Sadberk Hanım Müzesi Cumhuriyet’in 100. yılında eşsiz bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “Maziden Atiye Zarafet, Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminden Cumhuriyet’in İlk Yıllarına Kadın Kıyafetleri” sergisi dolayısıyla Sanat tarihi uzmanı ve Sadberk Hanım Müzesi Müdürü Hülya Bilgi ile bir araya geldik.
Bu yıl sanat tarihi uzmanı olarak mesleğinde 35’inci yılını tamamlayan Hülya Bilgi, 1988 yılında sanat tarihi uzmanı olarak iş hayatına başladığı Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi’nde 2007 yılından beri direktör olarak görev yapıyor. Müze ve koleksiyon yönetiminin yanı sıra mesleki anlamda ilgi alanlarının arasında başta İznik ve Kütahya olmak üzere Osmanlı dönemi çini ve seramikleri ve işlemeler yer alıyor. Bu zaman zarfında çeşitli sergilerin küratörlüğünü ve proje yönetimini üstlenen Bilgi, kendi deyimiyle kültür ve sanat hayatının her alanına sirayet etmiş biri…
Sadberk Hanım adına kurulan bu özel müze, İstanbul’un kültür yaşamının vazgeçilmez parçalarından biri oldu. Bu müzede yönetici olmak nasıl bir duygu? Yüklediği sorumluluklar nedir?
Sadberk Hanım Müzesi, Türkiye’de özel müzecilik gibi bir kavramın olmadığı bir dönemde, Vehbi Koç Vakfı’nın ve Koç ailesinin yoğun uğraşlarıyla, Sadberk Hanım’ın vizyoner bir yaklaşımla bir araya getirdiği koleksiyonu sergilemek amacıyla kuruluyor. Kuruma duyulan güvenle kısa süre içerisinde koleksiyon gerek satın almalar gerek hibeler yoluyla hem nicelik hem nitelik olarak kapasitesini katlayarak büyümeye devam ediyor. Bu anlamda böyle bir kurumun bir parçası olduğum için öncelikle kendimi çok şanslı hissediyorum. Ülkemizin kültür sanatına ve evrensel kültür mirasına böylesi önemli katkıda bulunan bir kurumun yöneticisi olmak son derece gurur verici. Diğer taraftan bunun büyük bir sorumluluk olduğunun, bu sorumluluğun da her geçen gün arttığının bilincindeyim. Sanat, anlam oluşturmak ve yaşadığımız dünyayı güzelleştirmek için bir araç. Bu aracı doğru amaçlarla, farklı kültürler arasında anlamlı bağlar kurarak gelecek nesillere aktarmak biz müzeciler için birincil sorumluluk.
Anadolu Uygarlıkları ve arkeolojik kalıntılara dair çok zengin ve değerli bir koleksiyona ev sahipliği yapan Sadberk Hanım Müzesi’nde sergi açmaya karar verdiğinizde öncelik kriterleriniz nelerdir? Nelere dikkat ediyorsunuz?
Yaklaşık 3500 eserle yola çıkan müzemiz bugün 20.000 üzerinde eseri bünyesinde barındırıyor. Müze binamızın gerek birinci derece tarihi eser olmasından gerekse domestik bir yapıdan müzeye dönüştürülmüş olmasından kaynaklanan fiziksel kısıtlardan dolayı kalıcı sergi alanlarımızda koleksiyonumuzun yalnızca çok küçük bir bölümünü sergileyebiliyoruz. Bu nedenle hazırladığımız geçici sergilerde önceliğimiz koleksiyonumuzda depolarda muhafaza edilen eserleri dönem dönem ziyaretçiyle buluşturmak oluyor. Geçici sergilerimizde tematik bir yaklaşımla ilerliyoruz. Hem halkın hem kültür sanat profesyonellerin ve akademisyenlerin yararlanacağı temalar ekseninde sergimizi tasarlıyoruz. Bu vesileyle koleksiyonumuzu çağdaş sanatçıların ve tasarımcıların yeni yorumlamalarına açıp ilham sunmaya özen gösteriyoruz. Bu anlamda “Ateşin Oyunu” ve “Kütahya” gibi geçmiş sergilerimizin katalogları seramik sanatçıları için başlıca ilham kaynakları. Yine geçmiş sergilerimizden, işlemeli deri mektup ve evrak çantalarını sergilediğimiz “Arkadaşım İçin” ve güncel sergilerimiz “Maziden Atiye Zarafet” ve “Büyümüş de Küçülmüş” ise moda ve kostüm tarihiyle ilgilenenlerin muhakkak görmesi gereken tematik sergilerimizden.
