Kütahya Porselen, Karim Rashid iş birliğiyle hayat bulan ‘Skallop’ koleksiyonu doğallığı sofralara taşıyor
Karim Rashid, dünyanın en üretken ve ünlü endüstriyel tasarımcılarından biri. Pembe ile özdeşleşen tasarımları, hayatı kolaylaştıran kendine özgü çalışmalarıyla binalardan su şişelerine, takılardan mobilyalara birbirinden farklı alanlarda tasarımlara imza atıyor. 4000’i aşkın tasarımı bulunan ve bunlardan 300’den fazlasıyla dünya çapında ödüller alan Rashid, geçtimiz günlerde Antalya’da NG Phaselis Bay’de düzenlenen lansmanına katıldı. Kütahya Porselen ile yaratıcı bir iş birliğine imza atan Karim Rashid ile hem tasarım yolculuğunu hem de doğanın kusurluluğundan ilham alan ‘Skallop’ koleksiyonunun tasarım hikâyesini konuştuk.
Sizi endüstriyel tasarıma yönelten neydi?
Tasarım yolculuğum ailem ile başladı. Babam ressam. Ressamlığın ötesinde evdeki mobilyalardan annemin kıyafetlerine kadar her şeyi tasarlardı. Hatta öyle ki, sabah tasarladığı ve makinenin başına geçip kesip biçtiği elbiseyi annem aynı akşam giyerdi. Çocukluğumdan beri mimarları, tasarımcıları, moda tasarımcılarını gözlemledim ve fark ettim ki onlar aslında ortaya çıkarttıkları konseptleriyle bizim yaşantılarımıza şekil veriyor. Ben de herhangi bir konuda uzman olmayı değil, genel açıdan bakmayı seçtim. Dolayısıyla endüstriyel tasarımcı olmaya karar verdim. Çünkü endüstriyel tasarımcı olunca porselen, bisiklet, televizyon, araba gibi birbirinden farklı birçok şeyin tasarımını yapabilirdim.
Her şeyin çok fazla olduğu dünyada iyi tasarımcılar ne gibi sorumluluklar taşıyor sizce?
Çok üretken bir tasarımcı arkadaşım 10 yıl önce bu anlamda profesyonelliğini bitirdi. Çünkü tüm bunları dünyaya sunuyor olduğu için kendini suçlu hissetti. Ben de ona bizim sorumluluğumuzun, üreticilerin dünya için iyi şeyler ortaya koyabilmesine yardım etmek olduğunu söyledim. Düşünün ki yarın hiçbir tasarımcı yok, üreticiler üretmeye devam edecekler. Oysa bizim değişim yapmak için fırsatımız var. Size 17-18 yıl önce çalıştığım bir firmayla ilgili güzel bir örnek vermek istiyorum. Ev kullanımına yönelik, pahalı olmayan plastik ürünler üretiyorlardı. Kataloglarına baktığımda 3000’e yakın parça vardı ve birçoğu tehlikeli kimyasallar ve parçalar içerdiğini fark ettim. Onlara tüm plastikleri iyi polimer ile üretmelerini önerdim ve üç yıl içinde her şeyi değiştirdiler.
Tasarım ve sanat arasındaki fark sizce nedir?
Tasarım sanat değildir. İkisi de birbirinden çok farklı. Çünkü ben sanatçıysam sabah uyanırım ve istediğim şeyi yaparım. Ama ben bir tasarımcıysam, sabah kalktığımda önümde çok daha farklı bir ajanda vardır. Çünkü üretimden maliyete, satıştan tekniğe, pazardan mühendisliğe hepsini düşünmek zorundayım.
En büyük ilhamınızı nereden alıyorsunuz?
En büyük ilhamım biziz. İnsan… Nasıl yaşadığımız, nasıl uyuduğumuz, nasıl yürüdüğümüz, nasıl yediğimiz…
Orta Doğu kökleriniz yaratıcılığınıza nasıl etki etti?
Çok zor bir soru. Çünkü iki yaşındayken Mısır’dan ayrıldım. Paris, Londra, Montreal gibi birçok şehirde yaşadık. Annem İngiliz, babam Mısırlı. Evde hiç Arapça konuşulmadı.