Previous Page  32 / 108 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 32 / 108 Next Page
Page Background

YAŞAM

TASARIMCI

32

NG

ŞUBAT -MART -NİSAN 2017

Etrafımı saran, süsleyen, anlamlı kılan her

şeyden ilham alıyorum. Yani kah coğrafya-

mızın kültürel mirası, kah doğal zenginliği

ilham verici olabiliyor.

Tüm tasarımlarınızı siz mi gerçeğe

dönüştürüyorsunuz?

Bizimki ekip işidir. Her bir tasarım bazısı

ressam, bazısı heykeltıraş, bazısı sadekar

veya taş mıhlayıcı, ortalama sekiz ayrı usta-

nın ve sanatçının tezgahından geçer. Benim

işim tezgahlar arasında dolaşarak üretimin

gidişatına hakim olmak ve sorun çıkma-

sı durumunda alternatif yol önermektir.

Başta esin gelir. Bir hikayeye odaklanır ve

o hikayenin içinden nasıl bir süs çıkarabi-

leceğimizi eskizlerle düşünür, netleştikçe

eskizler de detaylı resimlere dönüşür. Do-

yuruculuğuna inandığımız noktada üretim

için atölyeye aktarılır. Çizime sadık kalabil-

mek cambazlık safhasıdır ki teknik engeller

çıkar. Doğaçlamaya mecbur kalırsınız. Çıkış

yolu bulunmayan işin uzun süre tezg

â

hlarda

oyalandığı olur. Bizim atölyeden bir işin çık-

ması ortalama üç ayı buluyor.

Ekibinizde kimler yer alıyor?

Kuyumculuk disiplinlerinden sadekarlık,

cilacılık, taş kesimi, taş mıhlayıcılığı, kak-

macılık ve minecilik; güzel sanatlar ve el

sanatları dallarından resim, heykeltıraşlık,

hat ve mikro-mozaik ustalığı ekibim içinde

temsil ediliyor. Nuruosmaniye’deki binada

50 kişiyiz. Dışarıda ise üç atölye bizim işle-

rimizi takip ediyor. Yüz kişiye yakın bir ekip

var geri planda.

Takı ve mücevher tasarımı

eğitimine olan ilgi konusunda ne

düşünüyorsunuz?

Kapalıçarşı ustaları birer efsanedir. Üreti-

mimizin gücüne karşın, tasarım konusunda

hep bir aksama, kimlik kargaşası söz ko-

nusuydu. Geçmişi berraklığıyla görebildi-

ğimizde tasarım bunun doğal bir meyvesi

olarak evrilecek.

Siz mücevher takmayı seviyor

musunuz?

Seviyorum. Üstüm başım hep doludur. Yü-

züksüz parmağım kalmadı.

Kendiniz için mücevher tasarladınız

mı?

Sık sık… Taşıdığım parçalarda eşim ve ço-

cuklarımın isimlerinin baş harfleri, onlar

için yazılmış dualar gibi unsurlar genellikle

bulunur.

Mücevherlerin cinsiyeti, yaşı var

mıdır?

Bence olmamalı. Taşıyanını daha güzel

göstermeye yönelik, aksesuar nitelikli mü-

cevher bana pek hitap etmiyor. Bence her

parçanın sahibine çağrıştırdığı maddiyatın

ötesinde önemli bir mesaj, derin bir anlam

olmalı ki, özel bir edayla taşınıyor olsun. Bu

varsa yaş ve cinsiyetin pek bir önemi kalmı-

yor.

Erkeklerin mücevher kullanması

konusunda ne düşünüyorsunuz?

Doğallık dışına çıkmadan herkes nasıl iyi

hissediyorsa öyle giyinmeli ve takıp takış-

tırmalı. Erkekler tarih boyunca mücevher

kullanmış. Süslendikleri için saçma ben-

zetmelere maruz kalmaları bana göre çok

saçma, hatta sıklıkla kıskançlık yüzünden

yerildiklerini düşünürüm. Her erkek ve

kadın iç dünyası ve dış endamıyla eşsizdir,

eşsiz görünmekten utanmamalıdır.

Kişiye özel mücevher var mıdır,

herkes her mücevheri takabilir mi?

Basit bir örnek vermek gerekirse, okuyup

üfleyen bir anneanne tarafından büyü-

tülmüş bir kişi anneannesinin dualarıyla

bezenmiş bir yüzükle kendini daha güçlü

hissedebilir; bu ekstra güç kişinin yürüyü-

şünü, konuşmasını akla gelmeyecek şekil-

lerde değiştirebilir. Herkes her mücevheri

takmamalı. Daha önce bahsettiğim gibi,

mücevherin kişinin kalbine, duygularına

giden kapıları açabilmesi için kişiye özel

bir anlamı olmalı. Diğer türlü birbirimizin

taklitçisi moda kurbanları olmaktan öteye

gidemeyiz.

Mücevherde eski, yeni, moda gibi

bir kavram olduğunu düşünüyor

musunuz?

Adı üstünde, kalıcı şey müzik de, sinema

da, yüzük de olsa zamansızdır.

Sizce mücevherin eskime,

modasının geçme ihtimali var

mıdır?

Anlamsızca ortaya konmuş, sığ bir süsleme

unsuru ise evet kalıcı olamaz.

Çalışmalarınızın hepsi tek ve

benzersiz mi?

Soyadımdan yola çıkarak, hançerli (bı-

çak) sürgü kilitleri olan bazı boyun zincir-

leri hariç her işim tektir.

Aldığınız ödüller nelerdir?

Neredeyse peş peşe ve altı kez Couture

Design Ödülü ile Tanzanite Foundation’s

Best Independent Designer Ödülü’ne la-

yık bulunmuşluğum var. Ayrıca Türk Pa-

tent Enstitüsü tarafından da ödüllendiril-

dim. Tabii ki büyük onur, ama birkaç yıldır

Couture Design Awards komitesinden

gelen çağrıları cevapsız bırakmayı tercih

eder oldum. Bu ödüllerin muhakkak ki

atölyemin bilinirliği ve saygınlığını artırı-

cı etkileri olmuştur. Aynı desteğe ihtiyaç

duyan diğer tasarımcıların önünü tıkıyor-

muş gibi bir his taşımak rahatsız edici.

Hangi tasarımlarınız ödül aldı?

İlk ödül ‘Sultanahmet’te Yağmur’ adlı bir

yüzüğüm içindi. Sonraları ‘Samatya Balık-

çısı’, ‘Umut Dergahı’, ‘Şehrazat’, ‘Mehtap

Banyosu’, ‘Kraken’, ‘Özgürlük’ ve ‘Yasak

Elma’ adlı işlerimle diğer ödüller geldi.

Yeni projeleriniz nelerdir?

Sırada yaklaşık yedi yıldır üzerine kafa

patlatıp, emek harcamakta olduğumuz

küçük bir miktar eşsiz kol saatini artık

bitirme ve görücüye çıkarma misyonu

var. Bu saatlerin derdi zamanı göstermek

yerine, ruhu akıp giden zaman duygusun-

dan, telaş ve koşuşturmadan koparacak

bir estetik ortaya koymak. Aksilik yaşa-

mazsak bu sonbahara doğru hazır olacak-

lar.