Uluslararası Arenada Bir Türk Tenor

Türk operasının uluslararası tanıtımına büyük katkı sağlayan ve uluslararası çok sesli müzik alanında ülkemizi temsil eden çok sesli müziğin önemli isimlerinden tenor Murat Karahan ile müziğin şiirsel anlatımı operayı ve projelerini konuştuk.

Gizli kalmış, sesi çok güzel bir aileden gelen tenor Murat Karahan, başarının rastlantısal olmadığının en büyük kanıtı adeta… Ailesinin özellikle de annesinin büyük desteği ile başladığı eğitiminin ardından yılmadan, yorulmadan çalışarak, sanatına gün ve gün artı değer katan Karahan, güçlü sesiyle dünya arenasında bir Türk tenor olarak yıllardır adını yazdırıyor. 2018-2023 yılları arasında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni olarak görev alan Murat Karahan, çok sesli müziği geniş kitlelere ulaştırmak için yaptığı çalışmalarla her kesimden müzikseverleri konserlerinde büyülemeye devam ediyor.

Sesinizle ilgili bir röportajınızda “Yüzde ellisi Tanrı vergisi ama geri kalanı da çalışmakla oldu” demişsiniz. Bu başarının öyküsünü sizden dinleyebilir miyiz?

Bu sadece sanatla alakalı değil. Dünyanın her yerinde, ne iş yapıyorsanız yapın, hangi meslekte olursanız olun, bir şekilde doğuştan gelen bir yeteneğiniz olacaktır ama onun üstünde yapacağınız her şey sizin çalışmanızla alakalı. Bu minvalde yurt dışına gittim. Roma’daki Accademia Nazionale di Santa Cecilia’da, dünyaca ünlü soprano Renata Scotto ve o zamanlar akademinin başkanı olan Bruno Cagli’nin özel öğrencisi oldum. Sonra, yaptığım mesleğe, sanata başka bir açıdan bakmaya başladım. Bakış açım değiştikten sonra da her şey başka bir noktaya geldi ve tabii ki her geçen gün, üzerine koyarak ilerledim. Bugün bile bir temsil sonrasında hemen kaydını alıp kendimi eleştiriyorum. İnsan kendini eleştirebilince çok daha önü açık, çok daha ilerlemeye hazır olabiliyor.

Operanın daha aristokrat, farklı bir zümrenin dinlediği, niş bir sanat olduğu gibi bir algı var. Opera nasıl bir sanat?

Opera çok zor ve komplike bir sanat. Kolay bir şey değil, çünkü aslında baktığınız zaman, dünyadaki bütün güzel sanatların birleştiği, tek bir potada eritildiği belki de tek sanat. Bir temsilde; edebiyat, müzik, şan, dans, resim ve heykel görüyorsunuz, bir orkestrayı dinliyorsunuz. O yüzden de dünyanın tartışmasız en zengin sanatı. Bu yanlış anlaşılmasın
diye altını çizerek söylüyorum, zenginlerin sanatı değil, kendisi zengin bir sanat. Zaman içerisinde, sanki aristokratlara hitap eden bir sanatmış gibi imaj gelişmiş; ama öyle değil aslında. Dünyada da ülkemizde de halka hitap eden ve izleyicisinin çoğunluğunu halkın oluşturduğu bir sanat. Ne mutlu bize ki, bu yerleşik altı tane opera ve balemizin temsilleri her zaman çok dolu geçiyor. Bu coğrafyada birçok ülkeye nasip olmayacak bir şekilde altı tane yerleşik opera ve baleye sahibiz.

Bir Türk tenorun dünya platformunda sahneye çıkması nasıl bir duygu?

Bir Türk sanatçı olarak, bir Türk tenoru olarak ülkemi Bolşoy Tiyatrosu, Wiener Staatsoper, Münih Bayerische Staatsoper, Berlin Deutsche Oper, Arena di Verona, Napoli Teatro di San Carlo gibi dünyanın en büyük ve en önemli tiyatrolarında temsil etmiş olmak, burada başrollerde bir Türk sanatçıyı alkışlatmış olmak benim için çok büyük bir gurur…

Sözlerini unuttuğunuz, sahneyi kaçırdığınız anlar oluyor mu? O durumlarda ne yapıyorsunuz?

Opera çok yüksek konsantrasyon ile yapılan bir sanat. 250-300 sayfalık İtalyanca, Almanca operayı ezber ediyorsunuz. Bu eseri 70-80 kişilik bir orkestranın üzerinden, çıplak sesle, 2000-300 kişilik salonlarda hatta Arena di Verona gibi 15 bin kişilik salonda icra etmeye çalışıyorsunuz. Bu anda orkestrayla, orkestra şefliği ile bir armoni içinde olmanız lazım. Çoğu zaman kilolarca kostüm ve yüzünüzde ağır bir makyajla icra ediyorsunuz. O yüzden çok ciddi ve yüksek bir konsantrasyon gerektiriyor. Ve tabii ki öncesinde çok uzun bir çalışma süresi gerektiriyor. O kadar ciddi hazırlık dönemi geçiriyorsunuz ki bu kadar ön çalışma ve yüksek konsantrasyon ile hazırlandığımız bir eserde, sahne kaçırma pek olamaz. Ufak tefek bir kelime atlaması olabilir, o da çok nadirdir. Ne mutlu ki bugüne kadar böyle bir şey benim başıma gelmedi.

Sesinizi korumak için neler yapıyorsunuz?

İyi yaşamanız, iyi beslenmeniz, uykunuza ve hayatınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Asitli içeceklerden, sigaradan, alkolden uzak durmanız gerekiyor. Çok soğuk, çok sıcak ortamlardan uzak durmanız gerekiyor. Her şeyden önemlisi, sesinizi doğru kullanmalısınız. Çünkü sesinize siz ne kadar iyi bakarsanız bakın, yanlış kullanıyorsanız ses tellerinize zarar verir ve deforme edersiniz.