Previous Page  56 / 116 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 56 / 116 Next Page
Page Background

oranda iç içe değilim. Ama kendime bu iç

içeliği yaşayacak alanlar oluşturma gayretin-

deyim. Yabani bitkilere ve bitkisel tedavilere

karşı çok ilgiliyim. Yeni atölyeme yerleşir-

ken eşim Ali, “Umarım ufak bir toprak ala-

nın olur, yoksa sen dayanamazsın,” demişti.

Şansıma minik bir avlu çıktı atölyede. Tabii

hemen tıbbi bitkilerimi, minik bostanıma

mısırımı, domatesimi ektim. Sanat çalışma-

larımı doğa çok yakından etkiliyor. Yaşam

şeklimi de doğaya saygılı olmak adına daha

da titizlikle düzenledim. Bu işlerime de yan-

sıyor elbette. Şu an sanatın çok farklı dalla-

rıyla aynı anda uğraşıyorum. Yakın zamana

kadar yaptıklarımı ‘sanat’ ve ‘zanaat’ olarak

keskin bir çizgiyle ayırıyordum. O ayrımı

ortadan kaldırınca ilgilendiğim farklı dallar

birbiriyle çok doğal bir şekilde harmanlan-

maya başladı. Seramikten yaptığım çanak

çömleğin ardında kalan farklı renkte çamur-

lar resimlerime boya oldu, attığım çöpün

gittiği yerlere merakım Ayvalık çöplüğünde

gerçekleştirdiğim bir fotoğraf projesine vesi-

le oldu. Bunun yanı sıra sabun yapıyorum ve

reçetelerini sanat çalışmalarıma duyduğum

heyecanla oluşturuyorum. Bitkiler ve toprak

yaptığım her işin bir parçası halinde. Eski-

den birbirini baskıladığını sandığım çalışma

alanlarım birbirini beslemeye başladı. Bu

beni heyecanlandırıyor ve doğru ‘patika’da

olduğum hissini veriyor.

Patikadan bahsetmişken, Atölye

Patika’nın misyonunu ve gündemde

olan projelerini biraz anlatır mısınız?

Atölye Patika’nın ismi dağlara, dağlardaki

patikalara olan sevgimden geliyor. Bu atöl-

yeyi patikalar gibi kıvrımlı, insanı başka

başka yerlere götüren yollara benzetiyorum.

Sabit bir yerde durmuyor, sürekli gelişiyor,

eviriliyor. Hem bir sanat-sergi alanı, atölye,

sabunhane; hem de ufak bir dükkan. Zaman

zaman sürdürülebilirlik, kendi kendine yet-

me ve sanat/zanaat alanlarında atölyeler

düzenliyoruz. Atölyeler daha uygulamalı,

toprakla iç içe olsun istiyorum. Şu an bunun

bir kasaba veya şehir içerisinde de mümkün

olabildiğini kanıtlayan güzel bir alandayız.

Bu Rum evinin dili olsa da konuşsa! Burayı

çok seviyorum; bizi çok güzel ağırlayan, sıca-

cık sarmalayan bir ev.

Sanat gündemini ne kadar takip edi-

yorsunuz?

Çok iyi takip ettiğim söylenemez. Burada

kitaplar ve internet üzerinden izlediğim bir

takım sanat platformları var. Üniversite za-

manımda kısa süreliğine staj yaptığımTütün

Deposu, İstanbul’da sanatın bana en çok

hitap eden biçimde var olduğu yerlerden

biri. Elimden geldiğince buradaki sergileri

takip etmeye çalışıyorum. Zaman zaman

İstanbul’a gelişlerim kısa ve sevdiklerimi gö-

rüp Ayvalık’a geri kaçmaktan ibaret oluyor.

Seyahat etme fırsatlarını genelde başka yer-

lerde değerlendirdiğimden İstanbul’a pek

zaman kalmıyor. Yine de benim için evdir

İstanbul. Hızla değişen şehrin hiç değişme-

yen yerlerine gitmek rahatlatıyor beni. Emi-

nönü, Tahtakale mutlaka gittiğim, gidip de

kendime kaybolma şansı verdiğim yerler.

Seyahat ettiğinizde nerelere gidiyor-

sun?

Yeni yerler keşfetmeyi çok seviyorum. Ama

bir yeri sevdim mi de kolay vazgeçemem.

Karadeniz, Pokut Yaylası’nda çok sevdiği-

miz, ailemiz gibi gördüğümüz dostlarımızın

Plato’da Mola adında ev-pansiyonları her

sene kaçmaya çalıştığımız masal gibi bir

dünya. Ev, güzel insanlarıyla her daim şen

şakrak. Dağlar beş dakikada bir farklı man-

zarayla karşınızda heybetle duruyor. Pati-

kalar yemyeşil ve her kıvrımında taze akan

sular karşılıyor insanı. Topraktan bereket

fışkırıyor. Her gittiğimde içimden ‘gerçek

dünya bu aslında’ diyorum. Tüm olumsuz-

lukların tamamen insan eliyle üretilmiş bir

sunilikten ibaret olduğunu anlıyorum. Böyle

yerler bana daha güzel bir dünyaya dair ümit

veriyor. Güney Amerika’yı da çok seviyo-

rum. Genelde tüm seyahatlerim trekking ve

doğa odaklı oluyor.

Modaya bakışınız nasıl peki?

Genelde neyin moda olup olmadığından pek

haberdar olmuyorum. Kıyafetlerde de sanı-

rım görsellik ve doku etkiliyor seçimlerimi.

Özel bir tarzım yok herhalde. Sadece beğen-

diğim şeyleri seçiyorum. Belki bunun yarat-

tığı bir tutarlılık ve dışarı yansıyan bir ‘tarz’

vardır. Ablam Ayşe’nin Boyner Fresh seçki-

sini çok seviyorum mesela. Desenler hoşu-

YAŞAM

EV HALİ

56

NG

KASIM-ARALIK 2016