Müziğe olan ilgisini hobiden profesyonel hayata geçiren Doğan Müzik Yapım A.Ş. (DMC) Genel Müdürü, MUYAP Yönetim Kurulu Üyesi Samsun Demir’in hızlı temposunda müziğin bugünü ve geleceği konusundaki görüşlerini aldık.
Günün 24 saatine yayılan hız limitiniz ne kadar? Sanal ortamdaki ve gerçek hayattaki yaşam hızınız hakkında bilgi verir misiniz?
Yaşam hızımın ivmesi hakkında işte şimdi siz de fikir sahibi oldunuz. Buraya İstanbul Radyoevi’ne, canlı yayına son 10 dakika kala geldik. Bir sanatçıyla telefon görüşmesi yaptık. İki dakika kala yayına girdik. Reklam arasında çıktık ve şimdi sizinle röportaj yapıyoruz. Program bitiminde ise iki tane randevumuz var. Genellikle gecenin saat ikisine kadar randevularımız devam ediyor. Günlük hayatta hızım sorusuna cevabım yokuş aşağıya vitesi boşaltmış gidiyorum, olacak.
Güne erken mi başlıyorsunuz?
Sabahları 10.30-11.00 gibi kalkabiliyorum. Çünkü saat 05:00 gibi anca uyuyabiliyorum.
Siz gece verimli olan insanlardan mısınız?
Aslında hem gece, hem gündüz… İşin doğrusu saat 12.00 ile akşam 06.00 arasında işin finans yönüyle, şirketin daha çok gündelik sorunlarıyla ve işleriyle ilgileniyorum. Ödemeler, vadeler, çekler, imzalar, sözleşmeler var.
Bu yüksek tempolu yaşama geçişiniz öncesinde nerede eğitim aldınız, nerelerde çalıştınız?
Aslında ben hukuk fakültesi mezunuyum. Fakat hukuk fakültesinden sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne girdim. Orada asistan olarak çalıştım ve gazetecilik, halkla ilişkiler, tanıtım daha sonra da radyo televizyon ve sinema dallarında yüksek lisans ile doktora yaptım. Böyle olunca tabii ki çok geniş bir alanı kapsıyor ve aslında müziği de ilgilendiriyor. Çünkü müziğin içerisinde satış, pazarlama, hukuk bile var. Yani bir şeyleri sürekli muhakeme etmek zorundasınız. 14 yaşından beri gitar, piyano çalıyordum ve kendi kendime besteler yapıyordum. Bütün bu eğitimlerin sonucunda, aslında hobim olan, çok ilgi duyduğum müzik, 2001 yılından itibaren profesyonel olarak işe dönüştü. Üniversite’den ayrılıp Doğan Müzik’e başladım. Ondan sonra da çok hızlı bir şekilde hayatım değişti ve gelişti.
Şimdi ne yapıyorsunuz Doğan Müzik’te?
Şimdi Doğan Müzik’in 10 yıldır Genel Müdürü’yüm. Devam ediyoruz.
Müzik ile geçen yıllarınız içinde ilk günden bu yana sektördeki en büyük değişim sizce nedir?
Sektördeki en önemli kilometre taşı internetin yaygınlaşması ve özellikle ADSL bağlantısı oldu. Eskiden dial up çok yavaştı.
Sektörde teknolojinin, dijital çağın nimetlerinin yeterince doğru kullanıldığını düşünüyor musunuz?
Evet, çok verimli kullanıldığını düşünüyorum. Şu anda cep telefonlarımızdan istediğimiz şarkıya ulaşabiliyor isek müzik aslında bu teknolojiyle bütünleşmiş demektir. İstediğimiz şarkıya ulaşıyoruz, istediğimiz şarkıyı istersek cep telefonumuza indiriyoruz, istediğimizde dinleyebiliyoruz, istersek aylık abonelikler alıyoruz. Teknoloji bu sektör ile iç içe yaşayabiliyor ve bayağı ilerlemiş durumda. Bizim de ‘Netd’ müzik kanalımız var, Youtube’ta ve geçtiğimiz ay en çok izlenen dünya birincisi oldu. ‘Netd’, Youtube’ta girip abone olabilirsiniz. Bugün için 2 milyon 53 bin abonesi var.
Müziğin içerisinde artık elektronik alt yapılar, akustik çalışmaların bile içine girdi. Tek başına akustik bir şey yaptığınız zaman, şarkı yaptığınız zaman sound daha zayıf kalıyor. Mutlaka onu elektronik bir takım sesler ile desteklemeniz gerekiyor. Böyle bir dönemden geçiyoruz.
Müzik piyasasının geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
İyi olacağını düşünüyorum. Çünkü bu internet depremi ki şimdi müzik sektörü olarak interneti biz kontrol etmeye çalışıyoruz, uçsuz bucaksız. Sürekli ücretsiz müzik sunan bir mecra internet ama tüketici yavaş yavaş bilinçleniyor. Itunes, Apple Music, Ttnet, Turkcell Music, Spotify, Youtube’da bizim Netd kanalımız gibi platformlara üye olarak ayda beş, 10 TL gibi paralar vererek sonsuz müzik dinleyebileceği, önemli platformlar oluşuyor. Diğerlerinde biz sadece içerik veriyoruz.
