Previous Page  23 / 116 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 23 / 116 Next Page
Page Background

ELIAQUIM MANGALA

(MANCHESTER CITY)

Eyvallah, Porto’da ben de birkaç maça çık-

sam eli yüzü düzgün bir takım 3-5 milyon

Euro atar ama bu etkinin iyice abartıldığı

transfer Eliaquim Mangala oldu. Fiziğine

‘maşallah’ de geç, ama top tekniği Premier

Lig seviyesinde sıkıntılı bir stoper olan Man-

gala için 40 milyon Euro ödemek Manches-

ter City standartlarında bile çok garipti. Ara-

dan geçen zaman gösterdi ki bu transferde

Porto ve Porto’yla ortak çalışan menajerlerin

voliyi vurması dışında akılcı bir taraf yok.

Zaten Pep Guardiola’nın bu yaz yol verdiği

isimlerin başını çekti, şaşırtıcı değil.

LUKE SHAW

(MANCHESTER UNITED)

Bazı ülkelerde pasaport, futbolcuların

ederi için adeta bir çarpan gibidir. İngiliz

olmak herhalde şişkin bir bonservis için

en tercih edilen vatandaşlıktır. Luke Shaw

da Southampton’da yaptığı çıkışla hemen

Manchester United’ın gözüne girdi, 38

milyon Euro’yu ödediler. Tabii parayı ver-

mek yetmiyor, kabul edelim ki Shaw da ta-

lihsiz sakatlıklar yaşadı. Yine de mesele or-

tada, Rumen ya da Slovak olsa aynı parayı

etmeyeceği aşikar.

GEOFFREY KONDOGBIA

(INTER)

Fransızların Türkiye’deki U-20 Dünya

Kupası şampiyonu olduğu takımın bel ke-

miğiydi. Monaco’yla da harika bir sezon

geçirdi, kabul ama 40 milyon Euro na-

sıl eder, hadi etti diyelim, Inter bu parayı

nasıl verir? Finansal Fair-Play nedeniyle

Kovacic’i Real Madrid’e satmak zorunda

kalan Inter’in gerçekleştirdiği bu transfere

bir türlü aklım ermedi. O da İtalya’ya pek

uyum sağlamış görünmüyor. Yeni teknik

direktörü Frand de Boer da onu açıktan

eleştirmekten geri durmuyor. Sanıyorum

40 milyon Euro’luk bir fiyaskoyla karşı

karşıyayız.

RAHEEM STERLING

(MANCHESTER CITY)

İngiliz pasaportunun bonservis çarpanı

yerine geçtiği transferlerin en başında Ra-

heem Sterling geliyor. Sterling gerçekten

bir süper yıldız adayı olabilir, ama sözleş-

mesinin bitmesine bir yıl kalmış bir oyun-

cuya 70 milyon Euro bonservis ödemek

herhalde İngiliz olmasa gerçekleşmeyecek

bir durumdu. Yine de kendini ispatlama

şansı hala var ve Pep Guardiola onun için

büyük bir şans oldu. Yeni hocasıyla birlikte

bonservisiyle değil, kendi adı ve golleriyle

anılmaya başlandı bile.

DENILSON

(REAL BETIS)

Kulübede adam geçebilecek kapasitede bir

dripling becerisi olduğuna şüphe yok ama

Denilson, 1998’de öyle bir transfere imza

atmıştı ki bugün dahi o transferle anılıyor.

Dönemin efsanesi Brezilyalı Ronaldo’nun

19.5 milyon poundluk transfer rekorunu

tarihe gömerek Real Betis’e geldi. Ne var ki

bu etiket ona pek yaramadı, adam geçmek

de tek başına hiçbir anlam ifade etmiyordu.

Son olarak Vietnam civarında görüldü, pe-

şinden de futbolu bıraktı.

Hulk (Zenit)

Eksantrik bir isim, füze gibi şutlar,

göze hitap eden hareketler… Hulk’un

Porto’dan transfer yapacağı belliydi

ama 50 milyon Euro kimsenin ak-

lında yoktu. Zenit nereden çıkmıştı,

niye bu kadar çok para vermişlerdi?

Gerçi Axel Witsel’e de aynı gün 42

milyon Euro verdiler ama ne Hulk’tan

50’lik bir performans aldılar, ne de

Witsel’den… Şampiyonlar Ligi’nde

de, Avrupa Ligi’nde de kaydadeğer

bir başarı gelmedi. Ne var ki Rus

devi bu yaz onu Çin ekibi Shanghai

SIPG’e 55 milyon Euro bonservisle

satarak parasını çıkarmayı başardı.

Oynattıkları yanlarına kâr kaldı.

Hulk

Geoffrey

KondogbIa

Raheem

Sterling

Luke Shaw