Sanatçı bir babanın kızı, oyunculuk yolculuğuna tesadüfen başlayan ama tutkuyla devam eden, eğitim hayatını çeşitlendiren, girişimci, yazar, programcı ve her şeyden önce iki çocuğunun yol arkadaşı bir anne… Ceyda Düvenci, bize kendi deyimiyle, ‘hayatına aşık’ bir kadın portresi çiziyor. Keyifli sohbetimizde Düvenci’nin hayatına, değerlerine, çocuklarına ve hayallerine uzandık.

Oyunculuk, girişimcilik, yazarlık, televizyon programcılığı, annelik… Birçok farklı kimliği aynı potada başarıyla buluşturan Ceyda Düvenci, hayat yolculuğunu ve değerlerini samimi bir dille anlattı. Çocuklarıyla kurduğu özel bağı, duygu odaklı atölye girişimini, seyahat tutkusunu ve hayata bakışını bizlerle paylaştı.
Oyuncu bir babanın kızı olarak doğdunuz, iktisat fakültesinden mezun olmanıza rağmen siz de oyunculuğu seçtiniz. Bu serüven nasıl başladı? Hayaliniz miydi?
Aslında iktisat okudum. Üniversite sınavına girdiğimde hedeflediğim bölümü kazanamayınca bir yıl ara vermek istedim. Babamın oyuncu olması ve İstanbul’a yeni taşınmamızın da etkisiyle bir gün gazetede yeni çekilecek bir dizi için oyuncu arandığını gördük. Seçmelere girdim ve kazandım. Böylece oyunculuk hayatıma girdi. Sonrasında da çok sevdim. İktisadı bitirdim ama asıl tutkumu oyunculukta buldum.
Eğitimini aldığınız okulun size yıllar içinde nasıl kılavuzluk ettiğini düşünüyorsunuz?
Açıkçası bana özel bir katkısı olduğunu söyleyemem. O dönemki eğitim sistemi herkese benzer meslek seçimlerini öneriyordu. Türkçe-Matematik bölümündeydim, rehber öğretmenlerimiz hep “iktisat, işletme okuyun” derdi. Ben de sistemin yönlendirmesiyle iktisat okudum. Şükür ki oyunculuk çok erken, 18 yaşında hayatıma girdi ve aşkı erken keşfettim. Çünkü çocukken oyuncu olmak gibi bir hayalim yoktu.
Görme engelli bir annenin kızı olmak hayata bakışınızı nasıl etkiledi?
Annem ben dört yaşındayken bir kaza sonucu görme yetisini kaybetti. Ama onun sonrasında kazandığı başka yetenekler beni çok etkiledi. Eksiklikten değil, var olanı fark etmekten beslendim. Annem görme dışında da bedenin, beynin birçok yeteneğinin olduğunu öğretti bana. Dolayısıyla yoksunluk üzerine değil, mevcut olanın kıymetini bilerek büyüdüm.
Çocuklarınızla kurduğunuz ilişki çok özel. Anneliği nasıl tanımlıyorsunuz?
Ben çocuklarımı bana baksınlar diye doğurmadım. Onların üzerinden kendi hayallerimi gerçekleştirmek için de doğurmadım. Benim için annelik; koşulsuz, beklentisiz, sadece yanında yürüyebilmektir. Her bireyin sınırları olduğunu biliyorum, sınırlar içinde büyüyüp mutlu ve kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olmalarını istiyorum. Annelik sadece doğuran olmak değil; koşulsuz refakat eden herkes anne olabilir benim gözümde.
Çocuklarınızın Yeteneklerini Nasıl Keşfettiniz?
Bence her çocuk yetenekleriyle doğuyor. Melisa’nın müziğe olan sevgisini çok erken fark ettim. Annem zaten müzik öğretmeni, evimizde hep müzik vardı. Ben sadece ona alan açtım. Ali sporu çok seviyor; futbola ve tenise çok yetenekli. Onlara hiçbir şeyi dayatmıyorum. Onlar ilgi alanlarını buluyor, ben de destekliyorum.
Oyuncu, sunucu, anne ve çocukları için bir aktivite merkezinin kurucusu olarak, bir koltuğa kaç karpuz sığdırıyorsunuz?
Bir ajandam var ama değişmez kurallar koymuyorum. Her sabah kalkınca o günkü ihtiyaçlarıma göre programımı gözden geçiririm. Önceliğim sevdiklerim, sonra işim. Ajandalar tasarlamam da buradan geliyor aslında. Hayat dengesi benim için çok kıymetli. Kendimi iyi hissettiğimde çocuklarım da iyi, işlerim de yolunda oluyor.
Bize biraz Taş Kağıt Makas Atölyesi’nden bahseder misiniz? Bu proje nasıl oluştu?
İki kadın girişimci olarak kurduk. Çocuklarla duygu odaklı atölyeler, ebeveyn eğitimleri, yaratıcı drama, sanat terapisi, çocuk tiyatrosu, özel çocuklara yönelik programlar düzenliyoruz. Ebeveyn-çocuk paralel eğitimlerimiz çok ilgi görüyor. Ayrıca çocuk kitapları yazıyorum. Eylül ayında dört kitabım çıkıyor. Şimdi ergen ebeveyn danışmanlığı üzerine yeni bir müfredat hazırlıyorum.
Seyahat etmek sizin için ne ifade ediyor? Yeni yerler keşfetmek yaptığınız işlere nasıl yansıyor?
Seyahat benim için vizyon, öğrenme ve beslenme kaynağı. Her yıl çocuklarımla birlikte seyahat etmek için para biriktiririm. Geçen sene Güney Afrika’ya gittik, daha önce Londra, Barcelona, Amerika… Seyahat etmek sadece görmek değil, yaşamak demek bizim için. Melisa Amerika’yı çok seviyor, Ali futbol aşkıyla Brezilya ve Japonya hayalleri kuruyor. Tek başıma Londra’ya gitmek de benim kişisel ritüelim.
Çok mutlu bir birlikteliğiniz var. Kadın-erkek İlişkilerinde olmazsa olmazınız nedir? Ayaklarınızı yerden ne keser?
Aşk benim için çok büyük bir kelime. Sadece ilişkilere değil; çocuklarıma, işime, mekanlara da aşkla bağlıyım. Ve evet çok mutluyum. Dolu dolu eşim diyebileceğim, şükrettiğim, iyi ki dediğim, bana iyi gelen, güven ve huzur bulduğum bir ilişkim var. Yanında kendin olabildiğin, takım olabildiğin bir ilişki bence hayatta en kıymetli şey.
NG Grup otellerinde konaklarken yaşadığınız deneyimleri bizimle paylaşabilir misiniz? En çok hangi tesisi seviyorsunuz?
NG Sapanca benim için huzur ve sanatın buluştuğu bir yer. Sema Hanım’la tanıştıktan sonra markanın ruhunu daha iyi anladım. Sapanca’daki o doğallık ve huzur benim için hep pozitif anlamlar taşıyor. NG ailesinin samimiyeti ve ruhu bana iyi geliyor.
Eklemek istedikleriniz…
Kendime saygı duymayı öğrendim. Üzüntümü de seviyorum, yalnız kalmayı da, arkadaşlarımla gülmeyi de… Bir ömürlük hakkımız var ve herkes kendi imkanları doğrultusunda en iyisini yapmalı. Hayat bir koleksiyon; güzel anları, deneyimleri, aşıkları, tutkuları ve öğrenmeleri biriktiriyoruz. Ve ben her anına şükrediyorum.