82
TERMAL
PROF. DR. MÜFİT ZEKİ KARAGÜLLE
T
ermal Latince’den dilimize girmiş bir sözcük, kaplıca
ise ‘öz’ Türkçe. Her ikisi de sıcak şifalı su kaynakları-
nı, çamurları, doğal çevreyi ve tabi ki buradaki sağlık tesis ve
işletmelerini, nihayet yerleşim yeri ve yöreyi ifade eder. Kaplıca
tedavisi ya da kaplıca kürü ise kaplıcalara özgü şifalı unsurlar
olan termal-mineralli sular, çamurlar, iklimsel faktörler ve do-
ğal çevre-ortam çeşitli doğal tedavi yöntemleri ile kullanılarak,
bu amaçla kurulmuş termal-kaplıca tesislerde yürütülür. Kaplı-
ca tedavisi programlarının ‘olmazsa olmaz’ tedavi yöntemi ise
balneoterapi (sıcak ve mineralli sular ile tedavi) diye adlandırılır.
Termal tıp ya da kaplıca tıbbı ise kaplıcalarda yürütülen her türlü
tıbbi pratikler ve hizmetleri tanımlar. Bugün Avrupa ülkelerinde
ve Türkiye’de de termal tıp bilimsel bir tıp disiplini olarak yerini
almıştır ve termal uygulamalar sağlık sigortaları kapsamındadır
ve geçerli sağlık hizmetleri sisteminin bir parçasıdır.
Türkiye’de, termal ve kaplıca sözcükleri topraklarımızın
zengin doğal şifa kaynakları temelinde gelişen ve halen süren
önemli bir sağlık ve şifa geleneğini de yansıtır. Son bir çalışma
yılda altı milyonun üzerinde Türk vatandaşının kaplıcalarımız
ve termallerimizi ziyaret ettiğini ortaya koydu. Başka bir çalış-
mamızda kaplıca ziyaretçilerinin ya da daha doğru bir deyişle
küristlerin en yaygın hastalık grubunu yüzde 95 ile romatizmal
hastalıklar oluşturuyordu. Ancak, romatizmal ağrı şikayetleri
yanında birçok kişide ona eşlik eden rahatsızlıklar da vardı. Ör-
neğin, diyabet, hipertansiyon, aşırı kilo ve cilt rahatsızlıkları gibi
durumlar söz konusuydu. İnternette yürüttüğümüz bir anket bu
kullanım hakkında aydınlatıcı güncel ek veriler sağladı. İlginçtir
ki bu anketi yanıtlayan 3568 kişinin (ki internet ulaşımı ve kulla-
nım alışkanlığı olan özel bir grubu yansıtıyor) yarıya yakını (%47)
kaplıca seçimini doktorunun tavsiyesi ile yapıyordu, önemli bir
kısmı ise (%34) tanıdık, eş dost ve akraba tavsiyesine uyuyor-
du. Geri kalanlar reklamlara bakarak (%13) ve turizm acente-
leri aracılığıyla (%6) gidecekleri kaplıcayı seçiyorlardı. Kaplıcada
kalış süresine yönelik anketin diğer sorusunu yanıtlayan 3200
kişinin yarıdan fazlası (%53) kaplıcalarda 10 gün kalıyorlardı.
Bunu beş gün kalanlar (%23), 7 gün kalanlar (%13) ve 15 gün
ve üzeri kalanlar (%10) izliyordu. Son olarak “Yılda kaç kez kap-
lıcaya gidersiniz?” sorusunu yanıtlayan 3354 kişinin %28’inin
hiç gitmediğini dile getirmek için ankete katılması da ilginçtir.
Geriye kalan (%72) kaplıcaya gidenlerin yarısı 1 kez, yarısı da
iki kez gittiklerini belirtmişlerdir. Bu verileri değerlendirirken akla
doğal olarak şu soru gelmektedir: “Bu yaygın kullanımın teda-
vi edici ve şifa etkileri üzerine elimizde yeterli bilimsel kanıtlar
bulunmakta mıdır?” Son yıllarda hem Türkiye’de hem de diğer
Avrupa ülkelerinde yürütülen bilimsel çalışmalar ve araştırmalar
kaplıca tedavisi ve balneoterapinin bir dizi olumlu ve sağlığa
yararlı etkisini ve başta romatizmal hastalıklar, deri hastalıkları
olmak üzere birçok hastalıkta tedavi edici etkilerini ortaya koy-
muştur. Bu hastalarda hastalık belirtileri ve bulgularında iyileş-
meler yanında yaşam kalitelerinde ve genel iyilik hallerinde an-
lamlı düzelmeler de gösterilmiştir. Elde edilen kanıtlar hiç de az
değildir. Kaplıca tedavisi giderlerinin sağlık bütçelerine bir yük
oluşturmadığı, tam tersine ilaç kullanımı ve sağlık hizmetleri kul-
lanımı, hastanelerde yatış ve işe gelememe gibi göstergelerde
anlamlı azalmalara yol açarak, sağlık maliyetlerinde azalmalar
sağladığı gösterilmiştir. Şimdi doğal zengin kaplıca kaynakla-
rımız, bilimsel kanıtlarla desteklenen kaplıca kürlerimiz, örnek
kaplıca tesislerimiz ve aktif bilimsel akademik kurumlarımız ile
Türkiye’yi Avrupa ve Dünya’da kaplıca ve termal sektöründe
gelenek ile bilimi ve tarihsel ile moderni kaynaştıran ülke ola-
rak ön plana çıkarabiliriz. Sevindirici olan hem sektör hem bilim
hem de merkezi ve yerel yönetim çevrelerince böylesi bir yak-
laşımın benimsenip artan ölçüde dile getiriliyor olmasıdır. Bu
yaklaşım paydaşlar arasında yaratıcı bir işbirliğini başlatılmış
durumdadır, kararlılıkla sürdürülürse başarılı olmamamız için bir
neden yoktur.
Kaplıcalarda tedavi ve sağlık
Yazı Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle
Son yıllarda hem Türkiye’de hem de diğer Avrupa ülkelerindeki
bilimsel çalışmalar ve araştırmalar kaplıca tedavisi ve
balneoterapinin sağlığa yararlı etkisini ve başta romatizmal
hastalıklar ve deri hastalıkları olmak üzere birçok hastalıkta tedavi
edici etkilerini ortaya koymuştur.