Küratörlüğünü Sanat Tarihi Uzmanı Dr. Şebnem Eryavuz ve Bahattin Öztuncay ile birlikte gerçekleştirdiğiniz “Maziden Atiye Zarafet, Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminden Cumhuriyet’in İlk Yıllarına Kadın Kıyafetleri” sergisi açıldı. Proje nasıl gerçekleşti?
Moda toplumda kadınların oynadığı rolü ve o rolün zamanla değişmesini yansıtır. Modayı takip etmek bir tavırdır, hatta belki bir özgürlük yoludur da diyebiliriz. Kadınların toplumdaki konumu ile moda yakın ilişki içindedir ve özellikle kadınlar kimliklerini moda yoluyla ifade etmek ister.
Toplumlardaki yenilenme ve son yüzyılların modernleşme hareketlerini kadın kıyâfetleri üzerinden de okumak mümkün. Bu düşünceyle, Cumhuriyet’in 100. kuruluş yıldönümünde, Türkiye’nin ilk özel müzesi, Sadberk Hanım Müzesi olarak en çarpıcı koleksiyonlarımızdan biri olan Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi kadın kıyâfetlerini öne çıkararak, özellikle kadın temalı bir sergi hazırlamayı arzu ettik.
Bu sergi ve sergi kitaplarımız Vehbi Koç Vakfı ve Koç Holding şirketlerinin cömert maddi ve manevi katkılarıyla mümkün oldu.
Serginin içeriğini ve eserleri bize anlatabilir misiniz?
“Mâzîden Âtîye Zarâfet” sergisi 19. yüzyıldan 20. yüzyılın başına uzanan zaman diliminde Osmanlı kadın giyiminde geleneksel tarzdan, çağın ruhunu yakalama arzusuyla Batı tarzına dönüşüm sürecini, İstanbul’da saraydan başlayarak büyük kentlere yayılan yeni modanın Cumhuriyet’in ilanıyla hız kazanmasını anlatıyor.
Serginin nüvesini geleneklerine saygılı, ama aynı zamanda genç Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine sıkı sıkıya bağlı Sadberk Koç’un koleksiyonu oluşturuyor. Sadberk Hanım Müzesi kıyâfet koleksiyonu Osmanlı coğrafyası ve kültürünün kendine özgü çeşitliliğini yansıtan zengin içeriği ve seçkin örnekleriyle Türkiye’nin en iyi koleksiyonlarındandır. Günümüze çok az sayıda ulaşabilen 18. yüzyıl örnekleriyle başlayan, çoğunluğu 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başına ait olan kadın kıyâfetleri müzenin en kapsamlı eser grubunu oluşturur. Koleksiyondaki 19. yüzyıl Osmanlı kadın giysileri, yüzyılın başından sonuna kadar giyilen hemen her örneği kapsamaktadır. Dolayısıyla, Sadberk Hanım Müzesi kıyâfet koleksiyonunun 19. yüzyıl Osmanlı kadın kıyâfetlerinin kronolojisini en iyi anlatan koleksiyondur.
Böylesine kapsamlı ve geç Osmanlı dönemi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerini buluşturan bir sergi için müzemizin koleksiyonunun yanı sıra İnönü Vakfı Koleksiyonu, Rahmi Koç Müzesi Koleksiyonu ve Mutlu İlmen Koleksiyonu’yla iş birliği yapabilmek bizim için ayrıca anlamlıydı.
Cumhuriyet’in 100. yılına istinaden sergi kataloğunda 100 esere yer verdik: Sadberk Hanım Müzesi, Rahmi Koç Müzesi ve İnönü Vakfı koleksiyonlarından seçilerek bir araya getirilen sekiz gelinlik, 34 özel gün kıyâfeti, on sokak ve iki binici kıyâfeti ile çizmesi, 16 çift ayakkabı, 22 çanta, yedi şemsiye ve Yapı Kredi Bankası Koleksiyonu’ndan Osman Hamdi Bey’in Gezintide Kadınlar tablosu.
