NG Dergi - Sayı 28 - page 59

59
‘Çocukken Ne Olmak İsterdin?’ adlı kitabınızın ya-
yınlanması nasıl oldu?
Kitabın taslaklarını önceden hazırlamıştım. Elimde tuttuğum
birçok not vardı. Sadece bunları bir araya toparlayamıyordum,
ancak yayın evinden bana teklif gelince kabul ettim ve hazırlık-
lar tamamlandığında yayınlandı.
Çocuğun gideceği okulu seçerken nelere dikkat et-
meli?
Hangi okul önemlidir, iyidir, onu irdelemiyorum. Okulların
her birinin kendine özgü bir profili, metodu ve öğretim şekli var.
Öncelikle çocuğunuzun okula uygunluğu ya da okulun onun
karakteri, kişiliği, anlama kabiliyetine uygunluğu incelenmeli.
Türkiye’de benim anladığım, arkadaşımın çocuğu oraya gidi-
yor, o okul çok iyiymiş; o okul daha pahalıymış, gibi kriterlere
göre seçim yapılıyor. Kimse okulun verdiği bu eğitim sistemi
çocuğuma uygun mu diye düşünmüyor. Hangi sistem çocuğu-
muzun öğrenme şekline uygun, buna bakmak gerekiyor.
Bu kararı vermek kolay mı?
Türkiye’de hareket alanı, biraz kısıtlı. Açık, serbest pazar
olmadığı için herkes devletin kitaplarını kullanmak zorunda;
bu bir dezavantaj. Özel okullar bünyelerinde kitap yapıyor
veya dışarıdan satın alıyor. Bence daha iyi öğretmenlere ihti-
yaç var. Eğitim fakültelerine, ‘hiçbir şey olamadım; öğretmen
olayım’ anlayışı ile giren varsa, ondan nasıl bir motivasyon
bekleyebiliriz? Devlet okullarının motivasyonları, şartları ağır
diye tamamen düşmüş. Her gün yeni bir enerji ile o çocukları
motive etmeye çalışmayan bir kesim var. İçlerinde iyileri de
vardır ama geneli böyle.
Yetenek sadece çocukluk döneminde mi belli oluyor?
Bana gelen yetişkinlerin sayısı çok fazla. Aralarında ‘her
şeyim yerinde; yüksek lisansımı yaptım, doktora yapmayı dü-
şünüyorum. Çalışıyorum ama başka şeylere de yeteneğim var
diye düşünüyorum’ diyerek merakından gelenler de var. Ya
da yol ayrımına gelmiş, ‘yurtdışına çıkacağım, başka işler ya-
pacağım. Sizce ne yapmalıyım?’ diyen de. Ben, olmayan bir
şeyi yaratmıyorum. ‘Sizde yüzde kaç girişimcilik var, risk alma
yeteneğiniz ne kadar? Kendiniz veya dışarıyla rekabetiniz na-
sıl? Olası riskler ne olabilir? Hangi yeteneklerinizi kullanırsanız
mutlu olabilirsiniz?’ diyorum. Kişi yeteneklerini kullanabileceği
alanlarda çalışıyorsa, mutlu ve başarılı olabiliyor. Diyelim ki gir-
diğim iş süper! Ama yeteneklerimi kullanamıyorsam işe mutsuz
giderim. İşim iyi, parası iyi ama severek yapmıyorsam, sıkıntı o
zaman başlar. Yeteneklerini kullanamayanlar ya hobi arayışı-
na giriyor ya da ne istediğini bilmiyor. Ters giden bir şeyler var
çünkü. Mesela Nafi Güral’ı analiz etmek istiyorum. Biliyorum ki
işini çok seviyor, iyi yapıyor, çok başarılı. Bunun sebebi muh-
temelen yeteneklerini kullanabilmesi. İşi onun için yaşam tarzı.
Sadece para için yapıyorsanız o iş bir yere kadar gider. İnsan
bir işi yıllarca severek yapıyorsa artık onu iş olarak görmüyor-
dur. İkinci kitabımda başarılı insanların neden başarılı olduğu ve
hangi yeteneklerini kullandıklarını ele alacağım.
Yeteneği kullanma imkanı bulmak, başarılı olmak için
şart mı?
Kimisi bilinçli, kimisi bilincinde olmadan yeteneğini kullanı-
yor. Belki Nafi Bey bunların farkındadır; muhtemelen de öyledir.
Girişimciliği çok yüksektir; çok risk almış, çok çalışmıştır. Re-
kabeti seviyordur belki. Uzun vadede stratejik öngörüsü vardır,
gibi birçok olası özellik toplanmıştır
kendisinde.
Onun için bu
kadar mutlu işe gidiyordur.
Zeka ile yeteneğin ilgi alanlarıyla bir bağı var mı?
Zekası yüksek insanın hayali de yüksek oluyor ve yetenek-
lerini orada kullanmak istiyor. Eğitimini aldığı işte belli bir düzey-
de çalışırken her şeyi bırakıp, başka bir hayata başlayabiliyor.
Strese bağlı ‘bum out’ dediğimiz mesleki tükenmişlik hastalığı
oluyor. Doktoru ‘sen bu işi yapma, git biraz hava al, yeşillik alan-
lara çık’ gibi tavsiyelerde bulunuyor. Ancak yeteneklerini kulla-
narak iş yapıyorsa her şeyle mücadele edebiliyor. Ben yaptığım
işte yeteneklerimi kullanmasaydım ilk karşıma çıkan engelde geri
adım atardım. Ama mücadele etme gücüm yüksek olduğu için,
engellerle mücadele ediyor, bundan zevk alıyorum. İşimle ilgili
konulara vakit ayırmak hoşuma gidiyor. Bazılarının ailelerinden
kaynaklanan imkanları vardır, şanslıdır. Size para verebilirler ama
başarılı olacağınızın bir garantisi yok. Sema Güral Sürmeli’nin
yaptığı tasarımları görünce bunun soyadı ile bir alakası olmadığını
düşündüm. Bazı tanıdığım insanlar aile şirketlerinde çalışmak is-
temiyorlar. Kimi aileler çocuklarının Amerika’da eğitim aldığını ve
orada başka işi yapmak istediğini ama gelip şirketlerinin başına
geçmesini istediklerini söylüyor. Lütfen çocuklarımızı kendi ye-
tenekleri doğrultusunda, mutlu olacağı alanlarda destekleyelim.
İki tarafı var madalyonun. Şirket sahibi olmak ya da sıfır olmak
avantajlı değil. Her iki tarafın da avantajları ve dezavantajları var.
Başarı tesadüf mü?
Tesadüf olduğuna inanmıyorum. Ben yıllarca öğretmenlik yap-
tım. Bir gün kendi şirketimi kurmak istedim. Ailem insanın kurulu
düzenini bırakıp kendi işini kurmasının büyük risk olduğunu belirtti.
Hiç kimse beni gerçek anlamda desteklemedi. Kendi yolumu iz-
lerken, hatta Türkiye’ye gelme kararı aldığımda ancak emekli ol-
duğumda gideceğimi, boşuna hayal kurduğumu söylediler ama
inandığım yolda ilerledim. Tabii ki büyük riskler aldım, bedeller
ödedim. Şirketimi beş yıl önce Hollanda’da kurdum. Sonra da
başka isim altında, Türkçe isimle Türkiye’ye taşıdım; Demir Danış-
manlık olarak... Web sitem ise, yetenekavcisi.com.tr.
1...,49,50,51,52,53,54,55,56,57,58 60,61,62,63,64,65,66,67,68,69,...100