NG Dergi - Sayı 51

58 / OCAK-ŞUBAT-MART 2020 Türkiye’nin ilk müzikal belgeseli ‘Orada Duruverseydi Zaman’ ve ‘Orada Duruverseydi Zaman-Kemâl’ ile sesini müziğin tınılarıyla buluşturan Sanatçı Pınar Ayhan, kelimeler ve notaların titreşim gücünü kalplere taşıyor. Sanatçı Pınar Ayhan, 20 yıllık televizyon tecrübesi, radyo ve Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’yi temsil ettiği günlerin ardından “Benim bu zamana kadar edindiğim bütün birikimlerimin özetidir,” dediği Türkiye’nin ilk müzikal belgeseli ‘Orada Duruverseydi Zaman’ ve ‘Orada Duruverseydi Zaman-Kemâl’ gösterilerinde sahneyle izleyicilerin duygularda birleştiği güçlü bir sinerji yakalıyor. Yeni çalışmalarında izleyicileriyle buluşmayı amaçlayan sanatçı gençleri de içine alan projeleri hedefliyor. Siz Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim almışsınız. Müzik ile bağınız nasıl başladı? Müzik, bütün akademik eğitim sürecimden çok önce hayatımdaydı zaten. Şarkılar söyleyip, enstrümanlar çalmayı seven bir çocuktum. İlkokuldan itibaren konserler veren, okul orkestralarının solisti olan, liselerarası müzik yarışmalarında okulunu temsil eden bir çocuk… Üniversite yıllarımda profesyonel anlamda müzik ile iç içeydim. Hem dışarda orkestra solistliği yapıyor hem TRT’de yayınlanan programlarda solistlik, sunuculuk yaparak kendimi geliştiriyordum. Beste yapan, güfte yazan bir müzisyendim. Nitekim, seçtiğim hayat beni müziğin her an içinde olduğum bir yaşam tarzına götürdü. Eşim cerrah; ama o da çok iyi bir müzisyen. Hatta ona ait bir beste, bana ve Orkun Yazgan’a ait bir eserle 2000 yılında ülkemizi Stockholme’de, Eurovision Şarkı Yarışması’nda temsil ettik. İleriki yıllarda da televizyon programcılığım boyunca hep şarkı söyledim; müziğe hayatımda daima yer verdim. NOTALARIN ANLATTIĞI YAŞAM/ MÜZİK yazı ZELİHA KÖŞLÜ

RkJQdWJsaXNoZXIy NzI1MDQ=