duk, lütfen fotoğraf çektirelim.” diyebiliyor.
Bunlar güzel ve kıymetli şeyler, sahiplenil-
diğinizin göstergesi.
Açık konuşmak gerekirse bu popü-
laritenizin altında canlandırdığınız
“seksi ve cool CEO” Ömer’in de kat-
kısının büyük olduğu düşüncesinde-
yim…
Çok çok büyük hem de! Mesele doğru rolü,
doğru kostümü giymek… İzleyiciyle ilk ta-
nıştığın evrede, onların rahat ve kolay şe-
kilde alabileceği bir karaktere girince evle-
re, işler biraz daha kolaylaşıyor. O yüzden
evet, Ömer çok işimi kolaylaştırdı benim.
Doğru bir araç oldu. Bundan sonra her ne
rolde oynarsam oynayayım, izleyici kabulle-
nebilir; kafalarında bir Barış Arduç imgesi
oluştu artık.
Ömer biraz snob bir adam, sizse çok
daha cana yakın görünüyorsunuz.
Ömer’le benzeştiğiniz
taraflar var mı?
Evet, var aslında. Ben hü-
manistimdir, biraz daha se-
vecen ve sıcakkanlıyımdır
ama bu aradaki enerjiyle
alakalı tamamen. Anlaşa-
bildiğim kişilere karşı bir
tık daha fazla açabiliyorum
kendimi. Bu hisle alakalı,
sen de fark ediyorsundur.
Ama benim çok snob ol-
duğumu düşünen bir sürü
insan da var. Genelde çok
konuşkan biri değilimdir;
yeni bir ortama girdiğimde
konuşmak için hep sıramı
beklerim. Dinlemeyi tercih
ederim.
Elçin Sangu’yla da çok iyi bir ikili ol-
dunuz…
Bence başarının net göstergelerinden biri o
partner uyumu. İzleyici kontrast iki karak-
teri birbirine çok yakıştırdı. Karakterlerin
iyi yazılmış olması ve Elçin’in de o kostümü
en iyi şekilde giymesi güzel etki uyandırdı.
Bir de, bir zaman sonra set evin gibi oluyor.
Bizim setimiz çok eğlenceli. Hiçbir zaman
bağrış çağrış duymazsın, herkes belli bir
ciddiyetle çalışıyor. Yönetmenimiz Metin
Balekoğlu şahane bir adam, işini çok iyi bi-
len bir yönetmen. O da bizim enerjilerimizi
çok iyi yakaladı.
Dizide sizi sık sık üstünüz çıplak gö-
rüyoruz. Spora devam anladığım ka-
darıyla…
Evet, devam. Kendime hep iyi bakıyordum
aslında sadece daha önceki işlerimde bunu
bu kadar çok göstermemiştik izleyiciye.
Şimdilerde evde, kendi terasımda TRX
yapıyorum. Sabah hemen kalkar kalkmaz
yarım saat çalışıp, kahvaltımı yapıp, sete gi-
ama üç-beş sene sonrasında o yönetmen
koltuğuna oturup, hatta kendi yazdığım hi-
kayeleri çekmek istiyorum. Kendi gözümle
o dünyaları yaratmak ve izleyiciye aktar-
mak planlarım arasında.
Yazmak gibi bir yeteneğiniz de var
yani?
Yazdığım iki tane kısa filmim var. Hatta bir
tanesi tamamen bitti, vakit bulamadığım
için çekemiyorum. Yaza bir 15-20 gün vakit
bulursak kendi filmimi çekeceğim. Görüntü
yönetmeninden prodüksiyona, oynayacak
oyunculara kadar hepsi hazır. Onu da ya-
parsam güzel olacak benim için.
Hazır planlardan, hayallerden bah-
setmişken; bunların içinde evlilik de
var mı? Gupse Özay ile aşkınız nasıl
gidiyor?
Ben plan yapmayı çok seven bir adam deği-
lim, çünkü yaptığınız planlar suya düşünce
hayal kırıklığı çok daha büyük oluyor. Çok
mutlu olduğum bir ilişkim var, aşk çok gü-
diyorum.
Festival filmi çekmek istiyorum de-
miştiniz…
Çok acayip istiyorum! Festival filmleri çe-
ken kült yönetmenlerle çalışmayı tarif ede-
meyeceğim kadar çok isterim. Popüler diğer
isimlerin de en az benim kadar istediğini
biliyorum, çünkü böyle filmlerde biraz rüş-
tünü ispat etme şansın oluyor. Görsellikten
ziyade, filmin kendi derdi ön planda oluyor.
Biraz da kendi vizyonunu belirliyor. Kuru
kuru popülerlik peşinde koşmadığını, aslın-
da sanatla ve insanlara bir şeyler anlatmakla
alakalı derdin olduğunu da gösteriyor.
İşin mutfağına geçip, kendi filminizi
çekmeyi de düşünüyor musunuz?
Öyle niyetlerim de var, evet. Oyunculuğu
bir araç olarak kullanmıyorum; yönetmen
olmak için oyunculuk yapıyorum diyemem
Elimden geldiğince,
vaktim yettiğince
sosyal sorumluluk
alanında çalışmalar
yapmaya hazırım. En
son Kansersiz Yaşam
Derneği’nin düzenlediği
Sporcu Melekler Projesi
kapsamında Ozan Güven,
Özge Özpirinçci ve ben
kürek çektik hep beraber.
SİNEMA
YAŞAM
34
NG
OCAK-ŞUBAT 2016