İş Dünyasının En Önemli İsimlerinden Demet Sabancı Çetindoğan, Büyük Faydalar Sağlayan Kök Hücre Bankası Projesiyle Milyonlarca İnsanın Tedavi Olmasına Olanak Sağlıyor. Şu Sıralar Kök Hücre Bankası, Farklı Alanlarda da Tıp Dünyasıyla İşbirliği İçinde.
DEMET SABANCI ÇETİNDOĞAN, her büyük projede görmeye alışkın olduğumuz bir isim. İş dünyasının başarılı kadın yöneticilerinden biri olan Demet Sabancı Çetindoğan, moda ve otelcilik alanlarındaki başarısının dışında Türkiye’de yapılmayanı yaparak bir kök hücre bankası kurdu. Bu sayede birçok insanın tedavisi sağlandı ve sağlanmaya devam ediyor. Ardından bu banka içinde estetik dünyasına da destek sağlamaya devam ediyor. Yoğun temposunun içinde ailesine vakit ayırıyor, örneğin piyano çalmayı çok seviyor ve iş hayatındaki başarılarını ödüllerle taçlandırıyor.
Artık sizinle birlikte anılan markalaşmış bir şirket var: Demsa’nın hikayesinden kısaca bahseder misiniz? Şu sıralarda yoluna nasıl devam ediyor?
20 yıl Tekstil Sanayi’de çalıştık. Ama bizim hayallerimiz başkaydı. Hizmet sektöründe yeni ufuklar görüyorduk. Ayrıca ailemiz kendi kanatlarıyla uçmak isteyenleri yüreklendirir bir tutum içindeydi.
Zor ama büyütücü, geliştirici bir enerjiydi bu. Biz zor olanı seçtik. Kendi yolumuzu çizerek, kendi yolunu çizme duygusuyla hareket eden insanlara örnek olduk. Bence yetenekleri, birikimleri bu ülke için kullanırsa üretilen değer de o oranda artacaktır. Çok şükür her şey yolunda gidiyor.
Demsa’nın hayallerinden biri daha gerçekleşti şu sıralar. Harvey Nichols’tan sonra Galerie La Fayatte artık Türkiye’de. Yeni hedefleriniz arasında neler var?
Olaylar son 15-20 yılda düşündüğümüz gibi gelişti. Turizmin hızlı yükselişi, ortalama gelir seviyesinin artışı, alışveriş merkezlerinin gelişimi gibi pek çok sosyal olay Türkiye’de perakendenin önünü açtı. Biz bu dönemde pek çok uluslararası markayı Türkiye’ye getirdik. İlk önce Mothercare ile başlayan uluslararası marka birlikteliklerimizi daha sonra Laura Ashley’den Guess, Tom Ford, Michael Kors, Lanvin, Alexander Mcqueen, Salvatore Ferragamo, Attolini, Gucci, Elie Tahari, Longchamp, Pal Zileri, Hackett, Juicy Couture, Kate Spade, DKNY, Sandro, Maje, Ted Baker, Karen Millen, Karl Lagerfeld, Superdry, Agent Provocateur’a kadar pek çok marka takip etti. Giderek artan markalarımızın sonucunda kendi perakende markamız Brandroom’u kurduk. Brandroom, seçilmiş markaların seçilmiş ürünlerinin bir araya geldiği multi-brand mağazacılık konseptidir. Ama asıl büyük başarımızı ünlü İngiliz lüks mağaza zinciri olarak Harvey Nichols İstanbul ve Ankara geniş ürün yelpazesi ve bir çok marka profili ile yeni ve yetenekli moda tasarımcılarının tasarımlarını sergilemek için yarıştığı, dünyaca ünlü markaların yalnızca mağazaya özel ürünlerinin ve koleksiyonlarının olduğu alışveriş mekanı oluşturduk. Bugün DEMSA 130 mağazası 1500 çalışanı olan bir perakende markası haline geldi. Evet Avrupa’nın en önemli zincir mağazalarından biri olan, kalite ve markanın zirvesi Galerie Lafayette’i, mayıs ayının son günlerinde Emaar Square AVM içinde açtık. Mevcut işlerimizi en iyi şekilde ilerletmek, şimdilik ilk hedefimiz budur.
2006 yılında kurduğunuz ONKIM kök hücre bankası var. İlk kurduğunuz andan bu ana nasıl gelişti? Kimlere ulaştı?
ONKİM, kök hücre teknolojileri, ülkemizde, mevcut organ ve doku nakli yasası ve kan ürünleri yasası ile Sağlık Bakanlığı tarafından çizilen, kurallar çerçevesinde hizmet veren bir sağlık şirketi. ONKIM kök hücre teknolojileri, göbek kordonu kanından kök hücre temin etmek ve tedavi sırasında bunun kullanılmasını sağlamak maksadıyla 2006 yılında faaliyete geçti. Biz bu yatırımı yaparken bu alanda bir kaç firmadan biri olmayı risk olarak görmedik. Kök hücre teknolojileriyle ilgili bir iş yapmak için Türkiye doğru pazar mı acaba diye düşünmedik. Türkiye’nin ve Türklerin böyle bir hizmete ihtiyacı olduğunu düşündük ve finansal risklere değil toplumsal faydaya odaklandık. ONKIM’de yapılan araştırmalar arasında, kordon kanından elde ettiğimiz kök hücreler, özellikle talesemi, nöroblastoma ve lösemi hastalarının tedavilerinde kullanıldı. Tedavi sonuçları son derece başarılı oldu. Yurtdışında devam etmekte olan çeşitli projelerde gerek kordon kanından gerekse göbek kordonundan elde edilen kök hücrelerle birçok hastalığın tedavisi önümüzdeki yıllarda mümkün olacak. Bizler de alanında uzman ekibimiz ile sektörün öncü kuruluşlarından biri olarak bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz.