Baba-Oğul Patronlar Okulu’nda Tecrübelerini Paylaştı

İŞ dünyasında tecrübeli isimlerin, özel bir jüri tarafından seçilerek üyelik sistemi ile dahil oldukları Patronlar Okulu’nda, Türkiye’nin önde gelen aile şirketlerinden NG Grup Kurucu Başkanı Nafi Güral ve NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral konuk edildi.

28 Kasım 2016 Pazartesi günü Four Season Bosphorus Otel’de düzenlenen program, Sibel Kaya’nın moderatörlüğünde ve yalnızca üyelerin katılımına açık olarak gerçekleşti.
Önemli başarı hikayelerine imza atmış patronların yer aldığı programda, baba-oğul tecrübelerini paylaşırken birbirleriyle olan enerjileriyle de ilham verdiler. Başarılara imza atarken bunun arkasında yatan önemli noktalara değinirken, birlik ve beraberlik içinde aldıkları ve uyguladıkları kararlarların önemine değindiler.
İş hayatlarına nasıl başladıklarından bahseden Nafi Güral ve Erkan Güral, her ikisi de kendi babasından aldıkları tecrübelerden bahsetti.

NAFİ GÜRAL

“Ben babamın yanında işe başladım ve 55 yıldır çalışıyorum. Babam o tarihlerde kerestecilik yapıyordu, 4 çalışanı vardı. Babamın meşakkatli bir hayatı olmuş; babasını görmemiş, kendisi Çanakkale Savaşı’nda şehit olmuş. O zamanlarda okuma imkanı olmadığı için annesi terzinin yanına çırak olarak vermiş. O dönemde çıraklık ile hayatını idame ettiremediği için akşamları da ekmek satarmış. Bu işlerde de aradığını bulamadığı için ticarete atılmaya karar veriyor. O şartlarda ne dükkan var ne de sermaye. İlk ticaret hayatına, köylere gıda götürüp karşılığında da arpa buğday alarak başlamış. Bir nevi barter ticareti. Tabi bunun dışında anlatacak çok şey var. Babam çok zor şartlar altında hayata atılmış. Bu benim üzerimde müthiş etki bıraktı. Babam böyle yokluk içerisinde böyle çalıştıysa ben daha fazlasını yapmam lazım dedim. 1959’da, bugünkü ismi ile endüstri meslek lisesi olan, o yıllarda sanat okulu olarak adlandırılan liseye gönderdi babam. Oradan sonra da sanayiyi öğrenmemi istedi. Okul bitince babam; ‘Oğlum ben seni üniversiteye gönderemeyeceğim, yanımda birlikte çalışacağız,’ dedi. Tabi kendimi yetiştirmem lazımdı. Hep kendimden büyük ve tecrübeli insanlarla vakit geçirdim. Onların vasıtası ile sosyal hayatın içerisine girmiş oldum. Sosyal hayatın içinde olmak da çok önemlidir.
Babamdan hep yokluk dinledik. Biz de yokluk içerisinde çalıştık. Elektrik yoktu üretim yapamıyorduk. Elektrik oluyor, üretim yapıyorduk ve bu sefer de mazot olmadığı için ürünü sevk edemiyorduk. Çok sık hükümet değişiyordu. Hep bu sıkıntıları yaşamamız bize, sıkıntılar ile mücadele etme yeteneği kazandırdı. Şu anda olumsuzlukların işlerimize zarar vereceğini düşünmüyorum. Hep deriz ataerkil bir toplumuz diye. Ama ben gördüm aslında biz anaerkil bir aileymişiz. Benim başarımda en önemli kişi eşim Gülsüm Hanım’dır.
Kurumsallaşmak önemlidir. Kurumsallaşamayan hiçbir firma, hatta aile ayakta kalamaz. Çocuklarım şirketlerin başına yönetim kurulu başkanı olarak geçtiler. Sağlığım yerinde iken işlerin nasıl yürüdüğünü gözlemlemek istiyorum. Bu da ailenin kurumsallaşması için önemlidir.”

ERKAN GÜRAL

“Ben 5-6 yaşlarında iken babamın yanına gidip gelmeye başladığımı net olarak hatırlıyorum. Evimiz ve işyerimiz arası yakındı. Ben okuldan çıkınca kereste fabrikasına gidip orada çay servisi yapıyordum. O dönemki telefon santrali vardı ona bakıyor, kamyonların üstüne çıkıp sayım yapıyordum. İstanbul’a tahsilata giderdik babamla; dönüşte babamın dizine yatıp gelirdim. Sonra maden ocağımız vardı. Şoför olmadığı için kamyonu babam kullanır ben de yanında gidip gelirdim. Bu şekilde iş hayatına atıldım. Seksenli yılların başında Kütahya Porselen’in iyi işletilmediği ve alınır ise iş yapacağını dedeme söylediğini net hatırlıyorum. Dedemin de onayı ile biz Kütahya Porselen hisselerini toplayıp yeni bir yönetim felsefesi oluşturduk ve şirket, aşağıdan yukarı doğru bir grafik sergilemeye başladı. Tabi bunlar hep etap etap gerçekleşti ve bugün dünyanın en büyük porselen üreticisi haline geldi.
Daha sonra askerden gelince seramik fabrikalarının çeşitli departmanlarında işe başladım. Kendimden o kadar emindim ki şirketi alıp tek başıma çekip çevireceğimizi zannettim. Ama öyle değilmiş. Mesai arkadaşlarım ve babamın da öğütleri ile işi öğrendim.
Babamın bize her zaman söylediği şey şu ‘Moral ve motivasyon her zaman birinci önceliğiniz. Moral, motivasyonunuz ve sağlığınız var ise her şeyi yaparsınız.’ Bunu öylesine empoze etti ki bana, kontrollü olmak suretiyle cesur ve atağımdır. Herkesin durduğu zaman biz yürürüz, herkesin durduğu zaman biz yatırım yaparız, herkesin ne oluyor dediği zaman biz yol aldık ve almaya devam ediyoruz. Ama bütün bunları hesaplayarak büyüyen bir ekip var. Biz ne yaparsak yapalım bunun fizibilitesini yaparız. Fizibilitesi tamamsa, iyi gözüküyorsa hızlı bir şekilde kararını alır ve yürürüz.
Kütahya’daki fabrikalarımıza dışarıdan çalışan aldık. Bu arkadaşlarımız bir iki sene kalıp gidiyorlar. Biz de Kütahya’daki genç arkadaşlarımızı yetiştirmeye başladık. Bu arkadaşların yetiştirilip görevlere gelmesi daha çabuk ve verimli oldu. “
Programın sonunda Sibel Kaya, Nafi Güral ve Erkan Güral›a plaketlerini takdim etti. Baba-oğul ise başarılarının en önemli sebebinin, birlik ve beraberlik içinde sahip oldukları mutlu bir aile olduğunu söyleyerek, plaketlerini eşlerine takdim ettiler.