NG Dergi - Sayı 62

61 gibi davranın herkese, nazik olsun, insan ayırt etmeyin. Çünkü itibar böyle inşaa edilir, dürüst olun, cömert olun. İyi bir şey yapıldığında bunu lütfen insanların yüzüne söyleyin. Eleştirinizi de düzgün kelimelerle ifade edin. Açık olun, gerçek olun. Benim tek önereceğim şey bu, bizi gerçeklik kurtaracak. Atamızın yolundan hiç ayrılmadan, tıpkı onun gibi herkesi ayrı ayrı önemseyerek yaşamak ve sevgi akıtmak gerekiyor. Medya dünyasındaki değişim ve dijitalleşme süreci hakkında ne düşünüyorsunuz? Her sektörde olduğu gibi medya da dijitalleşiyor. Bu çok güzel bir şey. Eskiden büyük bantlar vardı, bizden önce film vardı. Makaslarla kesilir, yapıştırılır, elle montaj yapılırdı. Sabah çektiğiniz haber altı saat sonra hazır olurdur. Görüntü dediğiniz şey elinizde tuttuğunuz bir şey değil artık, dolayısıyla hiç zaman kaybı olmadan görüntüler oradan oraya aktarılıyor. Eskiden daktilo vardı biz tıkır tıkır kağıtlara yazılar yazardık. Bunların hepsini az enerjiyle, daha çok üretim yapabilmemiz için sunulmuş nimetler olarak düşünüyorum. Yapay zeka doğru kullanıldığında çok işe yarıyor, hayatımızı kolaylaştırıyor. Hiçbirine negatif bakmıyorum. Sadece benim yerime yapay zeka gelip sunuculuk yaparsa, işte o esnada o stüdyoyu yıkarım diye düşünüyorum. Bir tek buna karşıyım. Şaka bir yana, insan ruhunun, kalbinin, bakışın pırıltısının getirdiği dokunuşlar hala işini yapmaya devam edecek. Ama onun dışındaki alanlarda neden bizim yerimize çalışıp her şeyi halleden bir fırsattan yararlanmayalım ki. Hayatınızda benimsediğiniz bir yaşam felsefesi veya mottonuz var mı? Hayatımda benimsediğim birden çok felsefe ve motto var. Bunlardan birincisi paylaşmak ile ilgili. Elime ne geçerse geçsin bir bölümünü mutlaka ihtiyacı olanlarla paylaşırım. İnsanlar olabilir, hayvanlar olabilir hiç fark etmez. Hiçbir karşılık beklemeden benden istenen bir şey olduğunda sorgulamadan veririm. Benim için bu en yüksek yatırım aracıdır. Her zaman en yüksek getiriyi hayat bankası verir. İkincisi, gerçek olmakla ilgili, her zaman gerçekliğe, doğruya inanırım. Üçüncüsü de bir kadının ayakları üstünde durması, kendi kendine yetmesi, kendi sorumluluğunu alması ve birey olmasıyla ilgili, bir hayat felsefem var. Olanı ve olmayanı aynı şekilde karşılayabilmekle ilgili sağlam bir duruş gerçekleştirmek için çabalıyorum. Kitap yazmaya nasıl karar verdiniz? İlhamınız ne oldu? Yazmayı bir şeyler ifade etmeyi ve yazı dilimi seviyorum. İlk kitabım 2015 yılında benden talep edilmişti. Sonra başka bir yayınevi benden kitap çıkarmamı istediğinde, 2016 yılında çıkardım kitabımı. O zaman bulunduğum konumum gerekliliği bir kitabım olması gerekir gözüyle bakarak yazmıştım. Şimdi bir kitap yazma sürecindeyim, bu sefer kadınlara kitap yazmak istiyorum. Kendi yolumdan yola çıkarak, hayatta ne öğrendiğimin üzerinden yola çıkarak şu an öyle bir çalışma içindeyim. Dijitalleşme çağında kitap ne kadar önemli onu bilemiyorum, kafam o konuda biraz karışık ama kitap yazmanın saygın bir iş olduğunu düşünüyorum. Kendi kaleminiz ve üslubunuzla çıkan bir kitabınızın olması er meydanıdır. Herkes kitap yazamaz. Bir başkasını tutup yazdırmak yalancılıktır. O yüzden er meydanıdır, kendi kaleminizden çıkan kitabınızın olması. Bende er meydanına kendi kalemimle katılmak istiyorum. Kütahya Porselen’in ürünlerini çalışırken veya dinlenirken kullanıyor musunuz? En çok hangi ürünlerini kullanmayı tercih ediyorsunuz? Ürünlerin tasarım ve kalitesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Kütahya Porselen yerli markamız, baş tacımız. Ürünlerini çok seviyorum. En çok kahve fincanlarıyla ilgileniyorum. Çünkü ben bir Türk kahvesi düşkünüyüm. Mutlaka her sabah kendime çok özel ve güzel fincanlarda Türk kahvesi yaparım. Kütahya Porselen’in en çok sevdiğim ürünü Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün portresinin bulunduğu Türk kahvesi fincanları. Onlara bayılıyorum.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzI1MDQ=