NG Dergi - Sayı 33 - page 80

80
RÖPORTAJ
AYÇABİNGÖL
üzerine, bir adamın beyhude haline ayna tutan sürprizli, keyifli
bir oyun.Oyunuanlatmakçokzor... Zatenanlatamadığımız için
oynuyoruz.Benkendimi baştanberiHaluk’unOyunAtölyesi’ne
yakınhissediyordum. ZatendoğmabüyümeModalıyım. Burası
benimmahallemgibi...
O zamanmahallenizden konuşalım, sanat hallerin-
den sıyrılıp...
Moda’da doğdum, büyüdüm, Bahariye İlkokulu’ndanmezun
oldum.Haladaburalardayım işte...Buranındokusu,mahallehaya-
tı, çocukluğumdanberi herkesinbeni tanıması çokkeyifli...
Nasıl bir çocuktunuz?
17 yaşına kadar yalnız bir çocuktum. Karde-
şim çok sonra dünyaya geldi. Babaanne ve
dedem ilebüyüdümdiyebilirim.
Anne, babanızne yapıyorlardı?
Çalışıyorlardı. Ama karşılıklı apart-
manlardaoturduğumuz içinayrı kal-
mıyorduk...
“Yalnız bir çocuktum,” de-
diniz. Neler yapardınız, nere-
lerdeoynardınız?
Amcamın kızıyla Moda
Çay Bahçesi’nde gazoz ka-
pağı toplayıp, diş fırçalarıyla
onları kalaylayıp kalaycılık
oynardıkmesela... Sonra sar-
dunya yapraklarıyla kasapçılık
oynardık...
Sardunya ile kasapçılığın
nealakası var?
Sarduya yapraklarını kuruduk-
tan sonra elinizle ezerseniz kıyma
olur. Taze sardunya yaprağını kimse
görmedenkoparırsanızopirzola, eğer
kuyruklu koparırsanız biftek olur... Böyle
fantastik oyunlarım vardı...
Hayal gücünüz o zamandan müthiş-
mişdoğrusu...
Bu biraz da evde yalnız çocuk olmanın getirdiği
bir durum. Mesela kendi kendime konuşurdum, evdekiler
korkarlarmış neden tek başına konuşuyor diye. Sahnede de
var olmayanbir şeye varmış gibi reaksiyon veriyoruz. Çocuk-
luğumda oyun oynuyormuşum ve hala oyun oynuyorum; o
yüzden çokmutluyum.
Yanılmıyorsam tiyatroyadaçocukkenbaşlamışsınız...
Tabii, Enis (Fosforoğlu) abinin tiyatrosunda, 9-10 yaşlarında
başladımoynamaya. İki senedevam etti oyun...
Dahaçocukkenprofesyonel olmuşsunuz.
Gerçektenöyle...Annemelimden tutup turneleregötürürdü
o yaşta.
Anneniz tiyatrocuolmanızı desteklemişanlaşılan…
Hem de nasıl... Babam dahamesafeliydi. Zaten o yüzden
önce İTÜ’de kimya bölümünde okumaya başladım. Sonra bı-
raktım, iyi ki debırakmışım...
Oaralar tiyatrodevamediyormuydu?
Gizli gizli konservatuvar sınavlarına hazırlanıyordum; sonra ka-
zandım.Ozamanbabamdamecburolduzaten...
Konservatuvarda Yıldız Kenter’in öğrencisi
olmuşsunuz. Onun bir lafı vardır, “Tiyatro
kocanız, kocanızmetresinizdir,”diye...
Ben o lafa çok inanmıyorum. Çünkü be-
nim hayatım sadece tiyatro ve oyunculuk
değil ki.Hayattanbeklediğimbaşkamutlu-
luklar, başka güzellikler de var... Kendini
sadecebir noktayakısıtlamakbanaçok
keyifli gelmiyor.
Eşdurumundandaşanslısınız
herhalde. İkiniz de aynı meslek-
tensiniz.
Evet, Ali üniversitededoktorasını
verdi, Şehir Tiyatroları’nda yönet-
menlik yapıyor. Konservatuvardan
sınıf arkadaşıyız...
Ve neredeyse 100 yıldır evli-
siniz...
Aynen öyle... Beraber büyüdük,
ne mutlu ki beraber yol almaya de-
vam ettik. Birbirimizi sırtlayarak bu-
günlere geldik.
Ali Bey için daha güç olmalı her-
halde. Sizindiziler filan...
Yooo... Bizim tanınmışlık, şöhret umuru-
muzda değil.
O anlamda söylemedim. Sabahın körün-
de evden çıkıyorsunuz, gecenin bir yarısında
dönüyorsunuz. Dizi çekerken de fazla görüştüğünüz
söylenemez…
O da iyi, çünkü dip dibe yaşamayı benimseyen bir evlilik
yaşamımız yok. Bence en iyi evlilikler az görüşülen evliliklerdir.
Bıkmıyorsunuz yani birbirinizden...
Bıkmıyorsun, anlatacak çok şeyin oluyor, sohbetler daha
keyifli geçiyor. Amabirbirimizin akıl hocasıyız.
1...,70,71,72,73,74,75,76,77,78,79 81,82,83,84,85,86,87,88,89,90,...116
Powered by FlippingBook