13
A
naokulu, ilköğretim döneminde çocukları olanlar çok
iyi bilirler. Okulların dönem sonlarında, çocukların ça-
lışmalarının velilerle paylaşıldığı sergiler açılır. Anne-babalar ve
akrabalar bu etkinlikleri çok büyük bir zevk ve heyecanla bek-
lerler, çocuklarının neler yaptıklarını görmek için can atarlar.
Sergi alanları olarak okul koridorları, sınıflar, okul bahçesi,
bazen sokaklar bazen kültür merkezleri ve artık günümüzün
modası gereği, alışveriş merkezlerinin uygun alanları tercih edi-
lir. Amaç çocukların yeteneklerinin sergilenmesi ve izleyici ile
paylaşılmasıdır. Burada gördüğüm çalışmaların hepsi için de-
ğilse bile, çoğunluğunda çocukların yaşlarının gereği gibi olma-
yan bir şeyleri görüyorum. Sergilerde sunulan etiketlerdeki yaş
grubundan çocuğun becerisi olmayacak kadar düzgün, çok
iyi bitirilmiş çalışmalar, büyüklerin dokunuşlarının
en büyük göstergesi. Oysaki ben, her ça-
lışmada çocuğu, renklerini ve coşku-
sunu görmek istiyorum. Gezdiğim
sergilerde müdahaleyle yapılmış
çalışmaları gördüğümde üzülü-
yorum. Bu sıkıntılarımı, üzüntü-
lerimi gidermenin tek yolunun
atölyemiz ‘Ayşegül Türedi
Özen-Çamurla Oyun Evi’nde
seramik öğrencilerimin yap-
tıkları çalışmalarla, çocuklara
yakışır bir sergi düzenlemek ol-
duğuna karar verdim.
2008 yılında çocuklarla birlikte
başladığım çamurla oyun serüve-
nimde ortaya çıkardıkları seramiklerini
sergileyerek örnek olmak istedim. Çamurla
oyunumuzu oynarken asıl üzerinde durduğum konu,
çocukların kendilerini, ellerini, becerilerini tanımalarına yardım-
cı olmaya çalışmaktır. Velilerimin beğenisini kazanayım diye
çocuklarının çalışmalarına hiçbir müdahalede bulunmuyorum.
Öğrencilerim, yardım istediklerinde de bir başka çamur parça-
sıyla, bir başka kağıt üstünde teknik olarak örneklememi yapı-
yorum. Özellikle tarafımdan göze hoş görünecek, albenisi ile
etkili olacak hiçbir dokunuşa yer verilmemesine dikkat ediyo-
rum. Çocukların çeşitlilik gösteren zevk, neşe ve enerjileriyle;
yetenekleri ve el becerilerinin verdiği imkanlar dahilinde ortaya
koydukları seramiklerini, 2009 yılında tanıtmamızın ve paylaş-
mamızın zamanı gelmişti artık. Bunun adı da kısaca ‘sergi’
idi. Altı öğrencimin yer aldığı ilk karma seramik sergimizle;
anne-baba ve arkadaşlarının katılımıyla çamurla oyunumuzda
yaşadığımız tüm güzelliklerimizi paylaştık. Sergimiz; Bilecik-
Bozüyük Terra Mola’da gerçekleşti. Burası bir dinlenme tesisi
olmasının yanı sıra, büyük bir seramik-çömlek işletmesi idi.
Öğrencilerim burada sergilerini gerçekleştirirken, seramik ve
çömleklerin adım adım üretim aşamalarına tanık oldular. Bu
güzel mekanda doyasıya eğlendik de...
2011 yılına geldiğimizde ise, sergi açma isteği bu kez öğren-
cilerimden geldi. Ben de bu isteklerini tüm kalbimle destekledim,
kolları sıvadım ve giriştim sergi hazırlıklarına. Sponsorluğumuzu
Yamaç Madencilik üstlendi; anneler, babalar, öğrencilerim, eşim
ve çocuklarım seferber oldular. Bu türden etkinliklerin iyi bir ekip
çalışması olduğunu belirtmek isterim. Bu kez sergimizi, 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasında, 25-27 Nisan
2011 arasında Eskişehir-Tepebaşı Belediyesi, Kültür Evi’nde
gerçekleştirdik. Bu sergimizde 12 çocuğumun ha-
yal dünyaları ve el becerilerini ortaya koyduk-
ları iki ve üç boyutlu seramik çalışmala-
rına yer verdim. Çamurla oynarken
nasıl mutlu olduklarını belgeleyen
fotoğraflarının eşliğinde seramik-
leriyle düzenlediğim sergilerini
açtım. Ayrıca kişiye özel olarak
tasarlanan dosyalarını da sergi-
ledim. Bu dosya, hayalim olan
ilköğretim öğrencilerine yönelik
seramiği tanıtma, sevdirme ve
uygulama aşamalarının somut
bir ürünü oldu. Sergilerimizle, her
yaştan geniş bir izleyici kitlesine
ulaştık. Çok büyük bir gururla söylü-
yorum ki, sergimizi özellikle birçok ilköğ-
retim öğrencisi de ziyaret etme şansı yakaladı.
Bir çocuk sergisinin çocuklar tarafından ilgiyle ziyaret
edilmesi de benim için son derece sevindiriciydi. Bu sergiler ve-
silesi ile karşılıklı bilgi ve görsel zevk paylaşımında bulunurken,
seramik aracılığıyla sanata bir bakış açısı oluşturma ve yakın-
laştırma çabalarımızı da ortaya koyduk. İki farklı mekanda son
derece bilinçli bir biçimde organize edilmiş bu sergilerimizin anı-
sına, katılımcı öğrencilerimiz ve aileleri adına birer ağaç dikmeyi
de unutmadım. Sergilerimizi, öğrencilerimiz ve aileleriyle birlikte
güzel bir akşam yemeğinde birlikte kutladık. 2012 yılı ekim ayı-
na geldiğimizde de ‘Ayşegül Türedi Özen-Çamurla Oyun Evi’,
o günlerde henüz dört yaşında olan Ezgi Yılmaz’ın seramik ve
resim sergisine ev sahipliği yaptı. Anne ve babasının yakın ilgi-
si ve istekleriyle bu sergiyi gerçekleştirdik. Yakın arkadaşları ve
sevdikleriyle birlikte açılışını gerçekleştirdiğimiz sergide, Ezgi’nin
resim ve seramiklerini sunduk.
Çocuk işi deyip geçilmeyecek
kadar önemli ve gerekli
olduğuna inandığım bu
türden sergilerin, çok ince
bir duyarlılıkla çalışılması
gerektiğine inanıyorum. Velilerim,
izleyicilerim ve sanata gönül
verenlerden aldığım olumlu
eleştiriler yaptığım işin ne denli
doğru olduğunun bir
kanıtı olsa gerek…