımlı kent, sular altında kalma tehlikesinden kanallar ve güçlü setler sayesinde kurtuluyor.
Amsterdam, uzunluğu iki bin 400 kilometreye ulaşan setlerin çevrelediği bir iç denizde yer alan ve siz fark etmeseniz de aslında 90 adacıktan oluşan eski bir denizci kenti. Su kıyıları boyunca uzanan rengârenk kanal evlerinin çoğu, 16. yüzyıldan kalma. Kanallarda dizili yüzen evleri, alçak güverteli gezi tekneleriyle sıra sıra daracık tarihi apartmanları, açılıp kapanan köprüleriyle Amsterdam, âdeta oyuncak bir kent gibi.
Nieuwe Spiegelstaat Caddesi’nin Herengracht Kanalı’yla buluştuğu ‘altın köşe’ adıyla anılan Golden Bend’de, kentin en güzel eski evlerinden bir bölümü sıralanıyor. Çoğu 17. ve 18. yüzyıllara ait evlerin karakteristik özelliğiyse çifte merdivenleriyle zamanın modasını yansıtan süslü tepe kornişleri. Civardaki gösterişli evlerden biri olan Kattenkabinet’te, tamamı kedilerle ilgili zengin sanatsal objeler koleksiyonu sergileniyor. Sokak sanatçıları Amsterdam’da günlük yaşamın önemli bir parçası. Tek tekerlekli bisikletinde poz veren silindir şapkalı aristokratlar, pandomim sanatçıları, Charlie Chaplinler, dev ayakkabılı palyaçolar, ücret karşılığı şiir okuyan şairler ve daha neler neler, sokaklara neşe kazandırıyor.
Dahası, şehrin dört bir yanına kurulan 30’a yakın pazar da yeni yıl hareketliliğine katkı sağlıyor. Hollanda peynirleri, tarçınlı yılbaşı kurabiyeleri, albenili paketleriyle çikolata çeşitleri, baharatlı sıcak içecekler ve daha niceleri ziyaretçilerin ilgisini cezbediyor. Hızını alamayıp daha fazla seçenek arayanlar ise Albert Cuypstraat Caddesi boyunca uzanan, yaklaşık 1,5 km. uzunluğundaki açık hava pazarına da uğrayabilir.
Kentte multimedya harikası gece kulüplerindeki çılgın kalabalıklara karışmak yaygın bir tercih olsa da müze ve sanat turu yaparak da yılbaşı atmosferini yaşayabilirsiniz. Kültür mekanlarının baş tacı edildiği şehirde, botanik bahçelerinden eski kiliselere ve sokak aralarındaki galerilere kadar hemen her köşede etkinliğe rastlanıyor. Vondelpark’ın yakınında bulunan müzeler bölgesindeki gösterişli saray binasında hizmet veren Rijksmuseum, gezi duraklarınızdan biri olmaya değer.
Hollanda’nın dahi ismi Van Gogh’un adını taşıyan müze ise Rijksmuseum’a sadece beş dakika mesafede. 1973 yılında açılan müzede, Van Gogh’un kısa sanat yaşamı boyunca ürettiği 200 kadar tablo ve 500 çizim ile kişisel eşyalarının yanı sıra; Monet ve Gauguin gibi sanatçıların eserlerine de yer veriliyor. Birbirinden ilginç ziyaret adreslerine ev sahipliği yapan Amsterdam’da aralarında sinema, deniz, futbol, ırkçılık ve Orta Çağ işkenceleri gibi temalarla düzenlenmiş pek çok müze de sizi bekliyor.
Karlar Altında Sauna HELSİNKİ
Baltık üzerinden gelen soğuk rüzgârlar ve konfeti yağmurundan farksız kar sağanakları bile Helsinki’de yaşanan yılbaşı heyecanını kesintiye uğratmıyor. Ne de olsa eğlenceli bir yılbaşı tatilini açık havada sauna keyfi ile birleştirebileceğiniz nadir yerlerden biri burası.
