NG Dergi - Sayı 50

42 / EKİM-KASIM-ARALIK 2019 YAŞAM/ RÖPORTAJ enerjisinin uyumu bir yaşam alanı seçiminin belki de en önemli aşaması benim için. Ben seçtiğim evde güneşin nereden doğup nereden battığına, bahçesine çıktığım zaman toprağına bastığımda, o civardaki çiçeklere kadar bana nasıl enerji verdiğini hissedip, o ilişkiyi Zen bir şekilde sağlıyorum. İç mekânının düzenlenmesi daha sonraki aşama benim için. İstanbul’daki evinizde de aynı burada olduğu gibi mobilya seçiminde sadelikten yanasınız, aksesuarlar daha fazla öne çıkıyor bu sadelik içerisinde öyle değil mi? Ruha inanıyorum, ruhun ebedi olduğuna, ruh göçüne inanıyorum ben. Öyle olunca da ruh, beden, kalp, zihin dörtlüsünün dengesinde yaşamaya çalışıyorum. Bu dörtlünün dengesinden bakınca da hem yaşadığın mekânda enerjiyle uyumlanmak önem kazanıyor, hem de evin seninle nasıl iletişim kurduğuna bakıyorsun. Bu noktada sizin bazı önemli öğeleriniz de devreye giriyor sanırım. Yazımızın başında kitabınızdan alıntı yaptığım erk hayvanınız gibi… Benim erk hayvanım kaplan. Yaşam alanımda mutlaka kaplan öğeleri olmalı. Burada da gördüğünüz gibi evin değişik yerlerinde kaplan figürleri var. Bir de Buda benim için çok önemli. Meditasyon benim günlük hayatımın bir parçası, yani bağlantıda kalmam gerekiyor. Bu nedenle de Buda’nın yansımaları evin değişik köşelerinde var. Doğru ev seçimini yaparken fiziksel kriterlerinizden bahsetsek… Elbette, örneğin ev hayvanımız Bibi’nin rahat edebileceği bir mekân olması bizim için çok önemli. Sonra yüksek tavanları seviyorum. Yüksek tavanlar kendimi iyi hissettiriyor. Deniz mutlaka yaşadığım alanın bir yerlerinde olmalı. Bütün evlerimde mutlaka denize bakarım, ya da suya bakarım. Özetle, bir evin içinde kullanacağım renklerin seçimine kadar her şeyi holistik çerçevede düşünürüm. “Evimde çeşitli kaplan objeleri, resimleri bulunur. Erk hayvanım kaplan yakınımda olduğunda huzurlu hissederim kendimi”

RkJQdWJsaXNoZXIy NzI1MDQ=