NG Dergi - Sayı 50

EKİM-KASIM-ARALIK 2019 / 33 zamanlarında bile dinlenmeyi arzu ettiğim süreçlerin olmasına rağmen, çalışıyorum ve çalışırken dinleniyorum. Arkadaşlarım bilirler gece uyanır, yazı yazarım. Herkes şaşırır. ‘Ne oluyor bu saatte?’ diye. Benim çalışma hastalığım var. Çalışmak hayatta en çok hoşlandığım şeylerin başında gelir. Ailemi ne kadar seviyorsam, işimi ne kadar seviyorsam çalışmayı da o kadar çok seviyorum. Gençlerle boy ölçüşmek haddimiz değildir ama yaşıma rağmen pek onlardan da geri kalmamaya çalışıyorum. Hem fiziki olarak hem de düşünce tarzı ve iş üretme anlamında… İş hayatında hiç pişmanlığın oldu mu? Bu konuda neler söylemek istersin? Hiç pişmanlığım olmadı ancak sıkıntılarım oldu. Kardeşlerimle olan süreçleri biz yürütemedik, bu içimde olan bir yaradır. Şimdi bu tecrübeme dayanarak, kendi çocuklarımın sağlıklı bir şekilde işlerine devam etmelerini istiyorum. Benim iki türlü servetim var. Servetimin bir tanesi ailem ve aile fertlerim. İkincisi de Allah’ın nasip ettiği maddi servetim. Benim için değerli olan aile servetim. Çocuklarıma da aile servetimi miras bırakacağım. Maddi servetimi de torunlarıma bırakacağım çünkü çocuklarım onların koruyucusu olsun diye... Benim ailemin devamında servet çocuklarıma değil, torunlarıma ait olacak. İleride torunlarım da torunlarına bırakacak. Yani her zaman torunlarımın servetini çocuklarım yönetecek. Herkesin bilmesinde yarar gördüğün bir hayat tecrübeni söyleyebilir misin? Tabii, sadece ve sadece iyi insan olmak… Hayatta üç şeyi hazmetmek zordur: Serveti, şöhreti ve makamı. İş insanları çalışmalarının karşılığında servet, şöhret ve makam sahibi olabilirler. Bunları iyi yönetebildikleri takdirde örnek alınan insanlar olurlar. Biraz önce de bahsettim; ’’sen konuşma itibarın konuşsun.’’ Bu sözü kendilerine felsefe edinmeleri lazım… Hangi cümleyi ya da kelimeyi insanlar daha az söylesin istersin? Umutsuzluk, yılgınlık, kötümserlik ifade eden kelimeleri söylemesinler. Tarihte en sevdiğin lider veya kahraman kimdir? Neden? Tabii ki Atatürk… O tarihlerde söyledikleri hala bugün için geçerli. O tarihlere bakın; top yok, tüfek yok, askerin ayağında postalı yok, üzerinde kıyafeti yok, cephane ve silah yok. Atatürk, o şartlara rağmen Kurtuluş Savaşı’na girme cesareti gösterdi. Dâhiyane fikirleriyle ve yetenekleriyle de bu ülkeyi bize emanet etti. Dünyada bir başka lider olduğunu düşünmüyorum ki insanlar söylediklerini 90 yıl sonra bile benimsesin, onu kendilerine rehber edinsinler. Bu yüzden Atatürk’ten büyük bir lider tanımıyorum. Bugüne dek birçok ülkeyi ziyaret ettin. En çok etkilendiğin ülke neresi oldu? İş insanları çalışmalarının karşılığında servet, şöhret ve makam sahibi olabilirler. Bunları iyi yönetebildikleri takdirde, örnek alınan insanlar olurlar.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzI1MDQ=