NG Dergi - Sayı 29 - page 38

38
KÜLTÜR MİRASI
TRABZON
Trabzon
denince akla
ilk gelenlerden
biri olan
bakırcılık, şehrin
merkezindeki
çarşıda, eski
ihtişamıyla
olmasa da, halen
devam ediyor.
biri de merkeze yakın bir noktada, adeta denizin üstüne kurulmuş
balıkçı damları. Bu damlar kimileri için yazlık ev; kimileri için ise, bir
kaçış noktası. Leb-i derya konumundaki bu damlarda hemen her-
kesin bir balıkçı teknesi var. Sabah hava aydınlanmadan ya da gece
hava karardıktan sonra balığa çıkmak onlar için ayrı bir keyif. İçeride
bir koltuk ve bir masa… İki katlı bu kutu gibi balıkçı damlarının gi-
riş katı teknelere ait. Bu sayede, vakti geldiğinde bir çırpıda denize
indiriliveriyorlar. Başlarda çok makul fiyatlara satılan bu damlar, şu
an o zamankinin beş katı fiyata alıcı buluyormuş. Karşınızda deniz,
denizin üstünde bir ev; adeta bir Boğaz havası! Trabzon, merkezi
parkıyla, iş merkezleriyle, mağazalarıyla ve işlek caddeleriyle tarihi
bir araya getiriyor. ‘Ben daha geleneksel bir şeyler düşünmüştüm’
dediğim noktada karşıma Bedesten Çarşısı çıkıyor. Tarihin kuvvetli
direği Bedesten Çarşısı içinde hayalimdeki Trabzon’a dair pek çok
şey bulabiliyorum. Hamsi anahtarlıklar, Temel magnetleri ve bakı-
rın kullanıldığı pek çok farklı eşya. Etrafındaki mağazalardan kendini
kurtarmış küçük bir çarşı burası. Çarşının bir girişinden girip, diğe-
rinden çıkıyoruz. Çıktığımız sokakta da yine bakırcıları görmeye de-
vam ediyoruz. Derken karşımıza bakırcı Zekeriya Bey çıkıyor ve bize
anlatmaya başlıyor. Bakırla maksimum iki saat çalışmak gerekirmiş;
aksi takdirde tüm simetriyi kaybedermişsiniz. En ince detayları he-
saplanarak işlenen ve boyanan bakırlardan şişeler, kaplar, tavalar
gösteriyor Zekeriya Bey bize; ardın da herkese birer ‘yakışıklı çay’
söylüyor. Biz çaylarımızı içerken o da bir yandan işin inceliklerinden
bahsediyor, diğer yandan kendisinin babasından öğrenerek yaptığı
birbirinden güzel bakır eşyaları gösteriyor.
1...,28,29,30,31,32,33,34,35,36,37 39,40,41,42,43,44,45,46,47,48,...100