Bunun yanı sıra Sayın Ayfer Neyzi’nin özenle muhafaza ettiği, şair ve bestekâr Leyla Saz ve ailesine ait kıyâfet koleksiyonunu müzemize bağışlaması, ayrıca Leyla Saz’ın armonyumunu ödünç vererek sergimizi zenginleştirmesi bizi çok mutlu etti.
Sergilenen 100 esere ek olarak Sadberk Hanım Müzesi, Rahmi Koç Müzesi ve Ömer M. Koç Koleksiyonları’ndan Mustafa Kemal Atatürk’e ait eserleri de bu sergide ziyaretçiyle buluşturmak bizim için ayrıca onur ve heyecan vericiydi.
Latife Hanım, Mevhibe İnönü ve Afet İnan’ın elbiseleri ilk kez bir arada sergileniyor. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’e özel bir bölüm ayrılmış. Bu bölümlerdeki kıyafetler hakkında detaylı bilgi alabilir miyiz?
Rahmi Koç Müzesi Koleksiyonu’nda bulunan Latife Hanım’ın elbisesi ve Mutlu İlmen’in geçici bir süre için Rahmi Koç Müzesi’nde sergilenmesine izin verdiği Latife Hanım’a ait bir diğer elbise de bu sergide yer alıyor. 1920’li yıllara tarihlenen iki elbisesinin bu sergide yer alması tematik içeriğin tamamlanması açısından büyük öneme sahipti.
Gene Rahmi Koç Müzesi Koleksiyonu’ndan yer alan Mustafa Kemal Atatürk’e ait takım elbise ve kasketi, yelek, pantolon, ayakkabılar, üzerinde G.M.K inisyalleri yazılı gardırop sandığı, Zübeyde Hanım’ın fotoğrafı ve okuma gözlüğü bu sergiyi zenginleştiren eserler arasında yer alıyor. Daha evvel belirttiğim gibi bu eserler Atatürk’e ayrılmış özel salonda Ömer Koç Koleksiyonu’na ait Atatürk’e ait atıflı portreler ve Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu’na Arı İnan ve Demir İnan tarafından 2014 yılında hibe edilen Atatürk’e ait ipek mendiller ile beraber sergileniyor. Sergide Mustafa Kemal Atatürk’e ayrılan mekânda teşhir edilen frak, Ankara Anıtkabir Müzesi’nde korunan, Atatürk’ün giydiği orijinal frak üzerinden alınan ölçülerle Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü’nde dikildi. İki kuruma ve yöneticilerine bu değerli katkıları için tekrar çok teşekkür ederiz.
Arı İnan ve Demir İnan’ın 2014’te Sadberk Hanım Müzesi’ne hibe ettikleri Afet İnan’ın çeşitli etkinlikler için tasarlanmış olan kıyâfetleri örneğin elbiseler, etek ve ceket takımı, binici kıyâfeti ve çizmesi de bu özel serginin farklı bölümlerinde yer alarak arkalarındaki çeşitli hikâyelerle birlikte ziyaretçilerimizin ilgisine sunuluyor.
“Cumhuriyet’in hanımefendisi” Mevhibe İnönü’ye ait kıyâfetler, kurguladığımız sergi içeriğine şüphesiz büyük değer kattı. Mevhibe ve İsmet İnönü’nün kızları sayın Özden Toker’in ve İnönü Vakfı yönetim kurulu üyelerinin verdiği destek bizler için çok mühimdi. Özden Hanımefendi’nin annesinin kıyâfetleri içinden seçim yapmada bizzat yer alışı ve yönlendirmeleri sergimize çok kıymetli bir katkı oldu. Mevhibe İnönü’ye ait içlerinde binici kıyâfeti de olan toplamda 9 kıyafet, 4 ayakkabı, 1 çizme ve 6 çanta sergimizde yerini aldı.
Bu sergide sizi en çok etkileyen parçalar hangileri?
