NG Dergi - Sayı 33 - page 73

73
bir anlam ve görüngü birlikteliği içindeki Marilyn imgesi, düş-
sel bir sisin içinden geçerek sanatçının aura’sından sızan bir
ışık parçası gibi kımıldar. Kendi bireyselliğini ötekinde eriterek,
ona yüklenen anlamın ötesine geçerek... Cinsel bir dürtünün
de perdesini aralayan sanatçı, Marilyn’e olan sevgisini krista-
lize eder. Bir ‘exstatis’ içinde modelini kucaklayan coşkusu
sınırlandırılmamış dünyası içinde çok anlamlılık taşır. Onu gizli
birer özne olarak görür ve yaşantı içerikleriyle yüklü dünyasını
kendisininkiylebirleştirerekbir sevgi nesnesinedönüştürür.Her
an evrenin her yerinde olmak, sanatçıya özgüyse eğer, Bahri
Genç, Marilyn’nin yüzünde kendi dünyasını yüzdürür. Bu, bir
yanı acıya öteki yanı sevince bulaşmış bir ‘sensualite’dir aynı
zamanda. Varla yok arasında gidip gelen, kalabalıklardan kur-
tulmuş bir duygunun kendine ayırdığı içsel mekanlarda, araya
bir uzaklıkkoymadansürekli bir varoluş içindeanlamınodağına
alındığı Marilyn, izleyicinin imgeleminde karanlık bir bozkıradü-
şen yıldız ışıkları gibi titreşerek anıtsallaşır.
Modelleri üzerinden içindeki sonsuzluğadalışın, tedirginedi-
ci unsurların arasında sessizliğin kımıltılarını yakalayan sanatçı,
teninötesinegeçenbir anlamarayışı içinde tikel olandanevren-
sele giden bir duygu örgüsü yaratmıştır. Bir özdedeşleştirme
içindemodelleriylekonuşurcasınabir düşevrenininbiçimlenişi-
dir bu iletişim çoklukla. Yüzün her ‘an’ını bir anlam
kaygısıylaboyayansanatçı, kimi
zaman bir kabullenişi,
kimi zamanaldırmazlık
içindeki bir boşlukla
reddedişi, yer yer de
erotizm kokan bir
tenselliği vurgular.
Marilyn’i görünür
dünyasından ala-
rak düşsel dünya-
sının sessizliğine
yerleştirir. Onun
gizlerle dolu de-
ğişik yüzleri hangi
dokunuşu imlerse
imlesin, sanatçının
plastik kaygısı hep
o serüven içerisinde
ödünsüz olarak ken-
dini sezdirir. Anlamlı
bir sessizlikten sesini
yaratan Genç, Wagner
gibi yüreklicekendini attığı
boşlukta içindeki titreyişleri kımıldatarakMarilynaracılığıyla içsel
evrenini açımlar.
Marilyn’nin el değmemiş doğa gibi bakireliğini boyayan sa-
natçı, yarattığı gerçeklikle duran biri değil; onunla derin iletişim
kuran biri olarak davranır. Onda yakaladığı, kadınca bir kendi-
ni saklama ve gizleme içgüdüsüdür. Resimle gövdesel ilişkide
dokunabilirliği değil, duyumsamayı öngörür. Boya ile ten ara-
sındaki bu cinsellik yükü, fırçasında renksel bir benlik parçala-
masınadönüşür.Bodler’deki kutsal birdeliliğedönüşen ‘exsta-
tis’ (kendindensoyutlanma) durumu tinin ‘karanlıkgecesine’ bir
dalış ve o gölgeler içinde ışığı yakalama serüvenidir. O hakikat
anı Genç’in soluğunu modeliyle buluşturduğu andır ve cinsel
bir sevgiylededoğrudan ilişkilidir.Bir sözcükgibi özenleseçtiği
renk nüansları üst üste konan bedensel arzuların senkronları
gibi boşluk içinde tınısal akortları imler. Yeni bir realizmin izi-
ni süren sanatçının soyutlamacı biçemi, dış gerçekliği de içine
alan varlığın ritimsel motifleri kapsayan iç dünyayla bağlantıla-
rını oluşturur. Soyutlama eğer yaratmanın bir başka adıysa, o
kendi derinliklerine uzanarak yeni formlar yaratmıştır. Ekspres-
yonizmlede ilişki kuran yeni bir realizmin sanatçıdaki öngörüsü
vemodellerinin de bilmediği bir irdelemeleri kapsayan yanılsa-
malardır. Fırça jestleriyle şaşırtıcı motifleri de içeren bir imler ve
imgeler bütünü içindeGenç,Marilyn’i kendi var-
lığınınevine yerleştirerekkonuk
etmiştir adeta.
Sanatçının, bir sevgi
nesnesine dönüştürerek
idealize ettiği Marilyn,
ölümün karanlığından
çıkıp kimi zamanın
dalgınveacılı yüzüyle,
kimi zaman da eski
bir sevinç ‘an’ının bir
duyumsaması içinde
titreşerek erotizmin
sıcaklığını da duyu-
ran bir imgeye dö-
nüşür. O büyüsellik,
sanatçın çağdaşlık
misyonuyla, Röne-
sans ustalarının eskil
gülüşlü kadınlarının
yüz ifadelerindeki ken-
dini hiç bir zaman ele
vermeyen kımıldamala-
rınagötürür.
O
1...,63,64,65,66,67,68,69,70,71,72 74,75,76,77,78,79,80,81,82,83,...116
Powered by FlippingBook