Değer Katmaya Adanmış Bir Hayat

Pegasus Hava Yolları Bilgi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tevfik Nane, kariyerine sığdırdığı birçok tecrübesini sadece yönetsel değil, toplumsal bir sorumluluk bilinciyle de sürdürüyor. Eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği ve gençlerin güçlenmesi gibi sosyal sorumluluk alanlarında da aktif rol alan Mehmet Tevfik Nane için iş dünyasında başarı, insana odaklanmakla anlam kazanıyor.

Kişisel gelişimin yolunun, meraklı olmaktan geçtiğini düşünen ve henüz çocukken babasının dükkanında başlayan merakını sorumluluk duygusu, azim ve başarı ile birleştiren Pegasus Hava Yolları Bilgi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tevfik Nane, yıllar içinde farklı sektörlerde şekillenen güçlü bir kariyere sahip. Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra finans, perakende ve havacılık gibi pek çok farklı alanda görev üstlenen, her adımında değişime uyum sağlayan ve farklılık katma motivasyonuyla ilerleyen Nane, genç yaşta Teknosa’da yaptığı yöneticiliğin ardından, Carrefoursa’da iz bırakmış. Şimdi ise Pegasus’ta sektöre yön veriyor. Onun yolculuğu konfor alanının ötesine geçmeyi seçen herkes için ilham verici bir örnek oluşturuyor. Bu söyleşide Mehmet Tevfik Nane ile yaşamına yön veren değerleri, kariyerindeki dönüm noktalarını ve çok sektörlü deneyiminin perde arkasını konuştuk.

Bize kendinizden bahseder misiniz? Okul yıllarında nasıl bir öğrenciydiniz?

Çocukluk çağlarımda şimdiki ifadeyle tam bir hiperaktif ve merak küpüymüşüm. Ne bulsam kurcalar, yerimde duramazmışım. Annem de bu enerjime bir çözüm olarak beni babamın dükkanına göndermeye başlamış. Böylece, üç yaşından üniversiteye gidene dek geçen yıllarım neredeyse tamamen dükkanda geçti. O kadar işin içindeydim ki, ortaokul üçüncü sınıfa geldiğimde babam dükkanın ve kasanın anahtarlarını bana emanet etmişti bile. Vitrin düzenledim, mal bekledim, müşteriyle birebir ilgilendim. Hem iş hayatını bizzat yerinde öğrenme fırsatı buldum hem de insanlarla olan iletişimimi ilerlettim. 1985 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne girdiğimde özellikle girişken yanımı geliştirme imkanım oldu. Farklı konulara ilgili, meraklı, heyecanlı bir öğrenciydim. Vazgeçmez, tuttuğumu koparmaya çalışırdım. Örneğin, Boğaziçi Üniversitesi’nde okurken İşletme Kulübü’nde Emlak Bankası yöneticilerini ağırlayacağımız etkinlik için hiç pes etmeden beş ay uğraştım. Bu kararlılığım da bana kariyerimin kapılarını açtı.

Ailenizde kariyer yolculuğunuza ilham veren, sizi etkileyen biri oldu mu?

İş dünyasına dair ilk tecrübelerimi babamın yanında, onun küçük ama disiplinli dükkanında yaşadım. Rahmetli babam, yaptığı işe duyduğu saygı ve müşteriye gösterdiği özenle bana çok şey öğretti. Bugün geriye dönüp baktığımda fark ediyorum ki, perakendenin özünü sadece işin pratiğini yaparak değil, babamın duruşunu izleyerek kavradım. Onun en çok tekrarladığı cümlelerden biri kulağımda hâlâ çınlar: “Müşteri her gün yeniden kazanılır.” Bu anlayış, yıllar içinde bende şu soruya dönüştü: “Bugün müşterimiz için neyi farklı yapacağız?” Bu soru, yalnızca perakende değil, hangi sektörde olursam olayım iş yapış biçimimin temel pusulası oldu. Babam, bana sadece ticareti değil, işin ruhunu öğretti.

Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunusunuz ancak kariyeriniz finans, perakende ve havacılık gibi çok farklı sektörlerde ilerlemiş. Bu çeşitliliği neye borçlusunuz?

Bu çeşitliliği aslında üç şeye borçluyum: merak, sürekli öğrenme isteği ve görev bilinci.
Uluslararası İlişkiler eğitimi bana sadece diplomasi ya da siyaset değil, analiz etme, sistem kurma ve çok boyutlu düşünme yetkinlikleri kazandırdı. Bu beceriler; finans, perakende ya da havacılık gibi farklı sektörlere geçişte büyük avantaj sağladı. Kariyerimde hiçbir zaman tek bir sektöre bağlı kalmak gibi bir yaklaşımım olmadı. Her yeni görevi hem ülkem hem de çalıştığım kurum adına değer yaratmak için bir fırsat olarak gördüm. Yeni bir sektöre adım atarken “Ben bu alanda ne öğrenebilirim ve ne katkı sağlayabilirim?” diye sordum kendime…Üstelik farklı alanlarda çalışmak beni hep taze tuttu. Sektörler değişse de işin özü aynı: İnsana dokunmak, fayda yaratmak ve sürdürülebilir değer üretmek. Bu anlayışla yol aldım.

Sabancı Grubu’ndaki deneyiminizden Teknosa ve CarrefourSA gibi dev markalarda yöneticilik yapmaya kadar uzanan güçlü bir kariyeriniz var. Havacılığa geçiş süreci sizin için nasıl bir kırılma noktasıydı?

Havacılık benim için farklı bir sektör değil; öğrendiğim her sektör gibi bir sonraki adımımdı. Perakende ve finans tecrübem bana müşteri yönetimi, operasyonel disiplin ve stratejik bakış kazandırdı. Havacılıkta da bu yaklaşımla hareket ettim; hızlı adapte olabildim, değişime uyum sağladım ve sonuç odaklı bir şekilde takımımı yönlendirdim.

Farklı sektörlerde önemli şirketlerde yöneticilik yaptınız. Sizce iyi bir liderin üç temel özelliği nedir?

İyi lider, net bir vizyona sahip olan, ekip üyelerini anlayarak onlara ilham veren ve zorlu kararları alıp sonuçlarını üstlenebilen kişidir. Dolayısıyla bir liderin stratejik vizyon ve analitik yaklaşıma, etkili iletişim ve empati gücüne sahip olması, karar verme
ve sorumluluk alma yetisinin olması gerektiğine inanıyorum.