Bu soruya cevap vermek benim için biraz zor çünkü sergide yer alan eserlerin hepsi farklı açılardan çok etkileyici. Fakat tabii Abdülmecid Efendi’nin eşi ve köşkün eski ev sahibesi olan Şehsuvar Hanım’a ait 19. yüzyıl sonuna tarihlenen gelinlik beni fazlasıyla etkilen eserlerden bir tanesi. Bu gösterişli gelinlik 2010 yılında Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu’na Bedia Şale Okan tarafından hibe edildi ve bu sergide tüm ihtişamıyla ziyaretçilerimizi karşılıyor.
Cumhuriyet dönemine baktığımızda ise Atatürk’ün manevi kızlarından Afet İnan’a ait ve bugün Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu’nun bir parçası olan bir kıyâfetin yeri hikâyesinden ötürü benim için biraz daha özel. Afet İnan’ın 1930 yılında Ankara Türk Ocağı’nda Türk kadınlarının seçim haklarına ilişkin verdiği konferansta giymesi için Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat tasarlanmış olan elbise ve gömlek beni en çok etkileyen eserlerin başında geliyor. Bu anekdot Atatürk’ün kıyâfeti topluma bir mesaj verme aracı olarak gördüğünün en güzel örneklerinden biridir.
Sanatseverleri nasıl bir dünya bekliyor?
“Mâzîden Âtîye Zarâfet sergisini, bilgi verme amacı taşıyan bir moda gösterisi gibi kurgulamayı tercih ettik. Zemin kat geç Osmanlı dönemine, birinci kat da Cumhuriyet’in ilk on yılının kıyâfetlerine ayrıldı. Ziyaretçiler bir perdeyi aralayıp giriş holüne adımlarını attıkları anda birbirinden şık, seçkin Osmanlı hanımlarını saray ve köşklerindeki gibi arz-ı endam ederken görüyorlar. Klasik Türk Müziği ilhamlı ritmik müzik ve yansıtma yüzeyin ziyaretçiye dönem hissini yaşatacağını, heyecan ve ilgiyi artıracağını düşünüyoruz.
Yine aynı katta ziyaretçilerimiz şair ve bestekâr Leyla Saz’ın padişahın ihsan ettiği nişanlarını takarken giydiği saray esvabını ve armonyumunu görüyor, güftesini yazıp bestelediği şarkılarını dinliyor. Diğer yanda ise feraceleriyle, çarşaflarıyla Göksu, Sâdâbâd gibi mesirelerde ya da Osman Hamdi Bey’in tablosundaki gibi Sultanahmet Meydanı’nda dolaşmaya çıkan İstanbullu hanımlarla karşılaşıyorlar. Yıllar içinde modadaki değişimi yansıtan bu örnekler kadınların toplumsal yaşamdaki yerlerinin de nasıl değiştiğinin ip uçlarını sunuyor.
Üst katı Cumhuriyet’in ilanından hemen sonraki yıllara ait kıyâfetlere ayırdık. Alt katta olduğu gibi mekânın kalbinden başlayan güzergâhta ziyaretçi sanki bir Cumhuriyet Balosu’nda, dönemin müziğiyle dans eden birbirinden şık kadınlarla karşılaşıyor. Bu bölümde Latife Hanım, Mevhibe İnönü ve Afet İnan’ın en zarif kıyâfetleri, çanta ve ayakkabıları da ziyaretçilerle buluşuyor. Tüm dünyaya Türk kadınının çağdaş yüzünü gösteren, yabancı devlet adamları onuruna düzenlenen davetlere katılabilen, kadınların seçme ve seçilme hakları konusunda konferans veren ya da özgürce atla dolaşan, spor yapan kadınların kıyâfetleri başkent Ankara’dan yayılan ışığın parıltıları gibidir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait kadın kıyafetlerinin sergilendiği ikinci katta Cumhuriyet’in mimarı Mustafa Kemal Atatürk için de “Her Daim Şık!” başlıklı özel bir salon tasarladık. Bahattin Öztuncay’ın küratörlüğünü üstlendiği bu salonda Ömer M. Koç Koleksiyonu’ndan ithaflı fotoğrafları, Atatürk’ün Sadberk Hanım Müzesi ve Rahmi Koç Müzesi’nden gelen kişisel eşyaları ziyaretçiyi karşılıyor. Cumhuriyet’in 100. yıldönümünü kutladığımız bu günlerde Cumhuriyet’in mimarı Atatürk’e ithaf edilen özel bir salon kurgulamanın bu sergiyi daha da özel kıldığı kanaatindeyim.