Previous Page  101 / 108 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 101 / 108 Next Page
Page Background

ŞUBAT -MART -NİSAN 2017

NG

101

İŞ

dünyasında tecrübeli isimlerin, özel bir

jüri tarafından seçilerek üyelik sistemi ile da-

hil oldukları Patronlar Okulu’nda, Türkiye’nin

önde gelen aile şirketlerinden NG Grup Ku-

rucu Başkanı Nafi Güral ve NG Kütahya Se-

ramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral

konuk edildi. 28 Kasım 2016 Pazartesi günü

Four Season Bosphorus Otel’de düzenlenen

program, Sibel Kaya’nın moderatörlüğünde

ve yalnızca üyelerin katılımına açık olarak

gerçekleşti.

Önemli başarı hikayelerine imza atmış pat-

ronların yer aldığı programda, baba-oğul

tecrübelerini paylaşırken birbirleriyle olan

enerjileriyle de ilham verdiler. Başarılara

imza atarken bunun arkasında yatan önem-

li noktalara değinirken, birlik ve beraberlik

içinde aldıkları ve uyguladıkları kararlarların

önemine değindiler.

İş hayatlarına nasıl başladıklarından bahse-

den Nafi Güral ve Erkan Güral, her ikisi de

kendi babasından aldıkları tecrübelerden

bahsetti.

NAFI GÜRAL

“Ben babamın yanında işe başladım ve 55 yıl-

dır çalışıyorum. Babam o tarihlerde kereste-

cilik yapıyordu, 4 çalışanı vardı. Babamınme-

şakkatli bir hayatı olmuş; babasını görmemiş,

kendisi Çanakkale Savaşı’nda şehit olmuş. O

zamanlarda okuma imkanı olmadığı için an-

nesi terzinin yanına çırak olarak vermiş. O

dönemde çıraklık ile hayatını idame ettire-

mediği için akşamları da ekmek satarmış. Bu

işlerde de aradığını bulamadığı için ticarete

atılmaya karar veriyor. O şartlarda ne dükkan

var ne de sermaye. İlk ticaret hayatına, köy-

lere gıda götürüp karşılığında da arpa buğday

alarak başlamış. Bir nevi barter ticareti. Tabi

bunun dışında anlatacak çok şey var. Babam

çok zor şartlar altında hayata atılmış. Bu be-

nim üzerimde müthiş etki bıraktı. Babam

böyle yokluk içerisinde böyle çalıştıysa ben

daha fazlasını yapmam lazım dedim. 1959’da,

bugünkü ismi ile endüstri meslek lisesi olan, o

yıllarda sanat okulu olarak adlandırılan liseye

gönderdi babam. Oradan sonra da sanayiyi

öğrenmemi istedi. Okul bitince babam; ‘Oğ-

lum ben seni üniversiteye gönderemeyece-

ğim, yanımda birlikte çalışacağız,’ dedi. Tabi

kendimi yetiştirmem lazımdı. Hep kendim-

den büyük ve tecrübeli insanlarla vakit geçir-

dim. Onların vasıtası ile sosyal hayatın içerisi-

ne girmiş oldum. Sosyal hayatın içinde olmak

da çok önemlidir.

Babamdan hep yokluk dinledik. Biz de yokluk

içerisindeçalıştık. Elektrikyoktuüretimyapa-

mıyorduk. Elektrik oluyor, üretim yapıyorduk

ve bu sefer de mazot olmadığı için ürünü sevk

edemiyorduk. Çok sık hükümet değişiyordu.

Hep bu sıkıntıları yaşamamız bize, sıkıntılar

ile mücadele etme yeteneği kazandırdı. Şu

anda olumsuzlukların işlerimize zarar vere-

ceğini düşünmüyorum. Hep deriz ataerkil bir

toplumuz diye. Ama ben gördüm aslında biz

anaerkil bir aileymişiz. Benim başarımda en

önemli kişi eşimGülsümHanım’dır.

Kurumsallaşmak önemlidir. Kurumsallaşa-

mayan hiçbir firma, hatta aile ayakta kalamaz.

Çocuklarım şirketlerin başına yönetim kuru-

lu başkanı olarak geçtiler. Sağlığım yerinde

iken işlerin nasıl yürüdüğünü gözlemlemek

istiyorum. Bu da ailenin kurumsallaşması için

önemlidir.”

ERKAN GÜRAL

“Ben 5-6 yaşlarında iken babamın yanına

gidip gelmeye başladığımı net olarak hatır-

lıyorum. Evimiz ve işyerimiz arası yakındı.

Ben okuldan çıkınca kereste fabrikasına gidip

orada çay servisi yapıyordum. O dönemki te-

lefon santrali vardı ona bakıyor, kamyonların

üstüne çıkıp sayım yapıyordum. İstanbul’a

tahsilata giderdik babamla; dönüşte babamın

dizine yatıp gelirdim. Sonra maden ocağımız

vardı. Şoför olmadığı için kamyonu babam

kullanır ben de yanında gidip gelirdim. Bu

şekilde iş hayatına atıldım. Seksenli yılların

başında Kütahya Porselen’in iyi işletilmediği

ve alınır ise iş yapacağını dedeme söylediği-

ni net hatırlıyorum. Dedemin de onayı ile biz

Kütahya Porselen hisselerini toplayıp yeni bir

yönetim felsefesi oluşturduk ve şirket, aşağı-

dan yukarı doğru bir grafik sergilemeye baş-

ladı. Tabi bunlar hep etap etap gerçekleşti ve

bugün dünyanın en büyük porselen üreticisi

haline geldi.

Daha sonra askerden gelince seramik fabri-

kalarının çeşitli departmanlarında işe başla-

dım. Kendimden o kadar emindim ki şirketi

alıp tek başıma çekip çevireceğimizi zannet-

tim. Ama öyle değilmiş. Mesai arkadaşlarım

ve babamın da öğütleri ile işi öğrendim.

Babamın bize her zaman söylediği şey şu

‘Moral ve motivasyon her zaman birinci ön-

celiğiniz. Moral, motivasyonunuz ve sağlığı-

nız var ise her şeyi yaparsınız.’ Bunu öylesine

empoze etti ki bana, kontrollü olmak suretiyle

cesur ve atağımdır. Herkesin durduğu zaman

biz yürürüz, herkesin durduğu zaman biz ya-

tırım yaparız, herkesin ne oluyor dediği za-

man biz yol aldık ve almaya devam ediyoruz.

Ama bütün bunları hesaplayarak büyüyen

bir ekip var. Biz ne yaparsak yapalım bunun

fizibilitesini yaparız. Fizibilitesi tamamsa, iyi

gözüküyorsa hızlı bir şekilde kararını alır ve

yürürüz.

Kütahya’daki fabrikalarımıza dışarıdan çalı-

şan aldık. Bu arkadaşlarımız bir iki sene kalıp

gidiyorlar. Biz de Kütahya’daki genç arkadaş-

larımızı yetiştirmeye başladık. Bu arkadaşla-

rın yetiştirilip görevlere gelmesi daha çabuk

ve verimli oldu. “

Programın sonunda Sibel Kaya, Nafi Güral

ve Erkan Güral›a plaketlerini takdim etti.

Baba-oğul ise başarılarının en önemli sebebi-

nin, birlik ve beraberlik içinde sahip oldukları

mutlu bir aile olduğunu söyleyerek, plaketle-

rini eşlerine takdim ettiler.

BABA-OĞUL

PATRONLAR

OKULU’NDA

TECRÜBELERINI

PAYLAŞTI