Siz müzik dinlemeyi seviyor musunuz? Örneğin şu an İstanbul Radyo’sundayız. Canlı müzik programı yapıyorsunuz. Bu sizin hobiniz mi, işiniz mi? Dinleniyor musunuz şu anda?
Bir yandan dinleniyorum, bir yandan da çok büyük bir zevk ile çalışıyorum. İkisini bir arada yapabiliyorum. Aslında bir yandan da kafamı çok farklı bir noktaya götürüyor. İki saat boyunca bütün işlerden, bütün düşüncelerimden arınıyor, sadece radyoda bir konuk ile birlikte güzel müzikler dinliyor, program yapıyoruz. Benim için hem çok iyi bir iş, hem de çok güzel bir terapi oluyor. Zaten dinleyenler açısından da herhalde bir terapi gibi oluyordur.
Bugüne kadar Ajda Pekkan, Muazzez Abacı, Sezen Aksu, Tarkan, Sertap Erener gibi birçok ünlü isim ve star ile çalıştınız. Yıllara meydan okuyan sanatçıların size göre başarı formülü nedir?
Yenilgiden korkmamak, denemekten korkmamak, yeniliklere açık olmak ve kaybettiğinde de tekrar ayağa kalkabilmek gibi bir iradeye sahip olmak starların en önemli özellikleri. Bunlara sahip olduğunuz zaman kendi alanınızda da star olabilirsiniz. Çok büyük starlarlar ile çalıştım. Çok yenilerle de çalıştım. Zaman içerisinde artık onların da büyük starlar olduğunu gördüm. Star olabilmek için… Birincisi uygunluk, o işe uygun olmalısınız. İkincisi uyumluluk. Yaptığınız işle ilgili sektöre uyumlu olmanız, insanlar ile iletişiminizin güçlü olması ve onlar ile doğru ilişkiler kurmanız lazım. Üçüncüsü tutarlılık. Yaptığınız işte tutarlı olmanız lazım. Bugün başka, öbür gün başka bir şey yaparsanız tutarlı bir çizginiz olmaz, verimli olmaz, zigzaglar çizersiniz. Bu tutarlılığın içinde hem müzikal çizginizde tutarlık var, hem de ikili ilişkilerinizde tutarlılık var. Bir söz veriyorsanız tutmanız lazım. Bütün bunların sonunda da kazanacağınız güveni boşa çıkarmamanız, istikrarlı olmanız lazım. İyi bir ekip çalışması yapmak lazım. Megaloman olmak ya da çok hırslı olmak işin içerisinde bir parça var ama abartmamalı.
Siz müzik yaptınız mı?
2000 yılında hobi olarak kendim bir albüm yapmıştım. Adı ‘Herkes Özgürdür’ idi. Moulin Rouge’un da yönetmeni olan ünlü yönetmen Baz Luhrmann’ın sözlerini yazdığı İngilizce parçayı cover’lamıştım Türkçe sözleriyle.. Onu görünce Doğan Müzik bana teklif yaptı. Gelin burada beraber çalışalım diye. Beklemediğim bir basamak oldu diyebilirim.
Kendinizi star gibi görüyor musunuz?
Ben kendimi burada hizmet eden çok önemli bir dişli olarak görüyorum. Yani bir saat gibi düşünün olayı. O saatin içerisinde uyumlu çalışan bir dişliyim. Önemli miyim? Çok önemli değilim. Önemsiz miyim? Çok önemsiz de değilim. Küçük bir dişli bile doğru işlemez ise o saat ya geri kalıyor, ya ileri gidiyor, ya da duruyor. Saatin içerisindeki önemli dişlilerden birisiyim diyelim. Ama hiçbir zaman starlar ile çalışıyorsanız siz star olamazsınız.
Siz ne tip müzik dinlemeyi seviyorsunuz?
Ben her türlü müziğin iyisini seviyorum. ‘Mutlu Ol Yeter’i kim sevmez. Hatasız Kul Olmaz’ı kim sevmez? Herkes sever. Çok iyi rock şarkıları var. Şebnem Ferah’ın bazı şarkılarını kim sevmez. Teoman’ı kim sevmez? Bunun yanı sıra pop da çok güzel şarkılar var. Her müziğin iyisini dinlerim.
Müzik dinlemenin yanı sıra evinizde yemek yapmaya zaman ayırıyor musunuz?
Evde çok vakit geçiremiyorum ama yemek yapmayı seviyorum. Karnıyarık, pilav, yeşil fasulye yaparım.
Kütahya Porselen markası ve ürünlerini kullanıyor musunuz?
Özellikle hafta sonları eve çok yakın dostlarımız geliyor. O da üç kişi, dört kişidir en fazla. Konuklarımı ağırlarken Kütahya Porselen markasının tabaklarını, bardaklarını kullanmaktan büyük keyif alınıyorum. Özellikle kahve fincanlarını Türk kahvesi içerken kullanmayı seviyorum.