Kütahya’da Üretilmiş Çini Ve Seramiklerden Oluşan Muhteşem Bir Koleksiyon Sadberk Hanım Müzesi’nde Görücüye Çıkıyor.
SADBERK HANIM Müzesi koleksiyonları içerisinde yer alan Osmanlı dönemi çini ve seramik koleksiyonu müzenin önemli bir grubunu kapsıyor. Bu koleksiyon, Osmanlı çini ve seramik sanatının başlıca üç merkezi olan İznik, Kütahya ve Çanakkale atölyelerinde 15. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar yapılmış olan üretimin gelişiminin anlaşılmasına olanak sağlayan eserlerden oluşuyor.
Türkiye’nin bu ilk özel müzesi, 8 Mart-25 Kasım 2018 tarihleri arasında ‘KÜTAHYA, Sadberk Hanım Müzesi Kütahya Çini ve Seramik Koleksiyonu’ adlı muhteşem bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
Sergide, eski çağlardan günümüze kadar seramik üretiminikesintisiz olarak sürdüren ve Osmanlı döneminde İznik’ten sonra ikinci önemli çini üretim merkezi olan Kütahya’da üretilmiş çini ve seramik örneklerine yer verilmiş. Kütahya’nın erken Osmanlı dönemine ait çini ve seramik üretimi hakkındaki bilgiler aslında çok sınırlı. Ancak yapılan değerlendirmeler, 1428’de Osmanlı hâkimiyetine geçene kadar ve erken Osmanlı döneminde Kütahya’da Selçuklu geleneğine bağlı çini ve seramik üretimi olduğu yönünde. 1979 yılında Kütahya merkezde yapılan altyapı çalışması sırasında ele geçen seramik buluntuları Kütahya’da üretimin erken Osmanlı döneminde İznik ile paralel devam etmiş olduğunu gösteren ilk önemli buluntular. Osmanlı ekonomisinde önemli bir yere sahip olan İznik’teki üretimin sonlanmasını takiben 18. yüzyılda Kütahya’nın ustaları İznik’ten farklı olan yeni renk ve motiflerde, çeşitli formlarda kaliteli seramikler üretmişler. Bu dönemin seramikleri, bilinen Kütahya üretimi eserler içinde en özenli olanları ve kısa sürede iç ve dış pazarda yoğun talep görmüşler. 18. yüzyıl başlarında yüksek kalitede üretilen örneklerden Kütahya’da çini ve seramik tekniğinin oturmuş olduğu anlaşılıyor. Bununla birlikte hamur, renk ve çizgideki üstünlük yüzyılın ikinci yarısına kadar devam etmiş daha sonra yavaş yavaş düşüş başlamış. Kütahya çini ve seramiklerinde, 18. yüzyıl ile 19. ve 20. yüzyıl üretimlerinin kalite ve bezeme üslubunda belirgin farklılıklar bulunuyor. Kütahya atölyelerinde 19. yüzyılda görülen duraklama döneminden sonra 20. yüzyıl başlarında Birinci Ulusal Mimarlık Akımı etkisinde son bir canlanma olduğu görülüyor. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından sonra şekillenen Akım’ın temelinde “milli mimari” yaratma çabası yatıyordu ve bu anlayış doğrultusunda Selçuklu ve klasik Osmanlı mimarisindeki dekoratif yapı öğeleri dönemin mimarları tarafından yeniden ele alınarak, yapılarda yoğun olarak uygulanmıştı. Akımın etkisinde Türk sanatının köklü bir geçmişe sahip olan geleneksel çini sanatı, mimari bezemede ön plana geçmiş, İstanbul, Ankara, İzmir, Konya gibi büyük kentlerdeki resmi ve özel yapılar Kütahya çinileri ile donatılmıştı. Bu dönemde seramik üretimi de çiniye paralel bir gelişim göstermişti.
Kronolojik bir düzende üslup özelliklerine göre sergilenen Sadberk Hanım Müzesi Kütahya çini ve seramik koleksiyonu, Osmanlı döneminde Kütahya’da 18. ve 20. yüzyıllar arasında yapılan üretimin bir yansımasını sunuyor. Kütahya çini ve seramik üretimlerinin gelişiminin hem sanatsal hem de zanaat olarak anlaşılmasına imkân tanıyan zenginlikte olan eserler aracılığıyla dönemin çini ve seramiklerinin desen ve form çeşitliliği, hamur ve sır kalitesindeki değişim rahatlıkla takip edilebiliyor.