NG Dergi - Sayı 29 - page 9

9
19
32 yılında İstanbul’da doğan Akyavaş, sanat ya-
şamını İstanbul, Paris ve ağırlıklı olarak da New
York’da geçirdi, mimarlık eğitiminin ardından resim alanında
yoğunlaştı ve 1999 yılındaki ölümüne dek Türkiye, Avrupa ve
ABD’de çok sayıda kişisel sergi düzenledi. “Padişahların Zaferi”
(1959) adlı çalışması 1961 yılında New York’taki Modern Sa-
nat Müzesi’nin (MoMA) sürekli koleksiyonuna alındı ve Akyavaş
MoMA’nın koleksiyonuna giren ilk Türk sanatçı oldu.
Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı ve 290 yapıtın
yer aldığı Akyavaş retrospektifi, sanatçının Doğu-Batı arasında
sanat dünyası üzerinden kurduğu özgün sentezini, perspektif
ve mimari düzenlemelerini, insan figürünü merkez aldığı bilinçal-
tı arayışlarını ve özellikle üretiminin son yıllarında ağırlık verdiği
farklı dünya kültürleri üzerine gerçekleştirdiği çalışmalarını kap-
sıyor. Mimari imgeler, İslam estetiği, soyut ve figüratif unsurlar
Akyavaş’ın resminde öne çıkan yanlardır. Sanatçının İslam hat
geleneğinden izler taşıyan simgelere ve İslam tasavvuf düşün-
cesi ile ilintili imgelere yer verdiği çalışmaları yapıt üretimde ay-
rıcalıklı bir yer tutar. Bu çalışmalarında Arap alfabesinden bir
harfi resmin ana motifi olarak tek başına kullandığı gibi zaman
zaman stilize edilmiş harflere yer vermiştir. 80’li yıllardaki işlerin-
de doğrudan dinsel bir öyküyü anlatma yoluna giderek İslam
dini ve özellikle de tasavvufu açısından önemli olayları; Hallac-ı
Mansur ve Nesimi gibi kişileri ele almıştır. “Kerbela”, “Hallac-ı
Mansur” ve “Miraçname” serilerinde, söz konusu öykülere ait
simgeleri kullanır. Hallac-ı Mansur serisinde Kabe’yi hatırlatan
formlar, spiral motifleri, tasavvufta değeri olan kırmızı, yeşil, si-
yah, mavi renklerini kullanmıştır. Hallac-ı Mansur serisi ile birlik-
te resimleri daha da soyutlaşan Akyavaş “boşluk”u kullanmış,
resim yüzeyini birkaç simge dışında neredeyse tamamen boş
bırakmıştır. Bu seride sık kullandığı, İslam inanışında ve hemen
hemen tüm inanışlarda en mükemmel form olarak kabul gören
daire ise, başlangıç noktası olan merkezindeki nokta ile bir ola-
nı, yani Tanrıyı simgeler. Yine Hallac-ı Mansur serisinden 1987
yılına tarihlenen bir örnekte, resmin neredeyse tüm yüzeyini
kaplayan bir vav harfi görülür. Vav harfi, tasavvuf düşüncesinde
yaratan ile yaratılan arasındaki ilişkiyi simgeler. Akyavaş’ın yazı-
yı kullanıldığı örneklerde yazının simgelediği değerin öne çıka-
rılmaya çalışıldığı gözlemlenir. Akyavaş geleneksel motif ya da
öyküleri resmine taşırken bunları modern sanatın kavramlarıyla
ilişkilendirir. İstanbul Modern’deki etkileyici sergi, ağustos ayı
sonuna kadar gezilebilir.
Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu’nun
yaptığı ve 290 yapıtın yer aldığı Akyavaş
retrospektifi, sanatçının Doğu-Batı
arasında sanat dünyası üzerinden
kurduğu özgün sentezini, perspektif ve
mimari düzenlemelerini, insan figürünü
merkez aldığı bilinçaltı arayışlarını ve
özellikle üretiminin son yıllarında ağırlık
verdiği farklı dünya kültürleri üzerine
gerçekleştirdiği çalışmalarını kapsıyor.
1,2,3,4,5,6,7,8 10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,...100