Umut Durbakayım kimdir? Hikayeniz-
den biraz bahseder misiniz?
1975 İstanbul doğumluyum. Erenköy kö-
kenli bir aileyiz. Yaklaşık 100 yıldır İstan-
bul’dayız. Ben 4. Kuşağım. Babam Teknik
Yapı’yı 1974 yılında ben doğmadan bir yıl
önce kurmuş. Ben içine doğdum diyebiliriz.
Sürekli babamı gördüğüm için inşaat mü-
hendisliğini seçtim. Çocukluğumda hep ba-
bamla hafta sonları şantiyeye giderdim. Çok
ufak yaşlardan beri benim oyun alanım şan-
tiyelerdi. Şantiyede düzelttiğim çiviler başı-
na babamdan para bile alırdım. Ticarete de
böyle atıldım. Büyüdükçe işin her kısmında
bulundum. Lisede inşaat malzemeleriyle il-
gili malzeme satan bir mekânımız vardı. Bir
yaz komple orda çalıştım, yani dükkânda.
Kamyon indirir ve yüklerdik. Üniversiteden
mezun olduktan sonra doğrudan şirketin
başına geçmedim yani. İşin en alt kade-
mesinden başlayıp en üst kademesine çık-
tım. Üniversiteden mezun olduktan sonra
1998’de Amerika’ya gittim master yapmak
için. Ama yarım bırakmak zorunda kaldım.
Teknik Yapı’nın
Yönetim Kurulu
Başkanı Umut
Durbakayım,
samimi
ve aşırılıklardan uzak
hayatı, çalışkanlığı
ve disipliniyle bu ay
sayfalarımızın konuğu.
Kendisinden hayat
ve marka hikayesini,
karakterini dinliyoruz.
Yazı
Gökçe Karaman Önemci
Fotoğraf
Canan Yetişti Satkın
RÖPORTAJ
YAŞAM
Çünkü şirketteki işler yoğunlaşmıştı. O sı-
ralarda sadece konut işi değil sanayi yapıları
ve villa siteler de yapıyorduk. Bir an önce
işe başlamak istedim. Önce bir şantiyede,
sonra birkaç şantiyede sonra da merkezde
çalıştım. Böylece bir yola girdik.
Teknik Yapı’nın hikayesi nedir?
Teknik Yapı’nın asıl büyük hacimli konut-
lara başlaması 2005 yılındaki Uphill Court
projesiyle oldu. Bu projeyle EmlakKonut’un
ilk hasılat paylaşım modelini Türkiye’de
başlatmış olduk. En hızlı satış ve en büyük
ciroya ulaşmıştık. Çıkış noktası ise eskiden
büyük daire sıkıntısı vardı. Yeni büyük bir
daire yoktu, ya iki daire birleşiyor ya da vil-
lalar satın alınıyordu. Bu projede bu ihtiya-
ca cevap verildi. Bunun yanında Amerika’da
aldığım eğitimle stüdyo daireleri bu doğrul-
tuda tasarladım. Sonra Türkiye’de emlak
satışı hızlandı. Biz de kendimize pilot böl-
geler seçtik. Son zamanlarda ise Denizli’ye
yöneldik. Emlak konuttan 1.500 konutlu
bir proje aldık. İki ya da üç ay sonra satışına
başlayacağız. Geneline bakarsak 2005’den
2015’e kadar yılda ortalama 1.500 konut
üretmişiz. Bunların ortalama 1.300 ile
1.400’ü satılmış. Marka değeri olan bir fir-
mayız.
Teknik Yapı’nın yanı sıra Betofiber fir-
ması da var. İçeriği nedir?
Amerika’daki sürecimde bazı mimari ta-
sarım ve süreçler çok hoşuma gitmişti.
Dekoratif elemanlar ve duvar paneli çö-
zümleri. GRC adı verilen yeni bir malzeme
söz konusuydu. Avrupa, Amerika ve Arap
Ülkeleri’nde ağırlıklı olarak kullanılan bu
malzemeyi önce kendi projelerimizde kul-
lanmaya başladık. Türkiye’de o zamanlar
merdiven altı üretiliyordu ve büyük işlerde
tedarik zordu. Bu çok teknolojik ürünün ka-
litesi ve kontrolleri yeterince sağlanamıyor-
du. Türkiye’de İngiltere çıkışlı GRC Derneği
tarafından denetlenip onaylı üretici belgesi
alan iki firmadan biri olduk. Bu dünya çapın-
da bir belge. Firmamızın teknolojik fabrikası
ve yönetim sahası var. İlk yıllarında ülkemiz-
de bilinmeyen bir sistem olduğu için çok uğ-
raştırıcı bir süreçti. Son olarak Tuzla’da 20
bin metrekarelik bir fabrika kurduk. Artık
yüzde 20 oranında Teknik Yapı’ya yüzde 80
oranında dışarıya üretim yapıyor. Dolayısıy-
la Betofiber inşaat sektöründe aranan bir
marka haline geldi.
Hizmet sektöründe iki markanız var.
Spora Club ve Et-inn’den bahseder
misiniz?
Dört yıl önce Kadıköy bölgesinde 20 bin
zirveye
giden
basamaklar
52
NG
OCAK-ŞUBAT 2016