Previous Page  28 / 108 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 28 / 108 Next Page
Page Background

YAŞAM

RÖPORTAJ

Ben her zaman

öğretmen

sınıfta bir şeyler

anlatırken

camdan

dışarı bakan

öğrenciydim.

Kuşlar, balıklar,

hava...’

de bunları anlamaya bir de anlatmaya çalışan

tarafında yer alıyorum. Sanırım hayalimi her

gün yeniden gerçekleştiriyorum.

Sevgi dolu bir ailede büyümüşsünüz.

Kadınlarla birlikte büyümeniz size

ne kattı? Sizi kibar ve nazik olarak

nitelendiriyorlar.

Aslında ne yazıldığının ve ne söylendiğinin

önemi olmayabilir. Ama siz bu sohbet sıra-

sında çok nazik görünüyorsunuz diyorsanız,

kadınların bana kattığı ilk şey bu olsa gerek

diye düşünüyorum. Kadınlarla birlikte büyü-

menin hayatın o dairesi içerisinde hoyratlığı

aşan bir duyarlılık geliştirdiğini söyleyebi-

lirim. Çünkü Türkiye’de, özel hayatımızda,

dünyada aslında genelde yaşadığımız bir so-

run var; erkek egemen yaşam biçimi. Hayat

erkeklere konforlu, kadınlara zor. Halbuki

ben kadınların hayatı kolaylaştırmasıyla bü-

yümüş biriyim ve kadınların dokundukları

hayatı ne kadar farklılaştırabildiğini ya da

kadın bakış açısının kadını ötekileştirmek

yerine kadını içselleştirmenin hatta ve hatta

kadından doğan bir parça olduğunun farkına

varmanın bize çok şey katacağını düşünüyo-

rum. Kadın duyarlılığı çok önemli. Kadına

dokunmak, hayata kadın duyarlılığıyla do-

kunmak, hayatımızı hemen o sırada zengin-

leştirmeye başlıyor. Eğer böyle iyi yorumlar

alabiliyorsam onlarla büyümenin ne getirdi-

ğine dair sonucu görebiliyorum. O da siz söy-

lediğiniz için.

Kadınların erkek hayatına ne

kattığına dair seminerler vermeyi

düşünmez misiniz?

Bireysel olarak deneyimlerinden bahsedebi-

lirim ama bu kimsenin işine yaramaz. Her-

kes kendi kapladığı yer kadardır. Tabii ki bizi

oyunculara ya da ekranda görünenlere ‘siz

örnek olmalısınız’ diyorlar. Bence yeryüzün-

deki herkes örnek olmalı. Örnek de kendisi

olmalı. Herkes kendine kendisi olarak örnek

olmalı. Bir başkası olarak örnek olmaya çalış-

mamalı. Ben ailemde bunu gördüm. Ne isti-

yorsam, nasıl istiyorsam önce onun peşinden

yürüdüm ve sonrasında da onun peşini hiç

bırakmadım. Özetle kendi hayallerinin pe-

şinden sakin sakin yürüyen biriyim.

İlk oyununuz hangisiydi?

‘Tekin’. Anaokulunda okurken her çocuk gibi

okulda öğretmenlerimizle birlikte hazırladı-

ğımız bir oyundu.

Aktif bir öğrenci miydiniz?

Ben her zaman öğretmen sınıfta bir şeyler

anlatırken camdan dışarı bakan öğrenciy-

dim. Kuşlar, balıklar, hava... Genelde kendi

dünyasında bir çocuktum. Görme sorunum

da yoktu ama bakma sorunum vardı. Tahtaya

yazılan formüller ilgimi çekmezdi. Lise biter

bitmez bir test kitabı aldım istediğim bölümü

kazandım. Felsefe okumak istiyordum. Ora-

da da aptal olmadığımı anladım. Bana göre

eğitim denen şeyin asıl hedefi, bireyin içinde-

ki patlayabilecek tomurcukları çiçeğe dönüş-

türmek olmalı.

O konuda şanslısınız…

Tembellik yaptığım için şanslıyım. Bunu

önermiyorum ama başkalarını dinleyebiliriz.

Dışarıda o kadar çok ses, kural ve yöntem

var ki bunların yanında bir de iç sesimiz var.

Biraz bunları duyabildiğimiz zaman dışarı-

dakilerle denge kurabilmeye başlıyoruz. Ben

de her gün bir oyunda, bir filmde başkası

olurken en çok kendim olmaya çalışıyorum.

Çünkü o başka karakterler için bir şey keşfe-

derken her seferinde yeniden kendimi keşfe-

diyorum. İnsanın içinde her şey var. İnsanda

katil de var, arsız da, ahlaksız da…

Sizi tiyatro oyunlarında izlemekten

hoşlanıyorlar. Bunun sebebi nedir?

Oyunlarınıza nasıl

hazırlanıyorsunuz?

Geleneksel prova yöntemiyle hazırlanıyo-

ruz. Uzun provalarımız oluyor ama de-

diğim gibi bu ezberci eğitimden kopan

bir şekilde biz ezberlemiyoruz. ‘O kadar

şeyi nasıl ezberliyorsunuz?’ diyorlar ama

ezberlemiyorum ki. Bir hayat, bir hikaye

takip ediyorum ben orada. Renkler, koku-

lar, anımsamalar, duygu bellekleri, coşku

bellekleri… Her şey birbirini takip ediyor.

Nesneler birbirine dokunuyor, anlar bir-

birine dokunuyor. Hayat da bunlardan

oluşuyor. Bizim amacımız da seyircinin

önünde o hayatı canlandırmak. Mekanik

bir şeyleri bir dizgi olarak sergilemek ve

hadi izleyin bu sayılardan bu sorulardan

bu renklerden oluşan bir hikayedir sundu-

ğumuz demek değil. Hikayeler bile an-

lattığımızı unutturacak bir yaşam sunuyor.

Ben yaşamalıyım önce. Bu yüzden önce

ben yaşıyorum sonra oyuncu olarak ya-

şadıklarımı paylaşıyorum.

İzleyicileriniz dizi çekmenize karşılar.