Previous Page  41 / 108 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 41 / 108 Next Page
Page Background

AĞUSTOS- EYLÜL - EKİM 2017

NG

41

Türkiye’de pop müzik sanki

bir noktada tıkandı gibi. Kimse

parlamıyor, şarkılar patlamıyor.

Neden sizce?

Çünkü hiç kimse orijinal şarkılar yapma-

ya cesaret etmiyor benim gördüğüm ka-

darıyla. Aslında iyi besteler, iyi sözler, iyi

şarkılar var ama aranjeler çok aynı olmaya

başladı. Bence bizim aranjör sıkıntımız var.

İyi aranjörler var tabii ama onlar da alışı-

lagelmiş şeylerden vazgeçmeyi çok tercih

etmiyorlar. Maddi kaygılardan dolayı ide-

alist davranıp riske de giremiyorlar. Ben

şanslıydım açıkçası, iyi bir ekiple karşılaş-

tım. Ekip ve herkesin birbirini gaza getir-

mesi çok önemli. Birinin çıkıp “yeter sıkıl-

dık abi, değişik bir şeyler yapalım” demesi

lazım. 90’larda çok daha samimiydi, farklı

denemeler yapılıyordu. Sözler önemliydi o

zaman.

Ben sizi sahnede de izledim ve

inanılmaz keyifliydi. Nasıl bir his

sahnede olmak?

Sahnedeyken gelenlerin enerjisini alıyor-

sunuz. Mutluluğun büyüdüğü ortamda siz

de havaya giriyorsunuz. Tabii ki heyecan-

lanıyorum da. Ben çok fazla etrafı izleyen,

gözleyen bir adam olduğum için sürekli

tetikteyim; kim ne yapıyor, eğleniyorlar mı,

sıkıntı var mı?

Gelelim aşka… Eşinizle enteresan

bir hikayeniz varmış, dinleyebilir

miyiz?

Eşim benim liseden sıra arkadaşım. O za-

man ilişkimiz yoktu, çok yakın arkadaştık.

Ben içten içe etkileniyordum ama hiçbir

zaman bahsetmedim bundan. Çünkü çok

keyifli, düzeyli bir arkadaşlığımız vardı. Bu

benim için çok önemli. Lisede yaşadığınız

aşk belki ömür boyu sürmeyebilir ama

dostunuzla olan ilişkiniz ömür boyu süre-

biliyor. O yüzden kaybetme korkusuyla da

hislerimi açıklamayı tercih etmemiştim.

Demek olmasını çok istemişim ki eşimle 16

yıl sonra bir araya geldik ve birlikte olmaya

başladık. Bir gün görüştük; o gün zaten ben

evlenme teklif ettim. Bunun bir nedeni ol-

malı diye düşündüm.

Aşk yolunda giderken, o kalp

acıtan şarkılar tekrar nasıl

yapılacak?

O zaman da işte etrafınızdakilerin yaşadık-

larına odaklanıyorsunuz. Gözünüz, kalbi-

niz açıksa bir şekilde yazabiliyorsunuz. 20

yıl önce, 10 yıl önce ya da iki yıl önce ya-

şadığınız bir duyguyu da hissederek yaza-

bilirsiniz. Kalp gözünüz açık olduğu sürece

yazabilirsiniz.

Babalık nasıl gidiyor?

Süper! O hiçbir duyguyla ölçülemeyecek,

karşılaştırılamayacak bambaşka bir heye-

can. Çok büyük enerji veriyor zaten. En

kötü hissettiğim anda ona bakmam yeterli

oluyor.

Kendinize has bir stiliniz var.

Birilerinden yardım alıyor

musunuz?

Styling’imi yapan biri yok; genel olarak

kendim seçiyorum, karar veriyorum. Kü-

çüklüğümden beri alışverişe, üstüme ba-

şıma meraklıyım. Aksesuar, kıyafet gibi

şeylere bir kadın kadar vakit harcadığımı

söyleyebilirim.

Düzenli spor da yapıyorsunuz değil

mi?

Spor ayırt etmiyorum; futbol, basketbol,

su sporları… Formumu korumak için fit-

ness yapıyorum. Spor benim için neredey-

se müzik kadar değerli.

Peki, sosyal medyayla aranız

nasıl?

Çok tapmıyorum sosyal medyaya! En sık

kullandığım uygulama Instagram. Yazılan

mesajları da okurum, cevapsız bırakma-

maya çalışırım. Fotoğraf altındaki yorum-

ların da hepsini okurum. Küfür edenleri

çok güzel engellerim! Bu da sosyal medya-

nın sevmediğim tarafı çünkü herkes ken-

dinde bir şeyleri söyleme hakkı görüyor.

Çok hoşuma giden bir ortam değil ama

fotoğraf ve video çekmeyi sevdiğim için

Instagram kullanıyorum. Kendi kendime

orada sanat yapmaya çalışıyorum, o kısmı

hoşuma gidiyor. “Her gün fotoğraf paylaş-

malıyım, yoksa hayranlarım beni unutur”

gibi bir durumum yok.

Sanatta her zaman

bütünlük önemlidir.

Bu yüzden şarkının

klibi de şarkı kadar

önemli benim için.

Konu, betimleme,

anlatım, tanım

olarak hepsinin bir

bütünlüğü olması

lazım.’