Küçük yaşlarından itibaren yeteneğine paralel aldığı güçlü eğitim ile yurt içi ve yurt dışında solo resitaller ve oda müziği konserleri veren Piyanist Gökhan Aybulus, ülkemizi başarıyla temsil ediyor.
Eskişehir’de doğan Gökhan Aybulus, müzik eğitimine Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Zöhrab Adıgüzelzade ile başlamış, 2000 yılında Moskova Çaykovski Devlet Konservaturı’nda Prof. Naum Shtarkman’ın sınıfına kabul edilmiş. Alanında birçok başarıya imza atan Gökhan Aybulus, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda öğretim üyesi olarak görev yapmakta.
Müziğe olan ilginizi ne zaman, nasıl fark ettiniz?
Aslında ilgimi ben değil, ailem fark etmişti. Ben çok küçükken, babamın bana yurtdışından getirdiği bir orgla, sevdiğim şarkıları tekrar etmeye başladığımı görmüşler ve benim müziğe karşı olan ilgimi fark edip bu konuya yönlendirip desteklemişlerdi.
Müzik eğitiminizi nerede, kimlerden aldınız? Neden piyano?
Öncelikle neden piyano sorunuzu yanıtlamak isterim. Açıkçası başka bir enstrüman çalmayı hiç düşünmedim. İlk tanıştığım enstrüman orgdu ve sonrasında akordeon çaldım. Dolayısıyla piyano bana en yakın gelen müzik aletiydi. Bu muhteşem çalgıya da Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Zöhrap Adıgüzelzade ile başladım. Lise son sınıfa kadar bu okulda eğitimimi sürdürdüm. Daha sonra lisans eğitimi için Moskova Çaykovski Devlet Konservatuvarı’nın sınavlarına girdim. Bu sınavlarda başarılı olduktan sonra da eğitimimi Prof. Naum Shtarkman’ın sınıfında sürdürmeye hak kazandım. Bizim işimizde eğitim usta – çırak ilişkisi gibidir. Öğretmeniniz size babanız ya da anneniz kadar yakın olur. Zaten dersler toplu sınıflarda değil bire bir verilir. O yüzden bir müzisyenin çalıştığı öğretmen onun için çok önemli ve değerlidir. Naum Shtarkman’la altı yıl çalışma şansım oldu ve onun son mezunu olma şansına eriştim. Mezuniyet sınavımdan sonra kendisini maalesef kaybettik. Hocamın ani ölümünden sonra doktora eğitimime aynı okulda Prof. Sergey Dorensky ile devam ettim ve 2009 yılında mezun olarak ülkeme geri döndüm. Rusya’daki eğitim hayatım boyunca Num Shtarkman, Sergey Dorensky, Mihail Voskresensky, Nikolay Lugansky, Pavel Nersesian, Andrey Pisarev, Ruvim Ostrovsky ve Nina Kogan gibi büyük isimlerle çalışma fırsatı buldum ve onlardan inanılmaz değerli bilgiler öğrendim.
Piyanist olmak nasıl bir deneyim?
Piyano çalmak muhteşem bir şey ama bir o kadar da zor maalesef. Çok çalışmak gerekli. Ben genelde tatil günlerimi okulda çalışarak geçiriyorum. Formda kalabilmeniz için her gün çalışmanız gerekli. Bir diğer zorluğu da enstrümanınızı yanınızda taşıyamamanız. Gittiğiniz her yerde, her salonda farklı bir piyanoyla karşılaşıyorsunuz ve bunlar her zaman çalması çok zevkli ve kolay enstrümanlar olmuyor maalesef. Ama sevdiğiniz işi yaparak hayatınızı sürdürmek gerçekten muhteşem bir şey. İlk piyanonuz hangisiydi? Oldukça büyük, taşınması kolay olmayan ve çok estetik görünümlü bir müzik aletiyle çalışmak nasıl bir duygu? İlk piyanom Belarus marka bir duvar piyanosuydu. Hatırlıyorum, ailem çok zor bir dönemde almıştı o piyanoyu. Ama o enstrümanla çok çalışamadım, komşuları rahatsız etmemek için evde değil okulda çalışırdım hep. Şu anda ise evimde bir dijital piyano var fakat ben yine eskisi gibi okulda çalışıyorum.