NG Dergi - Sayı 54
28 YAŞAM/ DİZİ Çalışırken elimizden geldiği kadar tüm önlemleri almaya çalışıyoruz. Çalışmak insanın motivasyonunu gerçekten çok olumlu etkiliyor, hele tüm dünyanın içinde bulunduğu böylesine zor günlerde çalışmak çok çok iyi geliyor diyebilirim. Oyunculuğun size en iyi gelen tarafı ne? B.D. Oyunculuk bana terapi gibi geliyor. İnsanlar dışarıda yani günlük hayatlarında sette olduğundan daha çok oynuyor, yalan söylüyor, daha fazla rol yapıyorlar. Bunun da insanoğlunun iki yüzlü bir yaratık olmasından değil, tam tersi çok insani bir yerden kendini koruma iç güdüsüyle yaptığı bir şey olduğunu düşünüyorum. Bazen işe gitmek istemiyorsunuz veya yataktan çıkmak istemiyorsunuz, yapmak istemediğiniz bir ton şey yapıyorsunuz ve bunları yaparken istemediğiniz şekilde davranmak zorunda kalıyorsunuz. Yani daha çok oynuyorsunuz. Oysa oyunculuk içinde özellikle güzel yazılmış bir sahneyse o duyguyu yansıtmak için, duyguyu gerçekten yaşamanız gerektiğini düşünüyorum. Ne şanslıyım ki, böyle bir iş yapıyorum. A.B. Kesinlikle gerçek dünyadan bir süreliğine kopup, canlandırdığım karakterin hayatının bir parçası olmak diyebilirim. Oynadığınız karaktere hazırlanırken neler yapıyorsunuz? A.B. Her karakter için farklı hazırlık süreçleri gerekiyor ama her projede ilk iş karakteri çözümlemekle başlıyor. Bu sureçte oyuncu koçlarıyla çalışıyorum. Karakteri çıkardıktan sonra canlandıracağım karakterin ilgili olduğu konular hakkında bir şeyler izlediğim ve okuduğum bir sürece giriyorum. B.D. Bunlar aslında yaşadığım süreçle alakalı olarak değişiklik gösterebiliyor. Elbette her yiğidin yoğurdu yeme biçimi kendine göredir ve bunun formülü kendi içindedir, bunu betimleyebilecek dahi olsam size söyleyemezdim bu da benim mesleki bir yöntemim olsun umarım anlayışla karşılarsınız, zira bir kırkayağa nasıl yürüyorsun diye sorulmaz. Maraşlı özelinde ise açıkçası şive kendi araştırmalarım ve üzerimde duruşunu denediğim bir ton oldu ve ortaya bunu çıkardım. Aksiyon ve silah kullanımını da çekimler öncesi geçirdiğimiz hazırlık sürecinde aldığım teknik eğitimler ile birlikte role adapte ettim. Bir oyuncu olarak siz en çok kimlerden ilham alıyorsunuz? B.D. Ben aslında konuya tek meslek boyutunda bakmamaya çalışıyorum, sadece oyunculardan değil, işini aşkıyla yapan herkesten ilham alıyorum. Gerçekten de öyle... Hayatta yaşadığı şeyleri ve çevrede olanı biteni ciddiye alan herkes benim için çok önemli birer ilham kaynağı. Aslında şunu söyleyebilirim; ciddiyet benim için her daim iyi bir ilham kaynağı. A.B. Sanırım hayattan. Kişilerden çok içinde bulunduğumuz dönemden, akımlardan ve yaşadığım çevreden besleniyorum. Ne aradığınızı bilirseniz hayatın kendisi her şeyiyle yeterince ilham verici diye düşünüyorum. Dizideki aşk ilişkileri sürprizlerle dolu. Siz söz konusu aşk olunca şansını zorlamayı sevenlerden misiniz? A.B. İlk görüşte aşktan çok beğeni ve merak unsuru vardır benim için. Bu konuda şansımı zorlamayı severim ve hoşlandığım insanı tanımak konusunda sonuna kadar ısrarcıyımdır. Aşkı bir şeye benzetecek olsanız mesela, bu ne olur? B.D. Bu özel ve iç kıpırdatan duygunun da hayatta her şeyin bir sonu olduğu gibi bir gün sona erdiğine inanıyorum. Dolayısıyla aşkı yaşama halinin paraşütten atlamak gibi olduğunu düşünüyorum. Bir uçaktan veya yüksek bir binadan kendini bırakmak gibi... Atlarken keyif alıyorsun ancak sonunda acı duyuyorsun. A.B. Aşkı spesifik bir şeye benzetmenin mümkün olduğunu düşünmüyorum, aşk karşındaki insana göre şekillenir. Ama illa bir şeye benzetmemi istiyorsanız, hiç tanımadığınız bir yazarın kitabını ilk defa okumak gibidir diyebilirim. Her sayfası size farklı duygular hissettirir. Merak ettikçe dahil olduğunuz bir dünya. Devamında ise ya hikayenin içine girersiniz ya da çıkmak isterseniz. Güven ve sadakat kelimeleri sizin için ne ifade ediyor? A.B. İnsan ilişkilerinde dengeyi ve huzuru sağlayabilmenin anahtar kelimeleri bence güven ve sadakat. B.D. Güven ve sadakat beraberinde aile olma duygusunu getiriyor. ‘İyi geçen bir gün’ tanımınız nedir? Sizin için keyifli bir günü tarif edebilir misiniz? B.D. Planladığım tüm işleri sorunsuz halledebildiğim, tamamladıktan sonra hem kendime hem de sevdiklerime vakit ayırabildiğim, bir şeyler okuyup izleme fırsatını yakalayabildiğim bir güne ‘iyi geçen bir gün’ diyebiliriz aslında. Dolu ve güzel geçen bir gün de iyi geçen gün benim için. Boş geçen günlerimi sevmiyorum.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NzI1MDQ=