81
“Gişebeni
ilgilendirmiyor”
Kıskançlıkoluyormuaranızda?
Yooo.. Ali kıskançbir adamdeğildir, bendeöyle.Hat-
tabenbazen, tamamenkadınkimliğiyle ‘Senbeni hiçkıs-
kanmıyormusun’ diyorum. (Gülüyor)
Bir de Şerif Gören ile yaptığınız bir film var: “Ay
Büyürken Uyuyamam.” O film çok büyük ümitlerle
çekildi ama sonuhayal kırıklığı oldu.
Gerçekten çok büyük hayal kırıklığı ve büyük mut-
suzluk...
Gişede iş yapmadığı için mi böyle düşünüyor-
sunuz?
Gişe beni hiç ilgilendirmiyor. Onu yapımcı düşünsün.
Kendimi seyrettiğimdemutsuz olduğumbir filmdir.
Kendi oyunculuğunuzaçısındanmı, filminbütü-
nü içinmi söylüyorsunuzbu lafları?
Daha çok filmin bütünlüğü açısından. Onun içinde de
bendoğru yolubulamadım; olmadı işte.
Ama senaryoyu kabul ederkenherhalde beğen-
dinizdegirdinizbu işe...
Tabii ki... ÖncelikleNecati Cumalı’nın bir öyküsünden
sözediyoruz.Senaryo ile ilgili sorunlarımvardı; bunları Şe-
rif beylekonuştuğumda “meraketmehepsini settedüzel-
tiriz”demişti.Bendeonun inanılmaz tecrübesine, bugüne
kadar yaptığı başarılı işleregüvendimdoğal olarak...
Daha ne olsun? Cannes’da büyük ödülü alan
“Yol” filminin yönetmeni...
Onahangi oyuncuhayır diyebilirdi. Senaryodaki bütün
sorunları sette halledeceğiz diye söz de verince...
Şerif, YılmazGüney’in öğrencisi... Güney de hemen
hemen her şeye sette karar verirdi...
Ama bu defa olmadı işte. Daha başka ne söyleye-
yim...
Sanatın seyirciyi eğitmek gibi bir görevi var mı
sizce?
Salt eğitmek gibi bir görevi yok; ama düşünmeye
sevk etmeliyiz insanları. O kadar çok hazıra alıştık ki,
biraz da başka şeylerin farkına varmamız lazım. İlla ki
insanların gözüne sokulan mesajlardan bahsetmiyo-
rum. Ama sinemayla, tiyatroyla insanların düşünmeye
başlamasını, o keyfi yaşamasını sağlayabilirsek ne ka-
dar güzel olur. Bu her anlamda işimize yarayacak. Eği-
timsizlikten birbirlerini bıçaklayan insanları düşünsene...
Tiyatroyla, sanatla beslenen bir insanın birini öldürebile-
ceğine inanmıyorum.
O
KADINA ŞİDDETEKARŞI PROJE
Bu arada bir de kadınlara karşı şiddete dikkat
çekenbir fotoğraf sergisinekatılmıştınız.
UNICEF’in içinde olduğu, kadına şiddete karşı ha-
zırlananbir projeydi o...
Kadına şiddet sadece kırsal kesimlerde değil,
İstanbul’unenelit tabakası arasındadaçokyaygın
bir durum. Bununeğitimlealakası yokgaliba.
Öğretim ile ilgisi yok ama eğitim ile ilgisi var. Biz
anne babalarımızı rol model olarak alıyoruz büyürken.
Küçük yaşta aile içinde yaşananları taklit ediyor insan-
lar. O çocuğun babası da annesine şiddet gösteriyor-
du, çocuk büyüyünce aynı şeyi yapıyor. Burada görev
o küçücük çocuğun annebabasınadüşüyor...
Amane yapsınAnadolu’dakocasından şiddet
gören kadın?Nasıl eğitecek çocuğunu?
Bireysel çabalar burada çok yetersiz kalıyor. Bun-
lar aslında devletin görevi ve çok zaman isteyen, uzun
süreli işler.
Pekiyaptığınızkampanyadaçektirdiğiniz fotoğ-
raflarınbir işe yarayacağına inanıyormusunuz?
Ümit ediyorum.
Erkekler o fotoğraflara bakıp şiddet uygula-
maktan vazgeçecekler diyemi düşünüyorsunuz?
Böyle bir şey olamaz tabii. Ama bazen işaret et-
mek gerekiyor. Belki ufak da olsa düşünmesine se-
bep olur.