Bu anlamda çok fazla keşif köşesi aramak-
tan ziyade, kentin temel bölgelerinde vakit
geçirmek çok daha anlamlı bir tercih olu-
yor. Tabii bu durum, kentin güzel olduğu
gerçeğini de değiştirmiyor.
Avrupa’nın ticaret merkezlerinden de biri
olan Milano, her yıl uluslararası fuarla-
ra da ev sahipliği yapıyor ve bu vesile ile
1.000’lerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
Kentin 60’lı yıllardan bu yana hizmet ve-
ren metrosu ile ulaşım da çok rahatlıkla çö-
zümleniyor. Sokaklarda turlarken görebi-
leceğiniz sempatik turuncu tramvaylar da
bu ulaşım sisteminin kahramanlarından.
Milano deyince, belki de biraz klişe olacak
ama Duomo katedrali ve Duomo Meyda-
nı kentin kalbinin attığı yerleri sembolize
ediyor. Gotik üsluba göre inşa edilmiş olan
Duomo Katedrali, dünyanın en büyük dör-
düncü kilisesi olarak biliniyor. Katedralin
görüntüsünün özellikle metro istasyonun-
dan çıkışta insanı sürprizli ve büyülü bir
şekilde karşıladığı söylenir hep. Durum
gerçekten de böyle, söylenenler bir şehir
efsanesi değil yani… Merdivenlerden çık-
tıkça katedralin cephesindeki dantel zara-
feti ile işlenmiş detayları görünce, kendinizi
hayranlık duymaktan alıkoyamıyorsunuz.
Kentin zengin bir kültürel geçmişi de var.
Tam da aynı sebeple sergi, konser ve gös-
terilere katılıp, bu kültürel havayı en güzel
şekli ile soluyabilirsiniz Milano’da. Bu an-
lamda ziyaret edilmesi gereken noktalar-
dan biri de kesinlikle La Scala Opera Evi…
Burası dünyanın en büyük tiyatro binala-
rından biri olarak biliniyor.
Milano’ya Avrupa’nın en zengin şehirle-
rinden biri denmesi de boşuna değil. Zira
otomotiv ve moda sektörlerine hayat ve-
ren bu kentin şık vitrinleriyle boy gösteren
dünyaca nam salmış markaları, Milano’yu
bir alışveriş kenti haline getiriyor. Doumo
Meydanı’nın kucaklaştığı ve dünyanın en
eski alışveriş merkezlerinden biri olan Gal-
leria Vittorio Emanuele II ise kesinlikle
deneyimlenmesi gereken bir mekan. De-
neyimlenmesi gerekir diyorum, çünkü dört
katlı ve çift arcade’lı bu yapı 1870’li yıllarda
inşa edilmiş. Üstü cam kaplı sokaklar bo-
yunca müthiş bir mimariyi deneyimlerken,
şık mağazaları, kitapçıları da ziyaret etme-
nin keyfini yaşıyorsunuz bu pasaj boyunca.
Duomo’dan, Galleria Vittorio Emanuele
II alışveriş merkezini bir pasaj gibi kulla-
nıp diğer tarafa geçtiğinizde ise, Duomo
Meydanı ve bu dünyanın en eski alışveriş
merkezinin hareketliliğine inat, huzurlu ve
sakin bir meydana çıkıyorsunuz. Burası ne-
feslenmek için çok ideal bir meydan. Mer-
kezinde bulunan da Vinci heykeli de tarihin
büyülü sayfalarına bir gönderme yapıyor.
Şehrin tüm dinamizmi ve enerjisini son
zerresine kadar hissedebiliyorsunuz Du-
omo bölgesinde. Burası tarihi dokusunun
içerisine pek çok lüks otel, kafe ve restoranı
da sığdırabilmiş. Duomo bölgesinin kuze-
yinde kalan caddeler de alışveriş severlerin
cenneti adeta! ‘Altın dörtgen’ olarak ta-
nımlanan Via Montenapoloene, Via Della
Spiga, Via Manzoni ve Via San’t Andrea
caddelerinin meydana getirdiği dörtgen
içindeki bölge bu anlamda nam salmış.
Via Manzoni caddesi boyunca yürürken
sağ tarafta Via Montenapoloene caddesini
görür görmez buraya yönelmeye tereddüt
etmeyin ve etrafındaki tüm caddeleri tadı-
nı çıkararak gezin. Bu sayede Milano’nun
YAŞAM
34
NG
MART-NİSAN 2016
*(=ï