Kentteki Noel pazarlarının en bilineni, Senato Meydanı’nda (Senaatintori) kuruluyor. Etkileyici neoklasik binalarla çevrili meydanı, Sederholm House gibi şehrin en eski taş evleri de güzelleştiriyor. Mimar Carl Ludwig Engel tarafından 1800’lü yılların ortalarında tasarlanan meydan, Baltık mimarisinin karakteristik özelliklerini taşıyor. Helsinki Katedrali, hükümet sarayı, Helsinki Üniversitesi ve ulusal kütüphane meydanın göz alıcı yapıları arasında. Noel pazarına gelince, nostaljik atlıkarıncaların şenlendirdiği pazardaki rustik ahşap dağ evlerinden, geleneksel el sanatı ürünlerine, farklı süslemeler ve yerel yiyecekler satın alabilirsiniz. Aleksanterinkatu’da ışıkların açılmasıyla başlayan şenliklerde ise kalabalık bir geçit törenine, çeşitli dans topluluklarına, Elfler’in seremonisine ve ta Laponya’dan gelen Noel Baba’nın temsili ziyaretine tanıklık edebilirsiniz.
Bütün bunlar ilginizi çektiyse Finlandiya’nın başkentini keşfetmeniz için birkaç öneri daha sıralayalım. Şehrin merkezindeki Esplanade Parkı, Paris’i anımsatan uzun bulvarlarıyla dikkat çekiyor. Noel eğlenceleri, folklorik danslar ve sokak konserleriyle şenlenen parkın yakınında iki görkemli yapı daha bulunuyor: Başkanlık sarayı (Presidentinlinna) ve belediye binası (Kaupungintalo). Fıskiyeli havuzlarla süslü parkta sık sık müzik performansları düzenleniyor.
Helsinki’de gezi listenizde mutlaka yer alması gereken bir diğer mekan ise Ateneum Sanat Müzesi. Fin Ulusal Galerisi’nin bölümlerinden birini oluşturan müze, ülkedeki en büyük sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Fin sanatının 18. yüzyıldan 1960’lı yıllara kadar uzanan hikâyesini gözler önüne seren müzede, çeşitli yeni yıl etkinlikleri de düzenleniyor. Pazartesi hariç her gün ziyaret edilebilen müze, ‘Kaivokatu 2’ adresinde hizmet veriyor.
Müze çıkışı, Limandan kalkan gezi teknelerinden biriyle Helsinki açıklarındaki Suomenlinna Adası’nda bulunan, dünyanın en büyük deniz kalesini ziyaret edebilirsiniz. 1748 yılında kenti Rus saldırılarına karşı korumak için inşa edilen Soumenlina Kalesi, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Kaleye adını veren ada ise müze, kafe ve restoranlarıyla ziyaretçilerin gözdesi. Şehrin su altı dünyasını merak edenler ise istikametini Sea Life Helsinki’ye çeviriyor. Dev tünellerin içinde gezinirken tropikal denizlerden kuzey kutbuna dek pek çok yerden getirilmiş su canlılarını bir arada görebilirsiniz.
Geride bırakmaya hazırlandığınız yılı taçlandırmak için karşı konulması zor bir önerimiz daha var: Fin hamamı keyfi. Fin kültürünün vazgeçilmez unsurlarından biri olan bu ritüelin geçmişi, yerel kaynaklara göre iki bin yıl öncesine dayanıyor. Finlandiya’da kişisel bakım dışında bir sosyalleşme ve eğlence yeri olarak da kullanılan bu mekanlar, yılbaşı partilerinin de vazgeçilmezi. Hamamda iyice terledikten sonra yakınlardaki bir göle ya da nehre atlamak da bu geleneğin bir parçası. Cesaretinizi toplayıp bu çılgın ritüeli yerine getirmeye var mısınız?