NG Dergi - Sayı 59

40 YAŞAM/ RÖPORTAJ gerçekten çok zor. Devre arkadaşlığı kavramını, başka bir arkadaşının eksiğini hissettirmeden tamamlamaya çalışırken sen, ben demeden destek olmayı ve takım ruhunun ne demek olduğunu anlamıştım. Altı hafta süren atıcılık, savaş beden eğitimi ve askeri disiplin eğitimlerini tamamladıktan sonra Ankara Dikmen’de bulunan Kara Harp Okulu’na dönerek akademik eğitimim için kesin kayıt yaptırdım. Bu disiplin eğitiminden sonra, askerlik mesleğinin kendisine uygun olmadığını düşünerek ayrılan arkadaşlarımız da oldu. Dört yıl süren akademik eğitimlerimizin yanında, her yıl İzmir Menteş’teki tatbikat merkezinde atışlı, savaş beden eğitimli, askeri eğitimlerimiz de devam etti. Helikopter pilotu olmaya nasıl karar verdiniz? Kara Harp Okulu dördüncü sınıfa geçtiğimiz yaz, bir tatbikatta helikopter ile uçurulacaktık ve iki helikopter ineceği söylenmişti. Helikoptere binerken ve helikopterden inerken nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunda bilgilendirildik. Sonra devasa iki helikopter arka arkaya yaklaşmaya başladı. Dikkatlice helikopterin hareketlerini izliyordum. Helikopter yaklaştıkça sesi daha da şiddetlenmişti. Bir anda her yer toz oldu ve tozdan etkilenip gözlerimi kapattım. Helikopter sesi daha stabil gelmeye başlamış, gözlerimi açtığımda ise helikopterler inmişti. Şimdi adını bildiğim ana rotor daha yavaş dönmeye devam ediyordu. Helikopterden biri indi, kapısını açtı ve bizi helikoptere çağırdı. Ben ve diğer arkadaşlarım eğilerek, aralıklı olarak helikoptere yaklaşmaya başladık. Bindikten sonra kendime “Hayatın boyunca belki de hiçbir zaman tekrarı olmayacak bir deneyim yaşayacaksın, her anını yakalamaya çalış Yelda” dedim. Kısa bir süre sonra helikopterin yerden yukarı doğru havalanmaya çalıştığını anladım. Yerden kesilirken ki salınımını ve o an hissettiklerimi hiçbir zaman unutmadım. Kocaman bir demir yığınının içindeydim. Bu aracı bir yerden bir yere yönlendiren, havalandırıp indiren birileri vardı ve bu benim için çok etkileyiciydi. O zaman, o helikopterlerin Kara Kuvvetleri bünyesindeki Kara Havacılık Komutanlığı helikopterleri olduğunu bilmiyordum. Tatbikattan sonra devre arkadaşlarımla helikopterle uçarken neler hissettiğimizi konuşmuştuk, oldukça heyecan vericiydi. Dördüncü sınıfta, sınıf seçimlerinin olacağı, teğmen olarak mezun olduktan sonra bu belirlenmiş sınıfların kadrolarına göre görev yapacağımızı biliyorduk. Sınıfların tanıtımı için sunum yapan komutanımız, Kara Havacılık sınıfından bahsedince “İşte olmak istediğim sınıf bu, ben pilot olmak istiyorum” dedim. Tabii sadece istemekle olmuyordu. Ders notu ortalamanız, psikomotor testlerindeki başarınız, hastanede yapılan detaylı tetkiklerden sonra ‘pilot olmaya elverişli raporu’ almanız ardından bir yıla yakın sürecek olan uçuş ve akademik eğitimleri başarıyla tamamlamanız gerekiyordu. Siz Türkiye’nin güvenliği için önemli görevler almış bir kadınsınız. Bu ulvi deneyimler size neler kattı, duygularınız nelerdir? 2000 yılında Kara Harp Okulu’ndan kara havacı teğmen rütbesiyle mezun oldum. Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde, iç güvenlik harekâtı, arama kurtarma ve ambulans gibi farklı operasyonel uçuşlarda helikopter pilotu olarak görev yaptım. Bütün bu yaptığım görevler, Türk kadınının savaşçı özelliklerinden dolayı, Kurtuluş Savaşı’ndan başlayarak, omuz omuza verdiği mücadeleyle, sosyal hayatın her alanında var olma çabasıyla, hem iş hayatında yönetici hem aile hayatında bir anne olarak, aileyi bir arada tutan lider profiliyle özdeşleştiğini düşünüyorum. Aldığım eğitimin, yaptığım görevlerin bana öncelikle fiziki ve psikolojik olarak güçlü olmayı, cesur olmayı, hızlı düşünmeyi, inisiyatif kullanmayı, sorumluluk almaktan çekinmemeyi, bulunduğum ortama çabuk adapte olarak, proje ve hayallerimin peşinden kararlı bir şekilde gitmem gerektiğini öğretti. Yoğun iş hayatınızın yanında farklı branşlara da ilginiz oldu mu? Kara Harp Okulu öğrencilik yıllarında başladığım tabanca atıcılığında, Türk Milli Takımı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Milli Takımı kadrolarında ulusal ve uluslararası yarışmalarda yarıştım, çeşitli ödüller kazandım. Atıcılık teknik ve nazari bilgi, kondisyon ve dayanıklılık çalışmaları, konsantrasyon ve spor psikolojisiyle ilgili antrenör ve eğitmenlerin disiplinli programına göre yarışmalara hazırlandık. Antrenörümüz bana “Poligona girip, yarışma öncesi atış hattında hazırlık yaparken bile, bir dünya şampiyonu gibi düşünmelisiniz ve öyle davranmalısınız” derdi. Beyin ne düşünürse vücut onu yapar diye düşünüyorum. Atıcılık sporunun; düşünce açımı, davranışlarımı, stres altında kendimi kontrol edebilmemi, yaptığım her işte konsantrasyon ve motivasyonuma olumlu etkisi olduğunu biliyorum. Pilotluk eğitimimi alırken de bu kazandığım niteliklerin faydasını gördüğümü düşünüyorum. “Şubat ayında afet bölgesi Kahramanmaraş ve Hatay’a insani yardım uçuşları için gidip tecrübe ettiğim şeyleri paylaşarak, helikopter operasyonu ve helikopter iniş alanlarının yaygınlaşması için oluşacak her platformda çalışmak isterim.”

RkJQdWJsaXNoZXIy NzI1MDQ=